Şehir 1834 yılında Harput’tan ovadaki mezraya (Agavat Mezrası) taşındığında düz ve sulanabilir verimli ovanın zengin su kaynakları ve yüksek tarımsal potansiyeli şehrin en büyük zenginliği olmuştur. 1950’li yılların sonuna kadar coğrafi konumunun, iklimimin ve fiziki ve doğal çevresinin sağladığı, bağ, bahçe ve tarımsal zenginlik halkın yaşantısına, cebine, kilerlerine ve mutfaklarına yansımıştır.
Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze uzanan 102 yıllık, 1923-2025 sürecine ait ulaşabildiğim yazılı kaynakları ve yapılan araştırmaları değerlendirdiğimde, Türkiye çapında yapılan, tarım, bayındırlık, sağlık, enerji, maden, eğitim, gıda ve endüstri yatırımlarında Elazığ’a ilgili kayda değer sonuçlarla karşılaştım.
Cumhuriyetin kuruluşunu izleyen ilk 16 yılın ülkenin savaştan yeni çıktığı, vatan evlatlarının savaşlarda yitirildiği, sermayenin, makinanın, teçhizatın olmadığı ve de Osmanlı Devletinden kalan borçların ödendiği, ardından gelen 10 yılın ise dünyada büyük yıkımlara neden olan İkinci Dünya Savaşı ve izleyen yıllar olduğunun da göz ardı edilmemesi gerekir.
Ağır şartlara rağmen 1923-1950 döneminde ülke çapında başlatılan kalkınma hamlesi kapsamında, kamu yatırım ve harcamalarında Elazığ, bölgesinde en yüksek payı almış ve özelikle bayındırlık ve diğer hizmetlerin dağılımında Elazığ Doğu Anadolu’nun öncelikli yörelerinden birisi olmuştur. Kamu yatırımlarının yanı sıra vergi muafiyeti ve teşvikler de kullanılmış, şahıs yatırımları da desteklenmiştir.
Yol, köprü vb. altyapı yatırımlarına ağırlık verilmiş, Elazığ – Malatya yolu 1927 yılında bitirilmiş, Elazığ- Malatya ve Elazığ- Erzincan yolu üzerinde köprüler yapılmıştır. Yolçatı-Elazığ demiryolu hattı açılmış, 1934’de Elazığ’a tren gelmiş, 1946’da Elazığ - Palu hattı açılmıştır. Singeç Köprüsü'nü ulu önder Mustafa Kemal Atatürk bizzat Elazığ’a gelerek ulaşıma açmıştır. 1938 yılında yapımı başlanılan Elazığ havaalanı, 1940’da askeri amaçlar için hizmete girmiş, 1960 yılında sivil kullanıma açılmıştır. Üretim tesislerine önem verilmiş, 1929’da devlet desteğiyle Elazığ İpek ve İplik Anonim Şirketi kurulmuş, 1930’da Mensucat ve Şayak Kumaş İmalathanesi kooperatifleştirilmiştir. Halka ipek böceği tohumu dağıtılmıştır. 1933’te un fabrikaları ve tabakhane açılmıştır. Türkiye’nin en köklü Buzbağ şarabını üreten Şarap evi 1944’de geliştirilerek Fabrikaya dönüştürülmüştür. 1926 yılında Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi, 1940 yılında Cüzam Hastanesi, 1941 yılında Doğumevi, 1944 yılında günümüzde de hizmet veren Elazığ Devlet Hastanesi faaliyete geçmiş, sağlık hizmetlerinde ilerleme kaydedilmiştir.1933 yılında yapımına başlanan Elazığ Halkevi 1934 yılında hizmete girmiştir. Yapımı bitirilen Atatürk İlkokulu da aynı yılda eğitime başlamıştır. Ülke çapında siyaset üstü, milli ve bilimsel bir anlayışla ele alınan eğitimle, tüm ülkede olduğu gibi Elazığ’da da açılan okullarda temel eğitimde başarılı nesiller yetişmiş, Elazığ değerlerine sahip çıkan o nesiller onur vesilesi olmuştur. Elazığ bir gelişme ivmesi yakalamıştır.
