ENFLASYONUN DÜŞÜŞÜ VE AVRUPA İLE YENİ UFUKLAR


Enflasyonun düşüş süreci olan dezenflasyonun son aşamalarına, uyguladığımız sıkı para ve maliye politikalarıyla ulaşıyoruz.
Ekim 2022’de %85,51 ile zirve yapan TÜFE, Mayıs 2024’te %75,45’e, Ekim 2025 itibarıyla %32,87’ye geriledi. Ancak Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) %27’ye yükseldi.
Bu süreçte makro dengesizliklerle mücadele, dezenflasyonun aksamaması ve yapısal dönüşümlerin hızlanması gerekli.
AB’nin 2025 Türkiye Raporu, bu süreçte yol gösterici olabilir. Raporda, sıkı para politikasının enflasyonu düşürmede etkili olduğu, ancak seviyenin hala yüksek olduğu belirtiliyor.
Bankacılık sektörü istikrarını korurken, mali konsolidasyon deprem sonrası harcamaların azaltılmasıyla ilerliyor.
Türkiye’nin piyasa ekonomisi oluşturmada ileri bir noktada olduğu, ancak eğitim, enerji çeşitliliği ve KOBİ’lerin finansmana erişimi gibi alanlarda daha fazla adım atması gerektiği vurgulanıyor.
Hepimizin hissettiği fiyat artışları, sadece bu politikalarla kontrol altına alınabilir mi? Kamu harcamalarındaki israfın azaltılması yani faiz yükü, kamunun istihdam alanı olarak görülmesi önlenerek, plansız kamu projeleri bilhassa belediye ve il özel idare işletmelerinin israflarının önüne geçilmesi ile halkımızın bu mücadelede çektiği sıkıntılar hafifleyebilir.
Dezenflasyonist ortamda şirketlerin stoklarını düşürmesi ve yeni sektörler için projeler geliştirmesi de gerekmektedir.
Özellikle savunma sanayi ve teknoloji, dünya çapında öncü sektörler olarak öne çıkıyor. AB raporuna göre, bu alanlarda gelişen Türkiye, Avrupa’nın en yakın partneri olabilir.
2026’nın 2. çeyreğine kadar bu süreç devam ederse, düşük enflasyonlu bir ekonomiye geçiş mümkün. Savunma sanayi ve teknolojiyle desteklenen bu yeni dönemde, ihracat artışları ve yeni iş alanları açılabilir. Türkiye ekonomik geleceğini yeniden şekillendirebilir ve gençlerimiz için yeni iş fırsatları oluşturabilir.
Seneye Venedik’te gondol ile gezeriz umarım.
Hayırlı haftalar dilerim.