Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geçtiğimiz günlerde bazı meslek gruplarının beyan ettikleri ortalama aylık brüt gelirlerini kamuoyuyla paylaştı. Açıklanan rakamlar, ekonomide yalnızca rakamların değil, adaletin de sorgulanması gerektiğini bir kez daha gösterdi.
- Kadın kuaförleri aylık 4.729 TL, erkek kuaförleri 3.633 TL kazanıyor görünüyormuş.
- Taksiciler 12.961 TL, minibüsçüler 8.954 TL, bakkallar 10.149 TL, restoranlar ise 20.329 TL kazanıyormuş.
Bu rakamlar, asgari ücretin dahi altında kazanç beyan eden esnafla dolu bir ülkede yaşadığımızı gösteriyor. Ancak gözümüzden kaçmaması gereken asıl gerçek şu: Bu beyanlar ne ekonominin ne de sokağın gerçeğini yansıtıyor.
Beyan ile Gerçek Arasında Kayıt Dışı Bir Hayat
Bir kadın kuaförü asgari ücretin bile altında bir gelirle ayakta kalabiliyorsa; ya iktisat bilimi baştan yazılmalı ya da vergi sistemi. Her köşe başında günlük yüzlerce müşteri alan güzellik merkezleri, yıllık kazançlarını dört rakamla ifade ederken; bu sistem kime hizmet ediyor, sormak gerekiyor.
Restoranlar, büfeler, marketler… Fiyatlar dolup taşarken, fiş kesmeden yapılan her satış bir başka vatandaşın omzuna yük olarak biniyor. Devletin gözü önünde süren bu büyük kayıt dışılık, vergi adaletini sarstığı gibi toplumda “veren enayi, kaçıran uyanık” algısını da büyütüyor.
Vergi Aflarıyla Onurlandırılan Kayıtsızlık
Peki vergisini düzgün beyan edenler, çalışanlar, maaşından her ay otomatik kesinti yapılanlar ne durumda?
Onlar bir yanda enflasyonla, hayat pahalılığıyla, kredi kartı borçlarıyla boğuşurken; diğer yanda yıllardır vergi ödemeyen bazı işletmeler, düzenli aralıklarla gelen “vergi yapılandırması” ya da doğrudan “vergi affı” paketleriyle ödüllendiriliyor. Yani dürüst olmak cezalandırılıyor; kayıt dışı olmak mükafatlandırılıyor.
Lüks Yaşamlar, Cüzi Beyanlar
Trafikte lüks araçlar içinde, tatilde yurt dışı otellerde, sosyal medyada şatafatlı hayatlar sürenlerin vergi dairelerinde fakirliği oynaması, bu ülkenin kara mizahıdır.
Örnek mi? Bir kuyumcu ayda 42 bin TL, bir avukat 33 bin TL, bir ses sanatçısı 136 bin TL kazanıyormuş. Bir kuaför ise 3 bin TL. Beyanlara göre ekonominin aktörleri; perde arkasında figüran gibi davranıyor.
Çözüm Nedir?
- Gerçek Zamanlı Denetim: POS cihazları, dijital muhasebe sistemleri ve anlık denetim teknolojileri artık gelişmiş ülkelerde standart. Bu sistemlerin etkin bir şekilde uygulanması kaçınılmaz.
- Vergide Oransal Adalet: Mükellefin gelirine göre değil; beyan edilen gelire göre vergi almak bu ülkede artık bir lüks olamaz. Oranlar değil, tabanlar konuşulmalı.
- Aftan Değil, Eşitlikten Medet: Vergi borcu olanla olmayan arasında fark yaratmayan af politikaları, en az vergi kaçakçılığı kadar zararlıdır.
Son Söz
Devlet baba şefkatli olduğu kadar adaletli de olmak zorunda. Gelir dağılımının bu denli bozuk, vergi sisteminin bu denli yamalı olduğu bir ekonomide; sosyal huzur, ancak “vergide adalet, paylaşımda denge” ile sağlanır.
Aksi halde bu tablo bize yalnızca bir şeyi gösterir:
Kimin sırtında yumurta küfesi var, kimin sırtında sahte fatura…