15-22 Nisan tarihleri arasında kutlanan Turizm Haftası dolayısıyla formalite tören, ziyâret ve açıklamalarla vakit geçirilirken; Allah vergisi doğal zenginliklerinin yanı sıra tarihî ve kültürel varlıklarıyla da âdeta bir açık hava müzesi durumunda olan ilimiz Elazığ, ne yazık ki ihmâl ve tanıtım yetersizliğinden muzdarip olduğu gibi, kamu ya da özel sektör yatırımı açısından da yoksulluk çekiyor ve özellikle Turizm Sektörü’nde lâyık olduğu seviyeye bir türlü ulaşamıyor…

Gazeteniz TURAN; Turizm Haftası dolayısıyla Harput’tan başlamak üzere öne çıkan ve bilinen turizm varlıklarımızın son durumunu sizin için araştırdı. İşte tespitlerimiz…

UNESCO YOLU’NDA DENİLEN HARPUT’TA TEK ARTI KALE KAZISI…

UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girme hedefindeki Harput’ta yapılması gerekenler bir yana, tarihî ve kültürel miraslarımıza yapılan tahrifatla verilen zarar kabul edilebilir gibi değil.
UNESCO bazında Harput’a değer katacak tek çalışma olarak FÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Güzel Sanatlar Bölüm Başkanı ve Harput Kalesi Kazı Başkanı Prof. Dr. İSMAİL AYTAÇ öncülüğünde Harput Kalesi’nde sürdürülen kazı ve restorasyon çalışmaları gösterilebilir. Elazığ'da Harput Kalesi’nde keşfedilen, asırlarca su sarnıcı, depo ve son olarak zindan olarak kullanıldığı belirlenen iç kale bölümü yapıları titiz ve yoğun bir çalışma sonunda turizme kazandırılarak ziyârete açıldı.
Bu kazanıma rağmen Harput’ta “Uluslararası Harput Diyanet Külliyesi” adıyla yapılan yapının inşasında iş makinası çalışmaları ve betonlaşma ayrıca seyir terası vb yapılar Harput’un dokusuna zarar verdiği gibi Unesco kriterlerine aykırı diğer düzenlemeler de Harput’un geçici listeden asil listeye geçişine en büyük engel olarak görülüyor…
Bu tahrifat sürerken, Belediye, Valilik, Mimarlar Odası, Üniversite, Kent Konseyi vb. kurumlar gibi yerel aktör ve yetkililerin duruma hiç itiraz etmemesi, sanata, kültüre, tarihe bakış açımızdaki duyarsızlığın bir türlü değişmediğinin en bariz göstergesi…

SİVRİCE TURİZM BELDESİ AMA YOKSULLUK DİZ BOYU!..

Dört mevsimin yaşandığı Sivrice İlçemiz’in en önemli özelliğinin “turizm için câzibe merkezi potansiyeli taşıması” olduğu gerçeğini herkes biliyor. 2347 metre yüksekliğindeki Hazar Baba Dağı ile Tarihî Batık Antik Kenti içerisinde bulunduran, Hazar Gölü’ne sâhip olan Sivrice, deprem bölgesinde yer alma dezavantajının sıkıntılarını da yaşıyor. MTA tarafından sondaj çalışmaları sonucu tespit edilen termal su kaynakları ne yazık ki 2020 Depremi sonucu kayboldu.
Sivrive’de Hazar Gölü’nde geçmişten beri bilinmesine rağmen, son yıllarda drone çekimleri sonucu tespit edilen Tarihî Batık Antik Kent’in 1.5 Km uzunluğundaki surlarının görüntüleriyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmek için başvuruda bulunulmasından sonra, netice merakla bekleniyor... Sivrice’de yeterli konaklama alanı ve otel olmayışı nedeniyle Hazar Baba Kayak Merkezi ve Hazar Gölü’nün sâhip olduğu turizm potansiyelinin değerlendirilemediği yıllardır bilinen ama çözüme kavuşturulamayan bir gerçek. Günübirlik turîstik ziyâretlerin ilçenin kalkınmasına ve ekonomisine kayda değer bir katkısı bulunmuyor.

Hazar Gölü çevresinde atıl veya pasif durumda bulunan kamuya ait 12 adet dinlenme tesisinin turizme açılması ya da belediyeye devrinin yapılması suretiyle aktifleştirilmesi, Sivrice’nin turizm potansiyeli ve ekonomik yönden kalkınması için oldukça önemli.

