Toplumu saran pis bir huyumuz var…
İçimizden biri, bir makama geldiği zaman etrafında KENDİ ÇIKARLARI uğruna bir grup insan müsveddesi beliriyor…
Normal zamanlarda selam vermeyi bırakın gördüğü zaman yolunu değiştiren şahsiyetsizler; vatandaş görev kimliğini, makamını aldığı zaman bir anda etrafında bitiveriyorlar…
Yoluna ölürüm…
Allah’ına gurban…
Vur de vurağ, öl de öleğ… naraları havalarda uçuşuyor…
Sanmayın ki bu yeni bir eylem, tarihte de belli örneklerine rastlayabilirsiniz. Ancak son yıllarda zirve yaptığı hepinizce aşikâr olsa gerek… Yalakalık ve el ayak öpmenin, nefislere verdiği zevk, akıl tutulmasını had safhaya taşıyor.
Görmek istemiyorsanız bu saçma tiyatroyu tercih sizin…
Samimi olduğunuz bir dostunuzun bir makama geldiğinde tabii ki gidip hayırlı etmeniz gerekir. Onunla olan muhabbetinize istinaden, yanına uğrayıp hayırlı eder, desteklerinizi açıklar, sevincini ve yükünü paylaşmaya çalışırsınız… Ancak her köşede gözünün önüne çıkıp, tatlı tebessümlerle, melül mahzun yüzüne bakıp, çıkar hislerinizi açığa vurmayınız…
Üç kuruşluk menfaat için beş kuruşluk alçalmayınız…
Değerli olan karakterdir…
Değerli olan dürüstlüktür…
Değerli olan adalettir…
Değerli olan insana hizmet, Allah’a kulluk edebilmektir…
Makamlar geçici, yaptığınız hizmetler (halkın menfaatine olan) kalıcıdır.
Mahkeme kadıya mülk değildir.
İnsan olan makamla değer kazanmaz. Değerli insan, değer verdiğiniz insan, makam elinden gittiği zaman da insanlardan saygı görendir. Çok şükür bu tespitlere uyan değerli ağabeylerimiz var. Makam sahibi olsalar da olmasalar da çok şükür karakter sahibiler, vicdan sahibiler, liyakat sahibiler… Rabbim sayılarını arttırıp, bu yüce millete hizmet etme fırsatı versin kendilerine…
Ne mutlu o insana ki, arkasından sevgi ve saygı ile anılır…