ESKİ DOSTLAR

Su gibi akıp giden zaman bizlerden neler götürüyor? Yoksa götürmüyor da bir yerlerde bir şeyler mi biriktiriyor?

Haber bülteni izlemeyi pek sevmiyorum… Bir kanal tuzlu derken, öbürü şeker komasında hissettiriyor. Belgeseller ise favorimdir. Son ekonomik durumumuzdan olsa gerek, altın madenciliğinin işlendiği yapımları izlemek ise daha bir sürükleyici oluyor… Cennet vatanımızda olduğu gibi öyle toprağı zehirleyerek, bin bir kimyasal kullanarak arama yapmıyor bu izlediklerim; genelde toprağı su ile birlikte bir sistemin içinden geçirerek, öz kütlesi topraktan daha ağır olan değerli madeni toplamaya çalışıyorlar. Arazide işleri bitince eski haline getirip, kestikleri ağaçları dikerek bölgeden ayrılıyorlar (vay dinsiz imansız gavurlar…). Altın çıkarmanın bir başka yolu da su yollarında, doğal olarak taşınan, çok küçük altın parçacıklarının uygun yerlerden uygun yöntemlerle toplanması şeklinde oluyor…

Şimdi diyeceksiniz ki başlık ne yazılanlar ne?..

Zaman su gibi akıp giderken, dostlarla yaşadığınız anılar, küçük altın parçacıkları gibi, kıyıda köşede bulunmayı beklemiyor mu? Onları bulduğunuz, hatırladığınız zaman ne kadar mutlu olduğunuzu düşünebiliyor musunuz? Hissettiniz mi bu güzel duyguları?..

Dostlar, arkadaşlar hayat denen bu taşlı ve zorlu yolda karşımıza çıkan değerlerdir. Hele de eski dostlar…

On yıllar sonra, bir ağacın gölgesinde, yaşanmış eski bir anıyı hatırlayıp tebessüm edebilmek ne güzel…