KRALDAN ÇOK KRALCILAR

    Her kurumu saran bir kanser hastalığı gibi, iliklerimize, en küçük pozisyonda çalışana bile nüksetmiş hastalıktan bahsetmek istiyorum. KÇKH (Kraldan Çok Kralcılar Hastalığı) diye tabir edeceğim bu illetten, her vatandaş mustariptir. Kendini bulunduğu pozisyondan çok yukarıda gören, görev ile yalakalık arasındaki sınırları kaybolmuş, bir omurgası olmayan sözde insan özde yalaka bu varlıklardan bu sıralar çokça görebiliyoruz.

    Rızkını kimin verdiğini; dilde Yaradan, özde bazı kullar olarak belirlediğinin farkında bile olmadan saksıda yaşayan bu canlı türü, ne yazık ki karşılaştığınızda sinirlerinizi hoplatacak yapıdadırlar.

    Düşünebildiği varsayarsak; Dünyanın fani olduğu, hiçbir makam ve mevkiinin ilelebet o mevkii sahibinde kalmayacağını idrak edebilselerdi; eminim bakış açıları çok farklı olacaktı…

    Bir “KUL” makam veya mevkii sahibi olduğu zaman daha mütevazı olmaya çalışmaz mı?  O makamı işgal ettiği zaman içerisinde “HAK ve HUKUK” kavramlarına acaba aşikâr mıdır? “Ben bir vakit, hesap vermeyecek miyim?” diye düşünmez mi?

    Devletin postunu sırtına geçirince, adalet ve halk için kullanacağı silahı beline takınca yürüyüşü değişince; hiç düşünmezler mi? Gözde gözlük, dik bir duruş, Devlet benim edası… Devlet sen değilsin ya Fani, Devlet bu vatan için, bu milletin refahı için, gece gündüz çalışan, hakka ve hukuka saygı gösteren, üreten, Devletin çıkarlarını her şeyin üstünde tutan, vatanı için dağın başında, ayazda, kimseler görmeden, sen ben sıcak yataklarımızda uyurken nöbet tutanlardır… Mesaisi bitince odadan çıkarken ışığı kapatan memurdur… Musluktan su boşa akmasın diye çaba gösteren ninedir… Çöpünü yere atmayan amca; üretmek için erkenden kalkıp tarlasının yolunu tutan dayıdır… Dersini en iyi şekilde çalışan öğrenci, yerli üretim ve bilim için çalışan insanımızdır bu Devletin sahibi…

    Üç günlük Dünyada, iki günlük koltuğa oturunca, himayesindeki insanlara kibir gözlükleri ile bakmak de nedir? Kafasına göre hareket ederek, nefsinin elinde oyuncak olanlara ne dersiniz? BİLMEZLERMİ!... BİLSELER DE BİLMİYORDUM ayağına yatarlar…

    Velhasıl; İNSAN GİBİ İNSAN, KUL GİBİ KUL bulmanın zor olduğu bir çağda yaşıyoruz. Herkes bir ŞEKİL tutturmuş gidiyor. Rahmetli Sanatçı Cem Karaca’nın bir şarkısı geldi aklıma…

“Bindik bir alamete gideyoz kıyamete, Amanieyynn,

Yol dediğin yol gibi Ulaşmalı bir yere

Biz dön baba dönelim Geliyoz aynı yere

Bu döngü kısır döngü, Başı varda sonu yok

Dönüyom dönemiyom, Sonunda bir çıkış yok…

Amanieyynn, Bindik bir alamete gideyoz kıyamete…”