1950’li yıllara bakıldığında, Elazığ’da tarım, ticaret, sanayi ve sağlık alanında olduğu gibi basın hayatında da canlanma olduğu görülmektedir.1950 öncesinde açılan hastanelerle birlikte Elazığ sağlık açısından bölgenin önemli bir sağlık merkezi durumuna getirilmiştir. 1950’de Bakteriyoloji Enstitüsü kurulmasına tahsisat ayrılmıştır. İplik Fabrikası ve Çimento Fabrikası 1954’de, Şeker Fabrikası 1956’da faaliyete geçmiştir. Tarımsal faaliyetler devlet eliyle desteklenmeye çalışılarak, 1950 öncesinde tarım ve hayvancılıkta verimliliği geliştirmek için başlatılan yatırımlar bu dönemde de devam etmiş, çiftçilere teşvik edici bir takım haklar tanınmıştır. Zirai Donatım Kurumu 1952’de faaliyete geçmiş, çiftçiye bazı tarım aletlerinin yanı sıra buğday ve pamuk tohumu ile gübre dağıtılmıştır. Özel sektör tarafından tarıma dayalı yağ, un, makarna gibi küçük sanayi tesisleri açılmıştır. Elazığ’ın elektrik ihtiyacını karşılayan Hazar Gölü Elektrik Santrali ilk kez 1957 yılında elektrik üretimine başlamış, aynı zamanda Elazığ ovasını sulama imkânı sağlanmıştır.
1960 yılına kadar Elazığ altın çağını yaşamış, Elazığ’da yaşayanların ve Elazığ’da görev nedeni ile bulunanların kent memnuniyeti zirve yapmıştır.
1960-1980 süreci Türkiye ekonomisinin gelişmesi için uzun vadede köklü ve yapısal dönüşümlerin gerçekleşmesine ve bölgeler arasındaki dengesizliğin azaltılmasına yönelik planlı kalkınma modelinin uygulandığı dönemdir. Ne var ki planlı kalkınma döneminde enerji ve madencilik dışında Elazığ’a yapılan yatırımların halkın hak ettiği, ekonomik durumunu iyileştirici, iş alanları yaratacak, üretime ve istihdama yönelik yatırımlardan çok altyapı yatırımları olduğu görülmektedir.
1960-1980 sürecinde Elazığ’a yapılan en önemli yatırım Keban Barajı’nın yapılmasıdır. Ne var ki milyarlarca lira harcanan Keban Barajı, Türkiye açısından hayati önem taşıdığı halde, Elazığ ve Elazığ halkının refahı açısından beklenen faydayı sağlayamamıştır. Ayrıca Guleman krom madeni, Ferrokrom madeni, Keban Simli Kurşun madeni ve Maden ilçesindeki bakır madeni Elazığ’da yapılan kamu yatırımlarının aslan payını oluşturan diğer kamu yatırımlarıdır. Sivrice Azot Fabrikası 1974’de yani bu dönemde açılmıştır.
1960-1980 planlı kalkınma döneminde madenler dışında Elazığ’da endüstrileşme yok denecek kadar kısıtlı kalmıştır. Elazığ bir tarım kenti olduğu halde tarıma dayalı sadece çok basit ve her ilde açılan yem, peynir, gübre gibi birkaç tesisin yapımına başlanmıştır. Dönem itibarıyla tarım, Elazığ’ın temel geçim kaynağı olmakla birlikte tarım alanında yapılan yatırımlar genelde Kuzova, Uluova, Cip Barajı, Palu-Kovancılar-Beşyurt sulama projeleri ile sınırlı kalmıştır.
1960-80 planlı kalkınma döneminde, eğitim yatırımları kapsamında, Elazığ’ın ilçelerinde, ortaokul, sanat okulu, bölge yatılı okulları, ilk öğretmen okulu, imam hatip okulu gibi okul inşaatlarına ağırlık verilmiştir. Eğitim yatırımları açısından Fırat Üniversitesi’nin açılması nedeniyle 1975 yılı Elazığ için önemlidir. Ayrıca bu dönemde bayındırlık yatırımları kapsamında şehir ve köy yolları yapılmış, sağlık hizmetlerine yönelik hastane, dispanser, enstitü ve sağlık ocakları inşa edilmiştir. Bu dönemde Elazığ nüfus artışında bir ivme yakalamıştır.
1980-2002 dönemi kamu yatırım ve harcamalarında, devletin planlama anlayışından uzaklaşmaya başladığı dönemdir. Bu dönemle birlikte Elazığ siyasetçileri Elazığ’a hak ettiği yatırımların yapılması adına etkin rol oynayamamış, Elazığ kan kaybetmeye başlamıştır. Dolayısıyla bu dönemde üretime yönelik, istihdam yaratacak ve ilin ekonomisine katkı sağlayacak yeni fabrikalar ve yeni sanayi kuruluşları gibi büyük ve önemli kamu yatırımları görülmemektedir.
