YARIM KALAN HARPUT...

Turan Gazetesi okuyucularına ve Elazığ’a selam olsun...

Sizinle Elazığ’ın en köklü gazetesiyle buluşmaktan mutluluk ve onur duyuyorum...

İlk yazım mesleğimin ve tarihçiliğimin haklılığından kaynaklı tabii ki Harput…

Adına türküler yakılan Harput…

Doğu Roma’nın Charpete’i, Artuklu Beyi Belekgazi’nin Kartal yuvası, Akkoyunlu Uzun Hasan’ın huzur bulduğu ovası, Süryani, Arapların ve Ermenilerin Taşkale’si, Amerika'ya gidenlerin dahi unutamadığı baba ocağı Harput...

Toprağında, suyunda ve havasında bilinmez bir huzur şifa...

Bizden yüzyıllar önce yaşamış insanlığa o kadar şahit olmuşluğun bir parçası Harput...

Sahip olduğu geçmiş bölgenin turizmi için eşsiz. Sadece Türk tarihi için değil Süryanilerin, Ermenilerin de kutsal mekanlarının sahibi bir şehir. Harput’un simgesi Harput Kalesi, gökyüzüne çizilen bir nişan gibi her geleni bayrağını dalgalandırarak karşılıyor...

Kale, Çubuk Bey'in, Artuklu Beyi Belek Gazi'nin ve Selçuklu Beyi Alaeddin Keykubad'ın hükümet merkezi olmuş, 1366 yılında Dulkadiroğulları ve Akkoyunlu devletleri arasında sık sık el değiştirmiştir.

Harput Kalesi, 1465 yılında Akkoyunlu Hükümdarı Hasan Bahadır Han (Uzun Hasan) tarafından ele geçirilerek Akkoyunlu idaresine alınmıştır. Harput Bölgesi ve Kalesi, 1515 yılında Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı İmparatorluğu'nun idaresine geçmiştir... Harput kalesi bir şehri savunacak mimariye sahip…

Kale içerisinde hastane, tahıl ambarı, darphane, su sarnıcı, cephanelik, cami ve çok sayıda sivil yapının bulunduğu büyük bir mahalledir…

Kalenin ayrıca Süryani Meryem Ana kilisesine de yer vermesine de dikkat çekmek gerekir ve halen işlevsel olarak kilise varlığını sürdürüyor…

Harput Meryem Ana Kilisesi’nin mimari dokusu 504 yılındaki Bizans mimarisini yansıtmaktadır. 1134 yılında Artuklular zamanında bir tadilat yapılmıştır. 1148-1151 yılları arasında bugünkü karşılığı Papalık olan Süryani Patrikhanesi olmuştur. 1264-1266 yıllarında da patrikliğin bir alt seviyesinin  merkezi olmuştur. 1865 yılında Osmanlılar zamanında kilise büyük bir onarımdan geçirilmiştir. Meryem Ana Kilisesi'nin yanında önceden ahır, mutfak, misafirhane ve yatakhane gibi bölümlerin olduğu bir tesis şeklindeyken daha sonra buralar zarar görmüş ve yıkılmıştır.

1936 yılında Atatürk döneminde çıkarılan yasayla kiliseler vakıf haline getirilince Meryem Ana Vakfı olarak kayıtlara geçmiştir. Her yıl 15 Ağustos tarihinde birçok farklı şehir ve ülkeden katılımcının gelmesiyle Harput’ta Meryem Ana Bayramı bu kilisede yapılan törenle kutlanmaktadır.

Ancak yeterince ayin dönemi sosyal medya ve haberlerde ön plana çıkarılıp tanıtılmıyor! Oysa dini bir turizmin merkezi Harput, Süryani halk için Mardin Hatay için nasıl önemli mabetler ve tarihi mekanlar varsa Harput’ta eşdeğer bir tarihi gerçekliğe sahip. Ancak Mardin turizm ile kıyaslamayacağımız bir durumda Harput...

Sadece Harput dinsel bir turizmden de ibaret değil bölgenin en iyi eğitim kurumları 18. ve 19.yüzyıllarda Harput’taydı… Eğer o eğitim kurumlarından birkaç tanesi bile korunup kalsaydı, restore edilseydi açık havası Harput ne kadar dikkat çekici olurdu düşünün!

Harput şu an sadece yemek ya da kabristan ziyareti için öncelikli ne yazık ki...

Son dönem yapılan müzeler ise Harput'un sureti tabii ki çok iyi… Ancak Harput 'un daha iyisini hak ettiğini düşünüyorum… Çünkü haklı ve gerçek bir geçmişe sahip...

O dönem okulların günümüze ulaşamayışının nedeni ise okullar kapatılmıştı ve Osmanlı Devleti kaybeden bir devletti yerine bağımsız Türk yeni devletimiz kuruldu ancak yeni Türk devletinin inşaat malzemelerine ihtiyacı vardı. Yukarı şehir de kapanan okullar işlevsizdi artık binaların malzemesi ise çok kaliteliydi o malzemeler sökülerek yeni kurulan Ova şehirdeki Elazığ’daki yeni ihtiyaç duyulan binalara kullanıldı… Bu durum amaçta iyi niyet taşıyor ama sonuç da ise tarihi eser olacak binalarımız ise yok oldu…

Harput'u, eğitimi, okulları, etnik kökeni farklı bu kadar milleti birlikte yaşamış bir coğrafyayı, Sara Hatun 'u, Eğri minareli Ulu Cami’yi, Belekgazi’nin Kartal yuvasını daha iyi tanıtıp anlatmalıyız... (Devamı gelecek.)