ABD, Çin, Japonya, İngiltere, Almanya ve Hollanda’da devrim sayılacak bilimsel buluşlarla çığır açan yenilikler yaşanırken, Türkiye’de, Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde, egemen güce koşulsuz itaat içinde, iktidar ideolojisini besleyen, imar ve rant tutkusuna hizmet eden, bilimsellikten ve de adaletten uzak, iktidarın kendi varlığını korumaya yönelik karar ve icraatın egemen olduğu bir dönem yaşanıyor. Ülkenin geçmişine, geleceğine, milli değerlerine ve doğasına duyarsız bu gidişatın ülkemize ve topluma verdiği zararlar göz ardı ediliyor.
Son 23 yılda devlet yönetiminde, alınan kararların ülke, millet ve toplum çıkarına ve de kamu yararına olup olmadığı önemsenmiyor!
Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan, ülkenin kalkınması, halkın refahı, sağlığı, eğitimi ve doğanın korunması için kurulan tüm fabrika, hastane, banka, eğitim ve araştırma kurumu ve hava alanı gibi köklü kuruluş, özelleştirildi, satıldı, kapatıldı ya da içi boşaltıldı. Küresel şirketlerin ya da yandaş şirketlerin yararına ülkenin değerleri heba edildi. Ülke, toplum ve doğa yararına olan yasalarda da sayısız değişiklikler yapıldı.
Bu bağlamda 1925'te Türk Tayyare Cemiyeti olarak kurulan sonra adı Türk Hava Kurumu olarak değiştirilen havacılık kurumunun, 2002 yılında 19 yangın söndürme uçağı olduğu açıklanmıştı. Bu uçaklar yıllarca çıkan orman yangınlarını söndürmede kullanıldı. Mevcut yönetim önce Türk Hava Kurumunu kurban derisi toplamada “tek yetkili” olmaktan çıkardı. Kurum çöküşe geçti. Ardından uçakların parça değişimi ve bakımı için ayrılan 1 milyon dolar başka işlere harcandı. Uçaklar hangarlarda çürümeye terk edildi. 2021’de Cumhurbaşkanı, “Türk Hava Kurumu’nun elinde uçak filan yok…”, Tarım bakanı da “O uçaklar antika” dedi. Aynı uçaklar İtalya, Fransa, İspanya, Portekiz’de hala kullanılırken Türkiye’de antika denildi ve daha yüksek fiyatla yurt dışından uçak kiralamak tercih edildi, yani hizmet özelleştirildi. Ardından kuruma partizan kayyum atandı, yandaş atamalar yapıldı, kurumun içi boşaltıldı. Yani değerlive çok yararlı bir milli kurum heba edildi..
Öte yanda 1954’de çıkarılan Orman Kanunu 2003-2012 yılları arasında 28 kez ve 20025’te de son kez yine değiştirildi. Devletin kamu yararı niteliği bulunan ormanlık alanları yapılaşmaya açıldı. Kıyılarda halka açık alanlara el konuldu. Yapılan yasal değişikliklerle orman alanları maden arama şirketlerine terk edildi. Binlerce ağaç kesildi, doğal hayat bitirildi. Su kaynakları kurutuldu.
Son 23 yılda çıkan yangınlarda, ormanlar, köyler, ağaçlıklar, hayvanlar, otlaklar, yollar, evler, yangın alanındaki tüm tabiat, tüm bitkiler, tüm çiçekler, tüm canlılar, köylünün ve de yazlıkçının evi, eşyası, ürünü, hayvanı, arıları yandı. Canlar yandı. Ülkemizin ve çiftçimizin geleceği yandı. Kuşların, kelebeklerin, çiçeklerin sığınağı yemyeşil doğamız, oksijen kaynağımız, canımız ormanlarımız yandı bitti kül oldu!…