İnsanın kanını donduran tarihi bir süreci (Bir imparatorluğun çöküşünü, Mehmetçiğin Yemen’de, Aden’de, Gazze ve Ortadoğu çöllerinde nasıl kırıldığını Falih Rıfkı Atay’ın ZEYTİDAĞI adlı kitabından hayretle okuyabilirsiniz. Atay kitabında bölgeyi ve halkın durumunu yerinde müşahade ediyor. O zamanın gerçekliğini tüm çıplağıyla gözler önüne getiriyor.
Kitaptan dikkat çeken bölümleri, önemli gördüğüm yerleri aktarmak istiyorum. Atay, “Burası Filistin’dir. Daha aşağıda Lübnan ve Suriye, bir yanda Süveyş kanalına, öbür yanda Basra körfezine kadar çöller, şehirler hepsinin üstünde de TÜRK BAYRAGIMIZ! Ben bu imparatorluğun çocuğuyum diye başlayan Ahmetlerin, Mehmetlerin hikâyesini anlatmaktadır.”
Bu topraklar ne sömürgeleştirilmiş,ne de vatanlaştırılmıştır diyor Atay. Osmanlının bu topraklarda sadece bekçilik yaptığını anlatırken şu tespit yapılıyor. Buralarda Türkleşmiş bir Arap görmediğimiz gibi Araplaşmamış Türk'e de az rastladığını, bir müslüman azınlığın çocuğu olmanın Türk olmaktan daha itibarlı olduğunu görmenin üzüntüsünü dile getiriyor. Zeytindağı kitabında "Kudus'ün en güzel yapıları Alman, Rus, Fransız ve İngilizlerin idi. Baharat kokan gür sakallı Dürziler, saçları örgülü Yahudiler, entarili Arapların hepsi Türk ordusu Süveyş kanalını geçerken geç yiğidim geç diyorlardı.” Mehmetçik onlar için savaşan, can vermesi gereken birer askerdi sadece.
Atay sokaklarda gezerken; Şam evimiz, Lübnan bahçemiz kadar bizimdi. Ancak kendimizi otelciye, lokantacıya hatta posta memuruna anlatırken Arapça öğreniyorduk.
Bir avuç Türk’ün burayı tuttuğunu, koskoca çölü bahçelerle donattığını anlatırken bir de baktık ki ne Suriye ne Filistin ne de Rumeli bizimdir artık. Osmanlı devleti en geniş haliyle 24 milyon km kare iken, Ortadoğu’yu da kaybedince 2171 km kareye geriledik. Arapların İngilizlerle birlikteliği ve ihanetleri yüzünden İsrail’in gelişerek yerleşik hale nasıl geldiğini de bu kitaptan ibretle öğreniyoruz. Kudüs'te Türk bayrağı 400 yıl dalgalandırıldı. Türkler çekildikten sonra Ortadoğu’ya ne huzur ne de düzen getirilemedi. Kan ve göz yaşı asla eksik olmadı. Bu kitapta Suriye, Filistin ve Hicaz’da yaşanmış olan bir devrin çöküşü gözler önüne serilmektedir. Mahmut Şevket Paşayı öldüren Kavaklı Mustafa Paşanın kaçışı, yakalanışı ve infazı ile Kudüs, Şam, Hicaz gibi bölgelerde Osmanlının sadece toprak olarak büyüdüğünü kültürüne, dillerine, ticaretine egemen olmadığını ZEYTİNDAĞI kitabında acı bir şekilde anlatılmaktadır.
Orada “Türk müsünüz?” sorusuna "estağfurullah" diye cevap verilmekte idi. Osmanlı sadece oraları imar ediyordu. Osmanlı onlar için kurtuluş reçetesi olsa da Arapların İngilizlerle, Fransızlarla anlaşarak Arap halifeliğini isteyerek Osmanlıya karşı nasıl ihanet içinde oldukları kitapta örnekleriyle ifade edilmektedir. Yine Atay’ın ifadesiyle "Medine dini mallaştırmış bir Arap pazarıydı. Kudüs ise dini oyunlaştırmıştı. Hac dönemlerinde Arapların ve Yahudilerin büyük kazanç elde etme peşinde koştukları anlatılmaktadır. Osmanlı’nın savaşa girme sebeplerini, İttihat Terakki’nin, Enver Paşa’nın, Mustafa Kemal in rolünü, Kudüs’ün İngilizlerin eline geçişi, imparatorluğun artık “ALLAH'A ISMARLADIK" diyerek Şam’dan nasıl ayrıldığını çarpıcı şekilde dile getiriyor.
Cemal Paşaya "Paşam bu harbe niçin girdik?” sorusuna, Paşa’nın “aylık vermek için girdik” demesi ne kadar da hazin… Hazine tam takırdı, para bulmak için cevabı ilginç ve hüzünlüdür.
Türk düşmanları, Hristiyanlar bile Osmanlı idaresinden memnunlar, çünkü Osmanlı idaresi kalkarsa Arapların baskısıyla bütün imtiyazlarını kaybedeceklerdi. Türkler piyasa ve pazarda rakipleri değildi. Bu durumdan yararlanıyorlardı.
Sonuç olarak; Mustafa Kemal vatan ve istiklal düşüncesiyle milletin nesi var nesi yoksa yüzde kırkını Vatan savunmasına vermek gerektiği düşüncesiyle Sakarya, Dumlupınar, İzmir ve sonuçta Lozan’da taçlanan zafer yolunun taşlarını döşedi. Geride bağımsız, hür vatan bıraktı. Koca bir İmparatorluk bakiyesi topraklar haraç mezat elimizden çıktı. Zeytindağı kitabını okudukça Ortadoğu’nun bu güne nasıl geldiğinin daha iyi anlaşılacağını değerli okurlara anlatmak istedim bu yazıyla.