SAĞLIK

AB KOMİSYONU KOVİD AŞI ONAYINI SAVUNUYOR: “ACİL DURUMDA TAM VERİ BEKLENMEDİ”

Brüksel, Eylül 2025 – Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Kovid-19 pandemisinin ilk döneminde kullanılan mRNA aşılarının tam kapsamlı güvenlik verileri tamamlanmadan şartlı onayla piyasaya sürüldüğünü kabul etti.

Brüksel, Eylül 2025 – Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Kovid-19 pandemisinin ilk döneminde kullanılan mRNA aşılarının tam kapsamlı güvenlik verileri tamamlanmadan şartlı onayla piyasaya sürüldüğünü kabul etti. Yetkililer, bu kararın küresel acil sağlık krizinde hayat kurtarmak için alınmış zorunlu bir adım olduğunu savunurken, eleştiriler “kamuoyunun yeterince bilgilendirilmediği” yönünde yoğunlaşıyor.

ŞARTLI ONAY VE NEDENLERİ

Komisyon açıklamasında, 2020’nin sonunda onaylanan ilk Kovid-19 aşılarının “şartlı pazarlama izni” kapsamında kullanıma girdiğini belirtti. Normal koşullarda uzun yıllar süren süreçler, pandeminin aciliyeti nedeniyle hızlandırıldı. Yetkililere göre, mevcut klinik veriler aşının faydasının risklerinden ağır bastığını gösterdiği için bu adım atıldı.

Şartlı onay, üretici firmalara ek çalışmalar yapma ve eksik verileri sunma zorunluluğu getirdi. Komisyon, sonraki süreçte elde edilen yeni bulgularla bu aşıların tam onaya dönüştüğünü vurguladı.

SÖZLEŞMELERDEKİ ÇEKİNCELER

AB ile Pfizer arasında imzalanan 2020 tarihli sözleşmede, aşının uzun vadeli etkilerinin bilinmediği açıkça belirtilmişti. “Uzun vadeli etkinlik ve güvenlik henüz net değil” ifadesi belgelerde yer aldı. Bu durum, pandeminin başında karar vericilerin hangi belirsizliklerle hareket ettiğini gösteriyor.

Komisyon, kamuoyuna sürekli “aşı güvenli ve etkilidir” mesajı verirken, sözleşmedeki bu ifadelerin yeterince aktarılmamış olması eleştirilere yol açtı.

ŞEFFAFLIK VE “PFIZERGATE”

Aşı anlaşmaları sürecinde Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’in Pfizer CEO’su ile yaptığı iddia edilen mesajlaşmaların açıklanmaması “Pfizergate” olarak anılan bir krize dönüştü. Avrupa Adalet Divanı, Mayıs 2025’te Komisyon’un bu mesajları gizlemesini şeffaflık yasalarına aykırı bularak kararı iptal etti.

Bu gelişme, aşılama sürecinin ardındaki karar mekanizmalarıyla ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi.

SİYASİ TEPKİLER VE ELEŞTİRİLER

Avusturyalı parlamenter Gerald Hauser, Komisyon’un açıklamasını “Milyonlarca Avrupalı eksik verilerle aşılandı, insanlar deney faresi gibi görüldü” sözleriyle eleştirdi. Aşıya şüpheyle yaklaşan siyasi çevreler, bu itirafı politik bir koz olarak kullanırken, ana akım siyasetçiler Komisyon’u savunuyor.

Hükümetler, 2020’nin sonunda salgının en kritik aşamasında hızlı aşılama yapılmasaydı çok daha fazla ölüm yaşanacağını, şartlı onayın milyonlarca hayatı kurtardığını vurguluyor.

BİLİMSEL DEĞERLENDİRME

Uzmanlara göre, aşıların hızla onaylanması bilimin göz ardı edildiği anlamına gelmiyor. Avrupa İlaç Ajansı, on binlerce gönüllünün katıldığı Faz 3 denemelerden elde edilen sonuçları inceleyerek fayda-risk dengesinin aşının lehine olduğunu açıklamıştı.

Sonraki dönemde nadir görülen yan etkiler (örneğin miyokardit) tespit edilerek ürün bilgilerine eklendi. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre aşılamalar sayesinde Avrupa’da en az 1,4 milyon insanın hayatı kurtuldu.

Uzmanlar, esas sorunun verilerin eksikliği değil, belirsizliklerin kamuoyuna nasıl aktarıldığı olduğunu belirtiyor.

SONUÇ

AB Komisyonu’nun “tam güvenlik verileri tamamlanmadan şartlı onay” açıklaması, kamu sağlığında şeffaflık ile acil karar alma arasındaki dengeyi bir kez daha gündeme getirdi. Aşılar milyonlarca hayat kurtarırken, iletişimde yapılan hatalar toplumsal güveni zedeledi.

Bugün Komisyon, “o dönemde en doğru kararı verdik” derken, uzmanlar gelecekte benzer krizlerde halkla iletişimin daha açık ve şeffaf olması gerektiğini vurguluyor.