CAATSA, yani “ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası” (Countering America’s Adversaries Through Sanctions Act), 2017’de ABD Kongresi tarafından kabul edilen bir yasa.
Temel amacı, Rusya, İran ve Kuzey Kore gibi “düşman” gördüğü ülkelerle önemli savunma veya istihbarat anlaşmaları yapan üçüncü taraflara (kişiler, şirketler, devletler) yaptırım uygulamak. Yasanın 231. maddesi özellikle Rusya’nın savunma sektörüne odaklanıyor: Eğer bir ülke Rus yapımı silah alırsa, ABD 12 farklı yaptırımdan en az 5’ini devreye sokmak zorunda.
ABD Aralık 2020'de, Rusya'dan satın alınan S-400 hava savunma sistemi nedeniyle Türkiye'ye CAATSA kapsamında yaptırım uygulamaya başladı.
2020 Aralık ayından beridir Caatsa yatırımları devam ediyordu.
Bizim hikayemiz 2017’de başlıyor. NATO müttefiki olarak ABD’den F-35 savaş uçakları için ortak üretim anlaşması yapmıştık (1.4 milyar dolarlık katkı).Ama Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alımı (2.5 milyar dolar, 2019 teslimat), ABD tarafından kabul görmedi. S-400’ler, F-35’lerin gizli teknolojisini riske atabilirdi , Rus radarları NATO sırlarını ifşa edebilirdi. Trump ilk döneminde (2019) yaptırımları ertelemişti, ama Kongre baskısı sonucu Aralık 2020’de Biden yönetimi devreye girdi: Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ve 4 yetkiliye yaptırım uygulandı. F-35 programından çıkarıldık, SSB’ye ABD ihracat lisansı yasağı geldi.
F-35 Krizi:ve 100 uçaklık sipariş iptal edilmişti, 1.4 milyar dolarlık yatırım boşa gitti. Türkiye, Eurofighter Typhoon gibi alternatiflere yöneldi.
Savunma Sanayine kısıtlamaları ile ABD menşeli parça ve ekipmanların ithalatı durdu. Baykar (İHA’lar), TUSAŞ (helikopter/uçak) gibi firmalar etkilendi; üretim maliyetleri %20-30 arttı, ihracat zorlaştı.
SSB’nin ABD bankalarından kredi alması yasaklanmıştı, yetkililerin varlıkları donduruldu, vize kısıtlaması gelmişti.
Bu yaptırımlar sonucu NATO içindeki gerilim arttı, Türkiye savunma harcamalarını yerlileştirmeye hız verdi (örneğin, HİSAR ve SİPER sistemleri). Uzun vadede, bu yaptırımlar “milli savunma hamlesini” tetikledi ama kısa vadede 500 milyon dolarlık kayıp yarattı.
2025’te Trump’ın ikinci dönemiyle hava değişti. Trump bu yasanın kaldırılması için bürokratlarına talimat vermesi umut verici olarak görülmektedir.
Eylül 2025 Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump Görüşmesi sonucu Trump, “İyi bir toplantı olursa CAATSA’yı hemen kaldırabiliriz” demişti, F-35’leri geri verme sinyali vermişti “Türkiye harika ürünler üretiyor, onlardan çok şey alıyoruz.” demişti.
ABD, Türkiye’ye 300 milyon dolarlık füze satışı onaylamıştı (AIM-120 ve AIM-9X, Mayıs 2025). ABD ‘nin Türkiye büyükelçisi Tom Barrack, “Yıl sonuna kadar çözüm mümkün” sinyali vermişti.
Trump’ın Türkiye’ye “dost” bakışı (Suriye yaptırımlarını kaldırması gibi), F-16/F-35 satışını canlandırma isteği ve NATO’da Rusya tehdidi karşısında Türkiye’nin önemi .gibi nedenlerle yaptırımların kalkması tekrar gündeme geldi. Ama Kongre hâlâ direniyor “S-400’leri “aktive etmeme” şartı koşuyorlar.
Trump Kongre’yi ikna ederse, 2026’ya CAATSA kalkar. F-35’ler döner, Türkiye ile ABD “stratejik ortaklık”ları güçlenir.
Eğer Kongre veto eder, yaptırımlar sürerse Türkiye, Çin/Rusya’ya kayabilir , Bayraktar TB3 gibi yerli projeler hızlanır, ama NATO gerilimi artar.
Kısmi kaldırma durumunda ise SSB’ye lisans verilir, ama S-400 depoda kalır.
Yaptırımlar somut darbeler vurmuştu Savunma Sanayimizi zora soktu, ama direnç kazandırdı.
S-400 alımı, egemenlik tercihiydi; CAATSA ise NATO ailesinde ‘istenmeyen” damgası yediğimiz andı.
CAATSA S-400 ‘ün bedeliydi, Abd isterse yeni sayfa açılır, gerçek zafer ise yerli motorlarımızdadır.
F-35’ler gelirse kutlarız; dönmezse KAAN’la uçarız.
Hayırlı haftalar dilerim