“TARİH PALU’DUR, PALU TARİHTİR”      
         
     

Murat Nehri’nin kıvrımlar oluşturarak aktığı vadinin doğal güzelliğini gölgede bırakacak önemdeki

tarihî eserlere sahip olan Palu’da; Palu Konağı, restorasyonu yapılmış tarihî Palu Köprüsü, ayakta kalmış kubbesi ve yıkık dökük üç duvarıyla kalıntı hâlindeki “Surp Lusavoriç” Ermeni Kilisesi, yıkık ve yarım minâresiyle birçok eser gibi kitabesi olmayan restorasyon ihâlesinin tamamlandığı bildirilen Küçük Cami, Çarşıbaşı Hamamı ile 1852’de yapıldığı bilinen Osmanlı eseri Ulu Cami, “Tarih Palu’dur, Palu Tarihtir” Projesi kapsamında Fırat Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle Palu Kaymakamlığı ile Palu Belediyesi tarafından restore edilmiş.
Tarihî Palu Kalesi, Artukoğlu Belek Gazi’nin İlk Beylik Merkezi’ni kurduğu ve düğününü yaptığı kale içindeki merkez de dâhil olmak üzere, Artuklu, Selçuklu, Bizans ve Osmanlı dönemlerinin aydınlatılması için yapılacak bilimsel kazılara elde edilecek buluntulara ihtiyaç var.
Palu Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği Başkanlığı tarafından yürütülen, “Urartu Kaya Tüneli Temizleme” Projesi, Elazığ Valiliği İl Özel İdâresi tarafından finanse ediliyor.

Alacalı Mescid ile “Cemşit Bey Türbe ve Mescidi” Palu’nun gerek tarihî, gerekse mimârî bakımdan en dikkâte değer türbesi olarak kabul edilen eserleri durumunda…

BASKİL’DE SAKLIKAPI İLE KARALEYLEK KANYONLARI’NA YATIRIM YOK?

Gazeteniz TURAN’ın daha önce “KANYONUMUZ BİLE SAHİPSİZ!” başlıklı manşet haberiyle gündeme taşıdığı, Baskil İlçemizde 2019 yılında ortaya çıkarılan ve büyük bir heyecana sebep olan Saklıkapı ile Karaleylek isimleri verilen kanyonlarda yaşanan olumsuzlukların yanı sıra, aradan geçen 3 yılda bölgeye hiçbir yatırım yapılmayışı bölge halkı tarafından olduğu kadar, kanyonları görmeye gelen yerli yabancı tüm ziyâretçiler tarafından da yadırganıyor ve tepkiyle karşılanıyor.
Fırat Kalkınma Ajansı ve Elazığ İl Özel İdâresi yönetimlerine rağmen; en büyük eksiklik ulaşım konusunda yaşanıyor. Yerel Medya’da yer alan haberler ve bölgesel derneklerin çabalarıyla TC Karayolları 8. Bölge Müdürlüğü tarafından yön levhaları tamamlanırken, var olan teknenin aktif hale getirilmemesi ve yetersizliği, ikincisi olarak yol yapılmaması, ayrıca kanyonlar için gelen ziyâretçilerin  tuvalet su gibi ihtiyaçlarını giderebilecekleri yerlerin olmaması, yaşanan sorunları ve ihmâli ortaya koyuyor…

MADEN’DE TARİHÎ VE KÜLTÜREL ESERLER…            
Uzun ve parlak bir geçmişe sâhip olan tarihi Maden İlçemiz, birbirinden değerli tescilli tarihî eserleriyle dikkât çekerken, nihâyet uzun süre sürüncemede kalan 259 Yıllık tarihî ve tescilli eser hükmünde olan Maden Hükûmet Konağı’nın restorasyonuna başlandı. Daha önce restorasyonu tamamlanan tarihî saat kulesiyle birlikte 2 tarihî eser için TC Karayolları 8. Bölge Müdürlüğü tarafından yerleştirilen devasa yön levhaları da Maden halkı tarafından beğeni ve takdir topladı.  
Özelleştirildikten sonra döktüğü pasa ile ilçenin sınırlı bir bölümünde doğal olmayan heyelana yol açan bakır işletmesini üstlenmiş olan firmanın koruma altında olan Dicle Nehri üzerinde yer alan Tarihî Maden Köprüsü’nün, 30 Ekim 2019 tarihinde tamamen çökmesine ve yıkılmasına sebep oluşuna karşın Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu da dâhil olmak üzere bu tahribata gereken tepki gösterilmedi.
1872 Yılı’nda Sultan II. Abdulhamit tarafından yaptırılmış olan Camii-Kebir ve onun Hicri 1317 Yılı’nda yapılmış olan 8 köşeli taştan minaresi, restorasyon kararı alınmış olmasına rağmen, yıllardır uygulanmasını bekleyen tescîlli tarihî bir eser olarak, Maden’i ayakta tutan ve bir an önce turizme kazandırılması gerekli kültürel varlıklarımızdan biri konumunda…

AĞIN TURİZM’E KAZANDIRILMAYI BEKLİYOR!

