Rahmetli Anam anlatırdı. Babam Mehmet EROĞLU’nun Karayolları yol yapımındaki görevi sebebiyle Gezin’de yaşarken, Anam Vasfiye (İkisine de rahmet olsun), bir sabah gün ışımaya yakın Hazar Gölü’nün içinden güzeller güzeli bir kızın, beyaz bir at üstünde kefene benzer beyaz giysisiyle suların içinden çıktığını ve etrafta bir tur atıp sonra göl sularına geri dönerek kaybolduğunu görür. Anamın nutku tutulur ve uzun zaman bu olayı kimseye anlatmaz. Ben bizzat kendisinden duydum.

Rahmetli Anamın gördüğü Hayal mi gerçek mi bilinmez. Ancak tarif Hazar baba efsanesinde sözü edilen kadınla uyumlu.

Efendim “Hazar” kelimesinin lugatte barış, sabit meskeni olanların oturdukları memleket gibi anlamları var. Hazer ifadesinin de sayı olarak “Bin”i ifade ettiğini biliyoruz. Ayrıca çekinme korunma gibi anlamı da var.

Elazığ Hazar Gölü’nün güneyinde yükselen dağın adı “Hazar Baba Dağı” veya Hazar Dağı”dır. Hazar Gölü’nün adının buradan geldiği ifade edilir. Oysa geçmişte bu gölün adı “Gölcük” idi.

“Gölcük”teki “Batık Kent” ile ilgili olarak da çeşitli söylenceler vardır.

Zamanında Hazar gölünün bulunduğu alanda büyük bir şehir olduğu, bu şehirde yaşayanların çok zengin ve bolluk içinde yaşadıkları halde cimri oldukları; dilenci kılığındaki “Hızır Aleyhisselam”a tuz vermedikleri,   yalnızca yaşlı ve yoksul bir kadının tuz verdiği; dilenci kılığındaki Hızır’ın  “ Bu gece sabaha kadar şu evin dışındaki bütün evler su keser” diye beddua ettiği ve sabah olduğunda  tuz veren yaşlı kadının evi dışındaki bütün evlerin sular altında kalarak bedduanın gerçekleştiği anlatılır.

Bir diğer efsanede de; bölgede yaşayan yoksul bir kadının aç kalınca günümüzde Hazar Gölü’nün bulunduğu köye giderek yiyecek istediği; köylülerin ona bir parça ekmek dahi vermediği kadının da onlara; “Bu Köy sular altında kalsın, bende dağ taş olup onlara tepeden bakayım” diye ilenir. Kadının ilenci (Bedduası) kabul olur ve köy sular altında kalır. Hamile kadın da bugün Hazar Baba Dağı denilen dağa dönüşerek onları tepeden seyreder.

Çocukluğumuzda bu efsaneyi dinleyip, özellikle kış aylarında Hazar Dağı karla kaplanınca dağın sırt üstü yatmış hamile bir kadın görüntüsü verdiğini görür ürperirdik.

Yanlış hatırlamıyorsam içlerinde Ağabeyim Bünyamin EROĞLU ve Amcaoğlumuz İsmail EROĞLU’nun da bulunduğu bir gurup fotoğraf çekmek için Hazar Baba Dağına çıkıp göl tarafını fotoğraflamaya başladıklarında göldeki karartıyı görerek aşağı inip, kayıkla o karartının bulunduğu yere giderler. Sonra TRT Televizyonu yapımcı yönetmeni Ertuğrul KARSLIOĞLU’ya haber verirler. O da dalgıçlar ve su altı kameralarıyla göldeki o yeri görüntüleyerek batık şehri bulur ve televizyonda yayımlar.

 Atatürk ve Hazar Gölü 

Atatürk 14 Kasım 1937'de Diyarbakır'a giderken, Sivrice ilçesindeki "Gölcük" gölünü görüp çok hoşlanır. Trenden inerek göl kıyısında incelemeler yapar.

Gölcük’ün güneyinden yükselen dağın Hazar Baba dağı olduğunu öğrenince Gölcük Gölü'nü "Hazar Gölü" olarak adlandırır.

Hikâye böyle ama Türk tarihini ve coğrafyasını çok iyi bilen Atamızın, çevresinde Rusya, Türkmenistan, Azerbaycan gibi ülkelerin bulunduğu Türk coğrafyasında bir iç deniz olan “Hazar Gölü”’nü düşünerek, orayla bir bağlantı da kurulmasını düşünmüş de olabilir.

Büyük Atatürk Ankara'ya döndüğünde Sivrice ve Hazar gölünün gelişmesi için 500 bin lira ödenek konulmasını ister. Topoğraflar, istihkam subayları ile birlikte mühendisler bölgeye gidip, inceleme yaparlar. Ancak Ata’nın ebediyete intikalinden sonra proje gerçekleşemez.

Atatürk’ün rüyası yine Devletimizin desteği ve Elazığ ve Sivrice halkının gayretleriyle günümüzdeki haline ulaşır. Ulaşır ya esas sıkıntı orada başlar.

Gölün çevresi vatandaşların villaları ve resmî kurumların kamplarının binalarıyla dolar.

Bu binaların atıkları da Hazar gölünü kirletmeye başlar.

Gazetemiz Turan, Hazar Gölü’nü 28 Mayıs 2024 Salı günkü nüshasında manşet yaparak önemli bir sıkıntıyı gündeme taşımış;

 “Elazığ’da yıllardır Turizmi geliştirme toplantıları sürerken ve Elazığ’da Çevre Felaketleri’nden dem vuranlar açıklama üstüne açıklama yaparken, Elazığ’ın Hazar Gölü günden güne irtifa kaybediyor. 30 Mayıs 2022 Tarihli nüshasında “6.9 TRİLYON HEBÂ OLDU” başlığıyla Hazar Gölü'nün Sivrice yakasındaki Atıksu Arıtma Tesisi’nden Hazar Gölü’ne kanalizasyon aktığını açığa çıkaran TURAN Gazetesi, şimdi de Hazar Gölü'nün Maden yakasındaki Plajköy Terfi İstasyonu'nun çalışmadığını gündeme getiriyor ve yetkilileri göreve çağırıyor…” diye durumu açık seçik ilgililerin dikkatine sunmuştur.

Turizm gereklidir. Türk vatandaşları Hazar Gölü’nün güzelliklerinden faydalanmalıdır. Ancak gölü öldürmemelidir. Tabiat ölürse biz de ölürüz.

Bendeniz gazetemiz Turan’ı gazetecilik görevlerini hakkıyla yaptıkları ve memleket hassasiyetleri için tebrik ediyor, bu konuda yetkilileri göreve çağırıyorum.

 “Aman ha aman”

Esen kalınız…