ELAZIĞSPOR'UN GÜCÜ?

Uzun süredir bir deplasman maçı seyretmemişken, özel işlerim nedeniyle Ordu’da bulunduğum haftaya denk gelen 52 Orduspor FK –Elazığspor Müsabakası’nı izleme fırsatını buldum...
Her ne kadar Ordu’nun bir yerel televizyonu tarafından canlı olarak yayınlanmış olsa da müsabakayı Yeni Ordu Stadyumu’nda tribünden izlemek elbette çok farklı, analiz yapmak için de çok daha sağlıklı.
Ordu’daki basın mensuplarıyla sohbetimizde de bahsettiğim gibi Ordu’nun eski 19 Eylül Stadyumu’nda birçok müsabakayı tâkip ettik ama son izlediğim Orduspor –Elazığspor Maçı iki takımın Süper Lig’de yer aldığı 2012-2013 Sezonu’nda 8. Hafta Karşılaşması’ydı…
Elazığspor, isim sponsoru “Sanica Boru” adıyla çıktığı müsabakada bugünkü gibi 52 ya da 67 veya FK, AŞ gibi ekler taşıyan sonradan türeme kulüplere rakip değildi, bugün faaliyette olmayan gerçek armaya sâhip olan Orduspor’a konuk olmuştuk.
Orduspor, dünyaca ünlü Teknik Direktör Hector CUPER’in takımın başına getirilmesiyle ilk yıl ligde kaldıktan sonra 2. Senesinde ilk 7 hafta sonunda Süper Lig’de Liderliğe yükselmiş, bir önceki iç saha maçında da G.Saray’ı 2-0 mağlup etme başarısını gösterirken, henüz kendi saha ve seyircisi önünde puan kaybetmemişti!
Elazığspor, Yılmaz VURAL yönetiminde çıktığı ilk maçta konuk olduğu Orduspor’a karşı tribünlerin tıklım tıklım dolu olduğu, gök gürültüsünü andıran tezahüratların yapıldığı bir ortamda bulduğu 2 golle öne geçmiş, ancak sonradan bitime kısa bir süre kala 2 gol yese de G. Saray dâhil hiçbir takımın puan çıkaramadığı zorlu deplasmandan 2-2’lik skorla 1 puan çıkarmayı başarmıştı!..
Kim tahmin edebilirdi ki Orduspor o sezon sonunda Süper Lig’den düşecek, Elazığspor da o sezon tutunsa bile bir sonraki sezon küme düşecekti?
***
Aradan tam 10 sene geçtikten sonra Orduspor’un faaliyetlerini askıya alarak kapandığı günümüzde Ordu’ya Elazığ’dan önce yapılan 16.768 Seyirci Kapasiteli Yeni Ordu Stadyumu’nda oynanan maça bakıldığında; Elazığ’dan gelen 30-35 Elazığsporlu taraftara karşılık, ev sahibi olan ancak çakma ismiyle gerçek armayla ilgisi olmayan 52 Orduspor FK’nın da 3, bilemediniz 4 katı kadar, çoğu “seyirci” olan taraftarı vardı?
Ordulu Basın Mensupları, kapanmayan ve dönüştürülemeyen Elazığspor’a bulunduğu kategoriye göre değil, hayatta oluşu dolayısıyla gıpta ederlerken, bir gazeteci arkadaşın; “Allah Orduspor’un başına gelenleri size de, hiçbir kulübe de yaşatmasın. Armanın kıymetini bilin!..” ifâdeleriyle 10 yıl önce 2-2 sona eren maçı anlatışımı, doyulmaz bir özlemle ve tüyleri ürpererek dinlediğini dile getirdi!..
***
Pazar akşamı oynanan maça gelince; kâğıt üzerinde 10’ar puana sâhip olan lig 3.’sü 52 Orduspor FK ile 4. Sıra’da yer alan ES Elazığspor Müsabakası’nın hayli zorlu ve çekişmeli geçeceğini düşünenler, daha maçın ilk dakikalarında yanıldıklarını anlamışlardır herhâlde?..
Sonuç ve skoru hiç hesaba katmadan itiraf etmeliyiz ki; 52 Orduspor FK çok “diri” bir ekip olarak çok koşan, mücâdele eden, ilk yarıda sağ kanat ağırlıklı hücumlar geliştiriyor gibi görünse de 90 dakikanın genelinde her iki kanadı da mükemmel kullanabilen, oyunu gerektiği anda terse çevirebilen, fizikî üstünlüğü kadar topa sâhip olmayı ve kullanmayı da becerebilen, kolektif oyun anlayışıyla takım olarak hareket edebilen ve geliştirdiği atakları sonuçlandırma yeteneğine sâhip oyuncularıyla da neticeye giden, özetle bu sezon izlediğimiz rakip takımların “en iyisi”ydi”!..
***
İlk Yarı, her ne kadar Ömer Faruk’un bireysel çabasıyla attığı golle berabere sonuçlanmış olsa da, topa sahip olan, sayısız atak geliştiren, bıkıp usanmadan gol kovalayan ev sahibi ekip karşısında; çok “ağır” kalan, koşamayan, mücâdele edemeyen, top tutamayan, 90 dakika süresince bir kez olsun üst üste 3 pas yapamayan, futbolun en basit prensibi olan “top bizdeyken gol atmak, top rakipteyken gol yememek” amacını dâhi sergileyemeyen “Elazığspor’un gerçek gücü bu mu?” diye kara kara düşündük tribünde!..
Tamam transfer yasağı var, alternatifsiz kadroyu oluşturan oyuncuların yaş ortalaması yüksek, kadro derinliği büyük handikap ama hiç değilse topu kullanır insan, ayağa pas yapar da rakibe topu ikrâm etmez ve saklayarak savunma yapmış olur kolayca ve yorulmadan?
Kaptan Yiğitcan’ın savunmayı fizikî özelliğiyle değil tecrübesiyle ve pozisyon alışıyla derleyip toparlaması Elazığspor’un hiç değilse doğru savunma yapmasını sağlıyordu?
Yiğitcan’ı aradığımız gibi, Hakkı İsmet’in sakatlanması, “alternatifsiz” kadroda haftalar geçtikçe kart cezalıları ve sakatlıkların artmasıyla arayacağımız oyuncuların sayısının da artmasına sebep olacak bu gidişle!
Elazığspor geçen hafta galibiyete rağmen yazdığım ve hatırlattığım gibi skora ve sonuca bakmadan, kadrosundaki gençleri takıma adapte ederek onlardan azami ölçüde verim almalı, almak zorunda!..
Bir kez daha hatırlatalım “Elazığspor’un gücü” artırılmalı ama transfer kolaycılığıyla herkes becerir, önemli olan o gücü teknik heyetin hüneriyle ve mevcut kadroyla şimdi artırabilmek elbette!