DÜNYA DEPOLUYOR, TÜRKİYE KONUMLANIYOR: ENERJİNİN GELECEĞİ BATARYALARDA

Kıymetli TURAN Gazetesi okurları, Dünya, enerji dönüşümünde kritik bir eşikten geçiyor. Güneş ve rüzgâr yatırımları hızla artarken, ülkelerin önündeki en büyük teknik engel artık üretim kapasitesi değil; bu enerjiyi güvenilir şekilde depolayabilmek. Çünkü yenilenebilir kaynaklar ne kadar bol olursa olsun, üretimin talep zamanıyla örtüşmemesi modern elektrik sistemleri için ciddi bir istikrarsızlık riski oluşturuyor. Bu nedenle bataryalı depolama teknolojileri, dünyanın enerji gündeminde belki de hiç olmadığı kadar merkezi bir rol üstlenmiş durumda.

Son yıllarda Çin, ABD, Avrupa ve Avustralya gibi ülkeler, batarya depolama sistemlerini hızla devreye alarak şebekelerini daha esnek ve güvenilir hâle getirdi. Yalnızca 2023 yılında küresel ölçekte on binlerce megavatlık depolama yatırımı tamamlandı ve bu rakamın önümüzdeki beş yılda üç katına çıkması bekleniyor. Bataryalı depolama sistemlerinin en büyük avantajı ise yalnızca enerji saklayabilmesi değil; aynı zamanda saniyeler içinde devreye girerek şebeke frekansını dengelemesi, ani talep artışlarını karşılaması ve yenilenebilir enerjinin dalgalanan yapısını absorbe etmesi. Bu özellikler, fosil yakıtlı santrallerin yaptığı pek çok görevi daha temiz ve daha hızlı biçimde yerine getirebildiğini gösteriyor.

Türkiye ise bu küresel dönüşümün hem ihtiyaç duyan hem de fırsat gören ülkelerinden biri. Güneş ve rüzgâr yatırımlarını son beş yılda katlayan Türkiye, artık bu yenilenebilir üretimi şebekeye tam verimlilikle entegre etme aşamasına gelmiş durumda. Enerji Bakanlığı’nın açıkladığı 2030’a kadar 80 GWh depolama kapasitesi hedefi, Türkiye’yi yalnızca bölgesel değil, küresel ölçekte sayılı ülkeler arasına taşıyabilecek büyüklükte. Bu kapasite, akşam saatlerindeki talep yoğunluğunu karşılamaktan, rüzgârın zayıf estiği günlerde sistem kararlılığını korumaya kadar pek çok stratejik fayda sağlayacak.

Ekonomik açıdan bakıldığında depolama sistemlerinin etkisi çok daha geniş bir alana yayılıyor. Depolama sayesinde elektrik fiyatlarındaki dalgalanmalar azalıyor, iletim kayıpları düşüyor, doğal gaz gibi dışa bağımlı kaynaklara olan ihtiyaç zayıflıyor ve yenilenebilir enerji yatırımlarının geri dönüş süresi hızlanıyor. Bunun yanında batarya hücresi, elektrikli araç teknolojileri ve güç elektroniği gibi alanlarda yerli üretim potansiyeli de ülke için yeni bir sanayi ekosistemi oluşturabilir.

Dünya hızla depolama temelli bir enerji mimarisine doğru ilerlerken, Türkiye’nin önünde önemli bir fırsat penceresi bulunuyor. Yenilenebilir enerji zenginliği ile depolama teknolojilerini buluşturabilen ülkeler, enerji güvenliğinde ve ekonomik rekabette bir adım öne çıkacak. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin attığı adımlar hem zamanında hem de geleceğin enerji altyapısını şekillendirecek kadar önemli. Önümüzdeki yıllar, yalnızca temiz enerji üretiminde değil, enerjiyi doğru zamanda kullanılabilir kılma yarışında da belirleyici olacak.