Son kırk beş yıl boyunca ülke olanaklarının kentler arasındaki dağılımında göreceli olarak, siyasal çıkar ve beklentilerin ön plana çıktığı görülmektedir. Siyasallaşan kamu yatırım ve harcamalarından, Elazığ’ın yeterince yararlanmadığı, ülkeyi yönetenlerin ve kentin ileri gelenlerinin Elazığ’ın sıkıntılarını göz ardı ettikleri anlaşılmaktadır. Aynı şekilde bu süreçte çeşitli toplumsal sorunlara bağlı olarak Türkiye genelinde artış gösteren büyük kentlere göç dalgası, Elazığ’ı da etkilemiş, nüfusunda artış izlenmemiştir. Dolayısıyla Elazığ, büyük şehir olma ve büyük şehirlere yapılan yatırım imkânlarından yararlanma şansını kaybetmiştir.
2002-2025 döneminde Devlet Planlama Teşkilatı kaldırılmış, planlı kalkınma dönemi tamamen kapanmıştır. Ülke genelinde olduğu gibi Elazığ’da da yatırımlarda, siyasal çıkar ve beklentiler gözetilmiştir. İzlenen ideolojik politikalarla, toplumunun dünya görüşü, eğitim, siyaset ve din algısında değişimler yaşanması sağlanmış, liyakat anlayışı yerini biat kültürüne bırakmıştır. Elazığ, gelişmişlik düzeyi, gelir seviyesi ve gelir artışı hızı itibarıyla Türkiye ortalamasının çok çok gerisinde kalmıştır. Elazığ zengin su potansiyeline sahip olduğu halde gerek tarım arazilerinin sulamasında ve gerekse içme ve kullanma suyunda çeşitli problemler yaşanmış, sulardaki kirlilik, tarım arazilerine ve su ürünlerine zarar verdiği halde gerekli kamu yatırımları yetersiz kalmıştır.
2002-2025 döneminde Elazığ halkı, siyasi tercihini sadece mevcut iktidardan yana kullandığı halde, “çantada keklik” olarak algılanan Elazığ’a, üretime dönük, iş alanları yaratacak yaratıcı yeni sanayi kuruluşları yapılmadığı gibi Elazığ ekonomisine katkı sağlayacak, istihdama dönük diğer kamu yatırımları ve kamu harcamalarının da yetersiz kaldığı görülmüştür. Buna karşılık tarihi Harput’a milyonlarca para harcanarak, çocukların ideolojik dönüşümlerini sağlamaya yönelik, dini istismar eden, gayri iktisadi ve ölü bir yatırım olan Diyanet Külliyesi yapılmıştır. Teşvikli yatırımlar kapsamında bazı özel yatırımlar olsa da Elazığ diğer pek çok şehrin gerisinde kalmıştır. 1960 öncesinde yapılan kamuya ait Şarap Fabrikası, Şeker Fabrikası ve Çimento Fabrikası özelleştirilmiştir. Elazığ’da yer alan birçok bölge müdürlüğü Elazığ’dan alınarak çevre illere aktarılmıştır. 1974’de faaliyete geçen Sivrice Azot Fabrikası kapatılmıştır. Sanayi kuruluşları kapsamında tekstil, gıda, mobilya, madeni eşya ürünleri imalatı, Alacakaya ve Arıcak ilçelerinde çıkarılan dünyaca ünlü mermer ve diğer alanlarda görülen bir kısım irili ufaklı, kredi, gelir stopajı, enerji desteği teşvikli özel sektör yatırımları da Elazığ ekonomisine yeterli katkıyı sağlamada ve iş alanları yaratmada kifayetsiz kalmıştır.
Netice olarak ülke genelinde son 25 yılda gelinen noktada, ekonomi, siyaset, adalet, ahlak, eğitim, üretime dönük iş alanları yaratacak sanayi yatırımları çökmüş; yolsuzluk, yoksulluk, hayat pahalılığı, yozlaşma, yabancı istilası, betonlaşma, doğa katliamı, yalanlar, iftiralar, oy deposu cemaatlere destekler, beyin göçü ve otoriterleşme zirve yapmıştır. İçim acıyarak belirtmeliyim ki ülkemizin de Elazığ’ın da hali pür melal!