“HANGİ AKILLA?”

Elli Yıllık Kanın Hesabı ve Barış Tuzağı

​Bazı yazıları kaleme almak gerçekten çok zordur; çünkü konu kalbimize düşen ateş misalidir. Bu derin ve sinsi oyunda, yüreğimiz yanıyor ve adeta isyan ediyoruz. Oyun küresel bir satranç tahtasında sanki siyaset maskesi altına gizlenmiş.
​Konunun detayına girmeden önce, altını kalın çizgilerle çizmek gerekiyor: Bir ülkede barış istememek, o ülkeye yapılacak en büyük ihanettir. Bir Devlet, ancak barış ve huzur içerisinde gelişebilir.

Şimdi asıl meseleye gelelim: Devlet, terörle nasıl mücadele eder ve terör örgütleri ile pazarlık yapar mı?

50 Yılın Vebali: PKK’nın Gerçek Yüzü
​Ülkemizin elli yılını kan ve gözyaşına boğan, elli binden fazla insanımızın katili olan PKK ile nasıl bir "barış" olabilir? Bu sorunun cevabı, örgütün kuruluş amacında gizlidir. Türk Milleti, taşıdığı değerler ve kadim misyonundan dolayı tarihler boyunca hedefte olmuştur. PKK, Türkiye’nin bölünmesi için başta Amerika, İngiltere ve İsrail gibi güçlerle birlikte kurulmuş, küresel destekli bir terör örgütüdür.
​Türkiye’ye yaşattığı acıların, maddi ve manevi kayıplarımızın hesabını yapmak mümkün değildir. Anne karnındaki bebeklerin babaları dahi Şehit düşmüş, yetim kalan on binlerce çocuk, babalarını sadece bir mezar taşında tanımıştır. Bu büyük dramın vebali, devleti yönetenlerin omuzlarında bir yüktür.

Özellikle şehit yakınlarına ve gözü yaşlı annelerimize karşı olan sorumluluğumuz asla unutulmamalıdır.

Hangi Devlet Aklı Bu Tuzağa İzin Verdi?

​Şimdi asıl haykırmak istediğimiz noktaya geliyoruz: Bu terör örgütü ile hangi akılla Devlet "barış" yapıyor!?
​Bebek katili bir cani olan terör örgütü kurucusunun, nasıl bir "kurucu önder" olarak lanse edilmeye çalışıldığını hayretle izliyoruz. Üstelik bu durum, bir marifetmiş gibi milletimize benimsetilmeye çalışılıyor.

Nerede ise TBMM' de tören yapıp kahramanlık madalyası verecekler!?

​Bütün bunlar, terör örgütü tam bitmişken, eylem yapamayacak duruma gelmişken yaşandı. Dönemin eski İçişleri Bakanının ifadesiyle, dağdaki az sayıda kalan teröristlerin ayakkabı numaraları dahi bilinirken bu süreç neden başlatıldı?

​Elli yıla yakındır ülkemizi kan ve gözyaşına boğan bu terör örgütünü, Türkiye ile "barışa" niçin zorladılar?

Bölünme Planı ve Sinsi Tuzak
​Burada akıllara tek bir soru geliyor: Acaba terör örgütüne, BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) dahilinde Türkiye’nin bölünmesi ve parçalanması için, siyasallaşarak Eyalet sistemine geçilmesi yönünde yeni bir misyon mu yüklendi?
​Elbetteki "barış süreci" denilen ve ülkemiz için çok sinsi bir tuzak olan bu süreç, milletin vicdanında büyük bir endişe yaratmıştır.
​Unutulmamalıdır ki, Türk Milleti ile Kürt vatandaşlarımız asırlardır kardeşlik hukuku içinde yaşamıştır. Şehit cenazelerinde atılan sloganlar "Kahrolsun PKK" olmuş, asla "Kahrolsun Kürtler" denilmemiştir. Terör örgütünü kuranlar, destek bulsunlar diye halka zulmeden, FETÖ yapılanmasının da içinde olduğu derin yapılar oluşturmuşlardır.
​Devlet, terör örgütü ile masaya oturmaz; terörü ortadan kaldırır.

Türkiye'nin geleceği, şehitlerin kanı üzerinde kurulan şüpheli pazarlıklara emanet edilmemeli, milletin sarsılmaz birliğine ve iradesine emanet edilmelidir.

​Vatan, namustur; namus asla pazarlık konusu edilemez.

Haykırarak soruyoruz: Bu sürece Devlet aklı diyorsunuz ya! Bizde diyoruz ki BEGİM BU HANGİ DEVLETİN AKLIYMIŞ!?