BİR GARİP BEDO

TUTMİK TUTTURİK

Yıllar önce geceleri patlayan bombaları saydığımız günler. Terörün tavan yaptığı, ardından darbenin yapıldığı günlerin Ramazan aylarında meşhur olmuş bir sözdür; ‘’Tutmik, Tutturik.’’

Peki, nasıl bu söz ortaya çıkmış?

Neden halen daha hafızalardaki tazeliğini korumaktadır? Her Ramazan tekrar tekrar dillendirilmektedir. Mutaassıp bir yapıya sahip olan ilimizde, geçmiş Ramazan aylarında, açık lokanta, kahve, pastane pek olmazdı. Olanlar ise camlarını beyaz örtülerle örterlerdi. Sokaklarda açık açığa bir şeyler yiyip içmek, sigara tüttürmek kendiliğinden yasaklanmış olidi. Kendiliğinden diyim, çünkü kanun zoruyla olan değil, oruç tutanlara duyulan saygıdan dolayı oluşmuş bir kuraldı. Peki, bu kurallara uyulup uyulmadığını kim kontrol ederdi?

Elbette ki memleketin bıçkın gençleri bu görevi üstlenmişlerdi…

İşte efsane ‘’Tutmik tuttirik’’ Sözü de bu günlerde, gençlerimizin bu davranışlarından ortaya çıkmıştır. Gençlerimiz caddelerde, sokaklarda dolaşır, oruç tutmayanları yakalar, kendince ikaz kurallarını uygulayıp. Sonrada sigara ve yemek ihtiyaçlarını karşılamak için, şehrin Ramazan günlerinde tek açık lokanta ve kahvelerinin olduğu ‘Moskova Sokağı'na’ dalarlarmış. Onların bu yaptıklarını görüp, ikaz eden büyükler ‘’Gardaş niye böyle yapisiz? Ayıp değil mi? Bak sizde oruç tutmisiz.’’ Dediklerinde verdikleri cevap şu olurmuş, ‘’Dayı biz tutmik, tutturik!..’’

***

DONSAVAR

Ne olacak şu Baskilli’nin hâli?

Sahipsiz gardaş sahipsiz…

Her sene kayısı’ya don vuri, ama oralı olan yok. Ondan sonra iflas eden esnaf gibi, borçları ertelenmeye çalışılıp durili. Olmaz ki gardaş, hep borç ertele. Sonra birikir dağ gibi olur. Buna köklü bir çözüm lazım. Duydum ki Baskilli bir mucit ‘Donsavar’ icat etmiş. Sahip çıkılırsa, geliştirilip Baskillilerin hizmetine sunulursa daha da don mon sıkıntısı kalmaz.
Söz Baskil’den açılmışken orda yaşadığım fıkra gibi bir olayı da yazayım…

Bu soğuk hava biraz yumuşasın, don olmasın…

‘’Baskil’e bir taziyeye gittim. Adresi bilmediğim için yolun kenarında duran birine; “Dayı falan adamın evi nerede?” Diye sordum. Dayının cevabı şu oldu.''Aşağı doğru gidin. Sola tek yol var siz ikinciden dönün!’’

***

TAKIM OYUNU

Belediye Meclisi’ndeki oylamadan sonra çıkan tartışmaların ardından, “Takım oyunu” gibi açıklamalar filan gelince. Aklıma yıllar önceki İl Genel Meclisinde olan Daimi Encümen Seçimleri geldi. Rahmetli babam o dönem il genel meclis üyesiydi. Başka partilerden de samimi dostlar vardı. Hatta bir tanesiyle öyle samimiydi ki, onun için gecenin bir vaktinde karda kışta kalkıp arabasıyla Kars’a gitmişti. Dostunun dolandırıcılara kaptırdığı onlarca büyükbaş hayvanlarını dolandırıcıların elinden kurtarmıştı. Gel zaman git zaman, sonradan İl Genel Meclisi’nin Daimi Encümen seçiminde diğer partilerin de oylarına ihtiyaç duyulunca, bu samimi dostunun da oyu gerekmişti. Haliyle bunca güzellikten sonra oyunu garanti verir diye düşünmüştü.  Ne yazık ki o dostu oy vermemişti! Dönüp sormuştu; ‘’Dostum hayırdır ne ayak?” Aldığı cevap; “Kusura bakma partimin almış olduğu kararın dışına çıkamadım.’’ Yani, ‘TAKIM OYUNU’ oynanmıştı ve oy vermemişti. Kısaca anlatmak istediğim bu takım oyunu çok ciddi bir oyundur. Karşındaki dostun da olsa, sana dünyanın iyiliğini de yapmış olsa, oyunu verirken gözünü kapatacaksın, eline tutuşturulan oyu götürüp sandığa atacaksın. İradeni, fikrini, aklını, görevin bitinceye kadar kullanamayacaksın. Takımın oyununu bozarsan süresiz kadro dışı kalırsın!

***

 

 

BAŞKAN ADAYI

Bahisin her gün biri çıhi muhalefetin başkan adayını açıhli. Hem de garanti bu diye de söli. Şimdi bu modaya ben de uyacağım…

Her hafta bir aday açıklayacam. Yalandan kim ölmüş? Bir baktın tuttu…

Kimin aday olacağını tutturursam, çıtayı daha da yükseltip, bu sefer de kimin kazanacağını söyleyeceğim. Tutturamazsam ‘’Söyleyen kaçtı’’ Derim ve yırtarım.

***

 

HAFTANIN FIKRASI:

Profesör bir öğrenciyi kürsüye çağırıp;

-Anlat dersi, demiş.

Öğrenci başlamış anlatmaya.

-Şimdi kürsünün üstüne çık, devam et.

Öğrenci kürsüye çıkıp devam etmiş.

-Kürsünün üstüne bir sandalye koy, üstüne çık devam et.

Öğrenci denileni yapmış.

-Şimdi sandalye üstüne tabureyi koy, devam et.

Öğrenci artık düşmemek için dengesini kontrol ederek konuştukça, dediklerinde tutarsızlıklar başlamış.

Hoca dersi bitirmiş: ‘’İnsan yükseldikçe dediklerinde tutarsızlıklar olur, çünkü artık beyin söyleneni değil, bulunduğu yerden düşmemeyi önceler!’’