İnsanlar çeşitli araçlarla birbirinden haberdar olmak istemişler, ateş, duman, ıslık, yazı, simge ve işaretlerle haberleşmeye çalışmışlardır.

    Tabii bunların gerçekleşmesi için öncelikle lisan gerekir. Lisanı ateş, duman, ıslık, simge ve işaretlerle aktarabilirsiniz. Nitekim Türkler gibi, tarihî kökü olan toplumların, kaya üstü resim ve simgelerle duygu ve düşüncelerini hedefe ilettikleri görülmüştür. Bunlar içinde Türk kaya üstü resimleri, dünya çapında, önemli yer tutar. Muhatabı ister Tanrı, ister diğer toplumlar olsun, Türk toplumu binlerce yıl öncesinden, binlerce yıl ötesine bilgi ve haber aktarmıştır.

    Günümüzde Giresun Kuşköy’deki 4 asırlık ıslıkla haberleşme, herhalde dünyadaki en mütekamil ıslık dilidir. Kendine has melodisiyle insanlar birbirini düğüne, cenazeye davet edebiliyor. Birbiriyle kısa sohbetler yapabiliyor. Asıl ilgi çekici olanı da ezgi kalıpları içeriyor olması. Şu sıralar bir öğrencimiz bu konuyu müzik açısından doktora tezi olarak çalışıyor.

    Haberleşmenin çok araçlı ve çok hızlı olduğu günümüzde bunlara ne gerek var demeyiniz. Haberleşmede mektubun ve diğer haberleşme vasıtalarının ayrı bir yeri vardır.

    Tabiî ki, simgeyle haberleşmeden sonra akla, esasen bir simge olan bir simge olan “Yazı” gelmektedir. İnsanlar duygularını ve haberlerini taşlar, kil tabletler ve parşömenler üzerine yazdıkları yazılarla aktarmışlardır. Türklerin bu konuda da önemli yazılı belgeleri vardır. 

    Yazı denildiğinde önce akla mektup gelir. Mektup denilince de eskiden taş veya kil tabletlere yahut parşömenlere yazılanlar gelirdi. Zaman içinde bunların yerini kâğıt aldı. Yazıda kâğıdın kullanılmaya başlanmasıyla beraber mektuplar da kâğıt üzerine yazılmaya başladı.

    Türklerde yazılı haberleşmenin adı bugünkü mektuba karşılık gelen “Bitig” olarak görülürse de tam olarak eş anlamlı oldukları söylenemez. Ayrıca nâme ifadesi de mektuptan önce kullanılan yazılı haberleşme aracına verilen isim olarak görülüyor.

    Araştırmacı Kenan Azılı, “Eski Türklerde Mektup/Mektuplaşma Kavram Alanına Ait Bitigler Üzerine Bazı Düşünceler” adlı makalesinde şöyle demektedir: “Bitig, “Eski Türkçe (Köktürk-Uygur-Hun) dönemlerinde genel hatlarıyla “anıt taş, yazı, kitap, mektup, senet, sözleşme, dilekçe, belge ve muska” gibi yazılı her türlü şey için kullanılan genel bir terim olmuştur. Böyle geniş bir kullanım beraberinde sınırları belirlenemeyen belirsiz bir terim ve tarifi zor bir tanımlama ortaya çıkmıştır. Bu yüzden bugüne kadar Yapılan birçok çalışmada bitig teriminin karşılığı olarak net bir teklif yapılamamıştır. Türkçenin ilk yazılı kaynaklarından olan Köktürk yazıtlarında bitig terimi yalnızca “yazılı taş, bengü taş” kavram alanlarına karşılık gelmekteydi. Daha sonraki dönemlerde yukarıda zikredilen geniş ihatadaki anlam alanlarına karşılık bulmuştur. O halde bitig terimi için öne sürülebilecek ilk yargı, terimin başlangıçta sadece taş üzerine yazılan metinlere karşılık kullanılırken sosyal hayattaki yenilik ve değişikliklerle daha farklı alanlarda daha farklı kavramlara karşılık olarak kullanılmaya başlandığı yolundadır.’’

    Bitig, “mektup” kavram alanı içerisinde oldukça işlek kullanılan bir terimdir. Öyle ki ileride harezm-altınordu devlet yazışmalarında mektupların tamamı için sadece “Bitig” terimi kullanılacak ve artık sadece mektuplar için kullanılan bir meslekî bir terim olacaktır.

    Mektup asırlar boyu en önemli haberleşme aracı olmuştur. Eskiden atlı ulaklarla ve hatta güvercinlerle taşınan mektuplar, sonraları atlı ve motorlu arabalarla taşınır olmuştur.

    Özellikle bizim kültürümüzde “Mektup” etrafında bir kültür oluşmuştur. Mektup ve Postacılar üzerine Türk Edebiyatında çeşitli eserler verilmiştir. Keza mektup ve postacı konulu çok sayıda türkü sözü vardır. 

    Ayrıca mektup üzerine yapıştırılan pul da ayrı bir kültürdür. Aynı zamanda tarihe ve sanata dair belgelerdir pullar.

    Keza tarihte iz bırakmış önemli mektupları da unutmamak lazım.

     Hürrem Sultan’ın Kanunî Sultan Süleyman’a; Albert Einstein’ın Atatürk’e, Ziya Gökalp’in kızına; Aliya İzzet Begoviç’in Türk Evladına, Adnan Menderes’in idam kararına imza atan zevata yazdığı mektup önemli mektuplardan birkaçıdır.  

    Arkadaşına 12 sayfalık bir mektup yazmış biri günümüz insanına, özellikle gençlerimize mektubu anlatmak zordur. Çünkü onlar bu güzelliği yaşamadılar.

    Maalesef ve ne yazık ki, günümüzde mektubun yerini Türk dilini bozan kısa mesajlar almıştır. Esen kalınız…