“Elazığspor efsanesi” Hıdır Bilek anlatmıştı.

Elazığpspor’la 150 liraya anlaşmıştım.

Yöneticiler paramı vermiyorlardı, takımdan gitmemi istiyorlardı.

Elazığspor’un o gün bana ihtiyacı vardı, gidemezdim.

Gittim yöneticilerin yanına…

Paramı vermiyorsunuz, ben evimin çatısını yaptırıyorum, bari ustalara çatı parası olan yedi buçuk lirayı verin, başka bir şey istemiyorum sizden dedim.

O parayı ödediler.

Ben de çıktım topumu oynadım o sezon attığım gollerimle Elazığspor’a önemli katkı sağladım.

Efsane olmak budur işte!..

Kaçmakla değil; kalmakla olunur…

İhanetle değil; sadakatle olunur…

***  

Devre arasında mukavelesi devam ederken, transfer yasağı olan takımından ayrılarak bordo-beyazlı kulübü paraya değiştirenlere sesini çıkartmayanlar, bugün başkanla karşılıklı anlaşarak veya mukavelesini tek taraflı feshederek sezon sonunda ayrılan oyunculara haksız yere tepki gösteriyorlar.

Lig bittikten sonra küme düşen, sahipsizliği iyiden iyiye hisseden bordo beyazlı takımımızda bazı oyuncular alacaklarını tahsil edemedikleri için TFF’ye başvurarak serbest kalmışlar veya kulüp başkanıyla görüşüp karşılıklı anlaşarak takımdan ayrılmış olanlardır.

Defalarca Maraton programında da dile getirdiğim gibi, “devre arasında gidenler keşke ligin sonunu bekleseler, takımlarını ligde tuttuktan sonra gitselerdi” diye de serzenişte bulunmuştum.

Biri çıkmış ortaya, “Dün Ömer'i, Ahmet'i, Onur'u memlekete ihanet etti diyerek eleştirenler, bugün transfer yasağı olan Elazığsporlu futbolcuların Karakoçan'a imza atmasına ne söyleyeceksiniz?” diye sormuş.

Cevaplayayım…

Her platformda “sahibinin sesi” olmuş bu zatın maksadı üzüm yemek değil; bağcıyı dövmektir aslında…

O gün maçlar oynanırken kaçanlarla, bugün gidenler arasında çok fark vardır.

Devre arasında gidenler; takımları ligde kalma savaşı verirken, cepheden kaçıp ihanet edenlerdir.

Lig bittikten sonra gidenler ise; küme düşmüş, parasını alamamış, adeta kapanma noktasına gelmiş Elazığspor’dan ayrılarak, ekmeğini başka kulüplerden kazanmak isteyenlerdir.

Derdimiz takımımızın ligde tutunması değil miydi?

Senin klasik yalanlarına inansaydık şayet?..

Elazığspor şu maçı almıştı, bu maçı almıştı, ligde kalmıştı.

Bu konuda arkadaşlarında nesine (!) iddiaya girdiğini bile herkes biliyordu.

Ne oldu?

Mumun; yine yatsıya kadar yandı.

Takımdan son ayrılan oyuncular olan kaleci Ali, kulüp başkanıyla görüşerek alacaklarına binaen karşılıklı anlaşarak ayrılırken, Eren ve Ömer Faruk ise mukavelelerini tek taraflı feshedip diğer arkadaşları gibi çeşitli kulüplerle görüştü, şehrimizin diğer profesyonel takımı Elazığ Karakoçan FK’yla anlaştılar.

Keşke Elazığspor’dan hiç kimse ayrılmasaydı.

Sezon bittikten sonra gidenlere pek fazla bir şey söyleme hakkımız yok!

Takımdan ayrıldıktan sonra, adı geçen bu oyuncular Kastamonuspor’a gitseler ne olurdu, Elazığ Karakoçan FK’ya gittiler ne oldu?

Sezon ortasında Elazığspor’u yarı yolda bırakıp gidenlere ses çıkartmayanların; sezonu tamamlayıp ekmeği için ilimizin diğer temsilcisi Karakoçan’a gidenlere sitem etmeye hakları yoktur!