Gök gürledi. Şimşek çaktı. Yağmur yağdı. Ortalığı sel götürdü.
Ve güneş yeniden doğuyor.
Her şey normale dönüyor.
Vaatler havada uçuştu. Kimisi 100 proje kimisi 200 proje açıkladı.
Bu projeler aynen Ispanak gibi uzaktan çok iri görünse de pişince bir lokmalık kalıyor.
1 Nisan sabahı kaybedenler için şaka gibi bir gün olabilir.
Kazanan ise çifte bayram yapacak.
Seçmen ise gündemine dönüp yeni zamlara selam duracak.
Emeklilerde ikramiye parasını torunlarına bayram harçlığı olarak dağıtacak.
Gazeteciler ise yeni gündemler peşinde gidecekler. Bazıları belediyeyi ayakyolu yapar, bazıları da kapıdan içeri alınmazlar.
Şu bir gerçek ki yeni bir gün ve yeni bir dönem başlıyor.
Memleketime hayırlı olsun…
****       ****     ****     ****
Yeniden Refah Partisi Elazığ Belediye Başkan Adayı Faruk Septioğlu, “Belediyede yaşanan tüm kirli işlerin farkındayız ancak ağzımıza almak istemiyoruz. Ancak galiba bunları söylememiz lazım. Çünkü halen pek çok şeyden haberi olmayan bir kesim var. Halen toplumun bir kesimi bunları dürüst ve masum sanıyor.” dedi.
Siz söylemeseniz halkın nerden haberi olacak?
Siz ki AK Parti de 2 dönem vekillik yaptınız. Bunlarla çalıştınız ve bunları iyi tanırsınız.
Bu kez susmayın. Bildiklerinizi tüm samimiyetinizle anlatınız.
Seçmen sizin samimiyetinize inansın…

YKS TERCİH DÖNEMİNDE GENÇLERE DESTEK YKS TERCİH DÖNEMİNDE GENÇLERE DESTEK

****       ****     ****     ****
AK Parti Milletvekili Mahmut Rıdvan Nazırlı Beyhan’da seçmene, "Bir seçim maratonuna daha geldik. Hep beraber koşturacağız, hep beraber çalışacağız seçimi birbirimize değil bize gönül koyanlara anlatacağız.” deyivermiş.
Demek ki AK Parti’ye gönül konulduğu biliniyor. 
Önce gönül koymak ne demek. Gönül koymak; gücenmek, alınmak ve darılmak demek.
Milletvekili Nazırlı, seçmenin kendilerine gücendiğini ve darıldığını anlamış olacak ki gönül almak ister. Gönül almak nasıl ola ki? 
Öyle ki Mübarek Ramazan ayında helalleşmek vaciptir.

****       ****     ****     ****
Merhum Şükrü Kacar’dan sonra Elazığ’da duayen gazeteci kalmadı diye düşünürken aklıma Dr. Hüsamettin Kaya geldi.
Munzur Üniversitesi’nde görevli Dr. Hüsamettin Kaya, Elazığ’ın yaşayan duayen gazetecisi…
1950 doğumlu Hüsamettin Kaya, Elazığ Gazetesi’nde (1967-1968) yazar ve muhabir olarak, Uluova Gazetesi’nde (1968-1980) Yazı İşleri Müdürü, Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Yön. Kur. Üyeliği (1971-1973), THA Elazığ Muhabirliği (1968-1975) ve Tercüman Gazetesi Elazığ Muhabirliği (1975-1980) yaptı.
Kaya’nın sadece gazetecilik yönü bulunmuyor. Kaya, lise çağlarında tiyatroyla uğraşmış. Sivil Toplum Örgütlerinde de görev alan Hüsamettin Kaya, Elazığ Halkevi Genel Sekreterliği ve Başkanlığı (1968-1980) ve Elazığ Folklor Turizm Derneği Başkanlığı (1984-1995) yaptı.
****       ****     ****     ****

‘Bir Garip Bedo’ Ağabeyimiz ‘Beyaz Altın’ olarak nitelendirdiği Badem Şekerini iftar sonrası avuç avuç yiyormuş. Yediği yetmezmiş gibi birde ballandıra ballandıra anlatıp zararlarını sormaktaymış.
En büyük zararı gurbette olanların iştahını kabartmaktır. Alanı da var alamayanı da… 
Gerçi biz kaynağından yani imalatını yapan dostlarımızdan istedik ama nedense halen göremedik.
Sağlık konusunda ise heç zararı yoktur. Avuç avuç yedikten sonra şekersiz demli çay içsin…
Allah geçinden versin, birde rüyasında öldüğünü ve öbür dünyada Nihat Hatipoğlu’nu görmüş ve O’na sorular sormuş. Keşke; “Ramazan Ayında Badem Şekerini avuç avuç yemenin” yiyemeyen Müslüman kardeşleri üzerinde hak doğurur mu diye sorsaydı.

Editör: Yücel ÇAKMAK