KİRALIK KATİLLER ve HAYATA DOKUNMAK

“Türklük Bilimi” (Türkoloji) sahasının duayenlerinden merhum Prof. Dr. Necmettin HACIEMİNOĞL Hoca’yı; Iğdır Üniversitesi öğretim üyesi, değerli ağabeyim Prof. Dr. Kazım YILDIRIM, Necmettin Hoca’nın “Kiralık Katiller” benzetmesiyle hatırlattı.

HACIEMİNOĞLU Hoca gerek akademik çevrenin, gerekse milliyetçi-mukaddesatçı çevrenin hürmet ettiği önemli bir fikir insanıydı. Hocayı kaynaklardan yaptığım derlemeyle size biraz tanıtmak isterim.

Aslen Darendeli olan ailesinin göç ettiği Kahramanmaraş’ta dünyayı teşrif ediyor. Küçük yaşta yetim kalınca memleketine dönerek ilkokulu ve ortaokulun bir kısmını Darende’de okuyor.

1954 senesinde Adana Erkek Lisesi’nden mezun oluyor. Mezun olur olmaz İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne giriyor. Hem bu fakülteden hem de Çapa Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden 1959 senesinde mezun oluyor. Bitlis ve Osmaniye liselerinde edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra, 1960 senesinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Türk dili asistanı oluyor. 1963 senesinde Kutb’un Hüsrev ü Şirin’i ve Dil Hususiyetleri adlı teziyle doktor, 1970 senesinde Türk Dilinde Edatlar konulu teziyle doçent, 1982 senesinde de Yapı Bakımından Türk Dilinde Fiiller adlı takdim teziyle profesör oluyor.

1969-1982 Fransa, İngiltere, Almanya ve İsviçre’de Türkoloji sahasında çalışmalar yapıyor. Bağdat (Irak) ta Türkoloji bölümünü kuruyor ve aynı zamanda Irak Türkleri arasında ağız araştırmaları yapıyor.

11 Ocak 1979 tarihli Hergün gazetesinde çıkan bir yazısından dolayı Sıkıyönetim Askerî Mahkemesi’nce tutuklanıyor. Daha sonra serbest bırakılıyor ama 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunuyla görevden uzaklaştırılmadan kendisi istifa ediyor.

Daha sonra Trakya Üniversitesi ve nihayet 1994 yılında kendi yuvası olan İstanbul Üniversitesi’ne geçiyor. Burada görevliyken 1996 senesinde sağlık sebebiyle emekliye ayrılıyor. Akabinde, 26 Haziran 1996 tarihinde Ankara’da Hak’k’a yürüyor ve İstanbul’daki Edirnekapı Şehitliği’ne defnediliyor.

Milliyetçi-ülkücü hareketin “Aksakalı” olan HACIEMİNOĞLU, fikrini yaymak ve gençleri bu fikir etrafında toplamak için çok mücadele veriyor.

Birçok gazete ve dergide yazıları yayımlanan HACIEMİNOĞLU, hem kendi akademik alanıyla ilgili, hem de milliyetçilikle ilgili çok sayıda kitap kaleme alıyor.

Üstad’a rahmetler olsun.

Gelelim “Kiralık Katil” meselesine. HACIEMİNOĞLU, akademik yükselmesi sırasında karşıt fikirli jüri üyeleri tarafından çok engelleniyor. Hoca, bu tip insanları “Kiralık Katil” veya “Kiralık Katiller” olarak isimlendiriyor.

Günümüzde de bu tip “Kiralık Katiller”in gadrine uğrayan çok akademisyen var. Oysa bir akademisyen, insanların dosyalarını incelerken onun siyasȋ düşüncesine, mezhebine, tarikatına, dinine-diyanetine, mensubiyetine değil çalışmalarına bakar. Aksi taktirde hak yemiş olur ki bu hem ayıp hem de günahtır.

Ne diyelim Allah ıslah etsin.

HAYATA DOKUNMAK

Hayata dokunmak için ille de Anne-Baba; hekim, hemşire veya herhangi bir sağlık görevlisi olmak gerekmiyor. Elbette bu saydıklarımın varlığı çok önemli ama, insan hayatında, kendisine yön veren insanlar onların hayatına dokunmaktadır.

Mesela, bir öğretmenin öğrencilerinin veya öğrencilerinden birinin dahi hayatına dokunması çok önemlidir

Keza iş yerinde bir amirin çalışanını yönlendirerek hayatına dokunması da mümkündür.

Mesela benim öğrencilik hayatımda İlkokul öğretmenim Sıtkı ÖZELER’çok önemli bir dokunuşu vardır. Ondan sadece bilgi değil, görgü ve insanlık yanında, bir öğretmenin nasıl olması gerektiğini de öğrendik. İşte bu gerçekten hayata dokunmaktır.

Akademik hayatımda, lisans öğrenimim sırasında asistan olan Türk halk bilimi sahasının önemli bilim insanlarından olan Prof. Dr. Muhtar KUTLU’dan olgu ve kavramlara nasıl yaklaşılacağını öğrendim. Akademik hayatım boyunca hep onun fikirlerine başvurdum. Beni her zaman güzelliklere yönlendirerek hayatıma dokundu. Mevlȃ rahmet eylesin.

Bir diğer Hocam Prof. Dr. Tuncer GÜLENSOY. Benim için mücadele vermiş ve tam da başka bilim alanlarına sapacakken; “sen kendi alanında doktora yapmalısın” diyerek benim danışmanlığımı üstlenmiş ve akademik hayatım boyunca da takip ederek hayatıma doktunmuş bir Hocam. Mevlȃ rahmet eylesin.

Prof. Dr. Bahaeddin ÖGEL Hoca ise, benim bilim yol ve yordamı bakımından gelişmemde açıklamaları ve tembihatlarıyla önemli dokunuşlar yapmış bir Hocam. Mevlȃ rahmet eylesin.

Prof. Dr. Dursun YILDIRIM Hoca; beni Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde ders vermeye layık görüp; ders notlarımı kitap şeklinde hazırlamamı tembih ederek ilk kitabımın şekillenmesine sebep olan ve her vesileyle fikirlerinden yararlandığım değerli Hocam. Mevlȃ rahmet eylesin.

Son olarak da Merhum Başbuğ’umuzun kızı Umay Türkeş GÜNAY Hocam. O da fikirleriyle, bilim çözümlemeleriyle hayatıma dokunmuş önemli bir şahsiyet. Allah sağlıklı bir ömür versin.

Bütün bunları Mehmet Ali TALAYHAN Hoca’nın 16.09.2025 tarihli köşe yazısında; eğitim teknolojilerinin önemli olduğu; ancak öğretmenin o sevecen, sıcak eliyle öğrencisine dokunmasının ne derece önemli olduğunu belirtmesinden esinlenerek yazdım.

İntihar eden bir öğrencimizin nasıl hayatına dokunamadığımızın üzüntüsüyle de yazmış oldum. Hocaları olarak onun sıkıntılarını hissedip yaklaşmış olsaydık, belki de yaşıyor olacaktı. Demek ki onun hayatına dokunamamışız.

Allah rahmet eylesin.

Esen kalınız…