Etrafı sularla çevrili olan Ağın İlçemiz turizm alanında gelişebilme potansiyeline sâhip olduğu hâlde maalesef lâyık olduğu değeri bulamamış durumda. “Cittaslow” kriterlerini yerine getirerek, “sâkin şehir” olabilmek amacıyla başvuru hakkını kullanan şirin ilçemiz ne yazık ki lobi yetersizliği sebebiyle tercih edilmedi. Turizm alanında “Kaya Mezarları”, “Meteor Çukuru”, “Ağın Konakları / Evleri vb birçok varlığı ve zenginliğiyle Ağın, yatırıma, desteğe ve tanıtıma ihtiyaç duyuyor. İlçede yer alan Ekrem İSPİR Konağı’nın restorasyonu tamamlanmış olsa da, Ağın’da benzer restorasyona ve koruma altına alınmaya muhtaç, el uzatılmayı bekleyen çok sayıda konak ile meşhur Ağın evleri var.
İlçe, turizm potansiyelinin daha iyi kullanılabilmesi amacıyla, Ulaştırma, Denizcilik ve Altyapı Bakanlığı’ndan turistik gezi amaçlı tekne tâlebinde bulunmuş ama uzun süredir bir netice alınamamış…

KARAKOÇAN VE GOLAN KAPLICALARI’NI BİLEN YOK?

KOPARMANIN CEZASI YARIM MİLYON LİRA KOPARMANIN CEZASI YARIM MİLYON LİRA

Elazığ’a 100 km mesafesiyle en uzak ilçe konumunda bulunan Karakoçan İlçemiz, özellikle doğal güzellikleriyle dikkât çekiyor. Kalecik Baraj Gölü yanı ve piknik alanlarıyla ziyâretçi akınına uğrayan bahçeleri görmeye değer güzellikte. Bağın Kalesi, Bağın Kaplıcaları, Ziyâret tepesi ve Urartu Kaya Mezarı’nın yanı sıra tarihî birçok türbeyle de öne çıkan Karakoçan’da; lâyık olduğu kadar tanınmayan / tanıtılmayan termal, Peri Suyu kenarında yer alan dik kayalıklardaki manzarasıyla doğa harikası durumundaki Golan Kaplıcaları mevcut. Karakoçan merkeze 18 km uzaklıktaki suyu şifâlı kaplıcanın, yolunun ve mevcut tesislere rağmen konaklama tesislerinin ve havuz şartlarının iyileştirilmesi, işletmesinin daha profesyonel ellere teslim edilmesi ve hepsinden önemlisi ülkedeki birçok termale rağmen çok daha iyi teknik özelliklere sahip olan Golan Kaplıcaları’nın, Elazığ’da dahi tam manasıyla bilinmediğini gözönüne alarak kapsamlı şekilde tanıtımının yapılması şart…    

KEBAN’I DÜNYA BİLİYOR AMA…

Keban Barajı’yla 1970’li yıllarda ismini dünyaya duyuran Keban İlçemiz’de tarihî turizme, ayrıca su sporları ve mağara turizmine uygun olmasına rağmen, Elazığ’ın Merkez ve diğer ilçelerle il genelinde olduğu gibi yeterli altyapı ve tanıtım yetersiz. İlçede konaklama alanı da olmadığı için Keban’a gelen misâfirlerin kalamadan ayrılmaları sonucu, Turizm sektörünün ilçede ekonomiye katkısı çok kısıtlı durumda. Keban; Osmanlı ile Selçuklu Dönemleri’ne ait başta 1794 Yılı’nda yapılmış olan Yusuf Ziya Paşa Camii olmak üzere tarihî eserlere de sâhip ancak, Keban’ın tüm tarihî ve turistik özelliklerine rağmen, yerli turistler tarafından alabalık yenecek lokasyon olarak görüldüğü bir gerçek…

ALACAKAYA DA ADAY DURUMUNDA
Alacakaya İlçemizde yer alan Murat Hanı, Gölalan Gölcüğü’nün yanı sıra, Dicle Kral Kızı Barajı’nın tamamlanmasıyla birlikte Alacakaya’nın da yaşanmaya ve görülmeye değer bir sayfiye yeri olmaya aday olduğu dile getiriliyor.
 

Editör: Haber Merkezi