Bizim hayatımız, eğitim ile iç içe geçti. O sebepledir ki, ‘eğitimci-yazar kimliğimiz’ ön plana çıktı.

Rahmetli dedem, ‘Fahri Bey…’ olarak da anılır.  Döneminde başarılı bir eğitimci. Ailemizde, birçok öğretmenin bu mesleğe büyük bir aşkla/ zevkle, heyecanla, milli bir şuur ve şuurun verdiği heyecanla sarıldığını gayet iyi bilirim.  Bizler, 1970’lerden günümüze, ‘eğitim hayatını…’ içerisinde yaşayarak/ o erdemli dokuya dokunarak geldik. Eğitimde her zaman ve zeminde, ‘başarı ivmesine…’ bakarım!

Bizlerden öncede, bizim dönemimizde de, ‘eğitimde başarılı dönemler…’ oldu. Bilgi yarışmalarıyla, münazaralarla (sözlü tartışmalar), sportif yarışmalarla, Sahneye konan tiyatro eserleriyle…”  altını çizerek ifade etmeliyim; Okullarımız/ veya Öğretmenlerimiz; ailelerle, sosyal hayatla, şehirle bütünleşirdi. Bizim dönemimizde eğitim anlayışı/ veya zihniyeti, ‘kopyacı, şekilci, nakilci, ezberci…’ bir eğitim değildi! Konuşan, soruşturan, yorumlayan bir idealizm heyecanı vardı.

Maalesef, üzülerek belirtmeliyim ki, günümüze doğru gelindiğinde, ‘öğrenci sosyal hayattan koptu…’ Artık, ilkokuldan itibaren anne-babalar evlatlarını, ‘daha fazla test çözen…’  Sosyal hayatın içerisinde olmaktan çok ötelerde, ‘okuldan dershaneye…’ bir eğitim standardı gelişti.

Öyle bir zaman dilimine gelindi ki, ‘eğitimde başarı grafiği de düşmeye başladı’ Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, ‘eğitimde defalarca özeleştiri…’ yaptılar; “İki alanda arzu ettiğimiz gelişmeyi sağlayamadık. Bunlar eğitim ve öğretimdir. Kültürdür.” ÖSYM’nin yayınladığı 2022 YKS verilerine göre, “96 bin aday sıfır çekiyordu!” “Kırk soruluk temel matematik testinde ortalama doğru cevap sayısı, 6,9’larda…”

Dersi sevmek, sınıfı sevmek, öğretmeni sevmek; bilumum ‘okul ortamını sevmek’ O ortamı, ‘bilgide, hünerde, marifette bir yarış havasına taşımak’ Bu bizim ufkumuzda, ‘erdemli bir bakıştır’

1970’lerde sınıf mevcutları, ‘40’ın üzerindeydi…’ O yılları iyi bilirim, üzerimizde ‘dersin heyecanı vardı…’ Derslerde, ‘birbirimizle yarıştığımızı bilirim…’ Gayret, heyecan, problem çözmede sürekli ön plana çıkma arzusu… Günümüzde sınıflar, ‘daha nitelikli ortamlara…’ kavuştu. Sınıflar, ‘teknolojinin getirdiği imkânlarla bütünleşti…’ Ya başarı…  Ya gayret… Maalesef…

“Eğitim” başlıklı şiirimizde şöyle diyoruz; “Ey yükselen nesil” diye seslenir Güzellikler, eğitimle beslenir! “İş’te, Dil’de, Fikir ’de Birlik” deriz, Tepeden tırnağa eğitim deriz! İleri, kalkınmaya doğru yol tut, Milli hedefleri bir şuurda tut.”

Bu ülke, bu nesil, ‘bir Mimar Sinan’ı, bir Yunus’u, bir Hacı Bektaşi Veli’yi,  bir Farabi’yi, İbn Sina’yı,

Gazali’yi…’  yüzlerce isim sayabiliriz;  “Niye yetiştirmeyelim…”

İçerisinde yaşadığımız şehirde de, “son 150 yıl içerisinde o kadar bilge, aksaçlı, kâmil insanlar yaşamışlar…” Her biri bu şehre birer nefes, soluk olmuşlar.

2023-2024 Eğitim- Öğretim Yılı İçerisinde, “19 milyon öğrenci okulla buluşuyor!” Bizim Öğrenci sayımız, birçok Avrupa Ülkesinin nüfusundan fazla…

Belçika (11.4 milyon), Çek Cumh.(10.7 milyon), Danimarka (5.8 milyon),

Finlandiya (5,5 milyon), İsveç (10,3 milyon), İsviçre (10,3 milyon), Yunanistan (10,6 milyon)

Nüfus, bir ülke için en önemli ve de stratejik potansiyeldir. Özellikle de, ‘genç ve dinamik nüfus…’ bir ülkenin geleceğidir. 2023-2024 Eğitim-Öğretim Yılında, “bir milyon iki yüz elli bin öğretmen…”  Ve de, “19 milyon öğrenci…” ders başı yapıyorlar. Elbette ki, 2023-2024 Eğitim- Öğretim Yılına Merhaba diyeceğiz! Başarılı bir yıl geçmesini de canı gönülden istiyoruz!

“EĞİTİM” temalı şiirimizde, şöyle sesleniriz!

“Köylü eğitim der, kentli eğitim…

Hür yaşama iradesi, eğitim…

Çocuğu, genci, ihtiyarı; bir yürek!

Kutlu meşalenin adı, eğitim…”

Toplumun bütün kesimleri, ‘eğitim…’ diyor. Kırsal alanda da, ‘yetişmiş insan gücüne…’ ihtiyacımız var. Sanayide de, Hizmet sektöründe de, ‘yetişmiş insan gücüne…’ ihtiyacımız var.

Bizim inancımızda, ‘istişare…’ sünnettir. Ecdat ne diyor, “istişare eden kazanır!”

Biz hala, ‘ideolojik tabuları yıkamadık’ Ahi Evran Kültürüyle insanımızı bezeyelim!

Bir şiirimizde şöyle deriz;

“Gafil ne bilir, devlet servetini

Toprağını, suyunu, havasını…

Koklarım şehadet mürüvvetini

Şuurunda, hürriyet davasını…

Aşk ile saklar, ulu niyetini!”

“Milli” bağlığı ile başlayan şiirimizde şöyle deriz;

“Milli, ‘millete ait’ değerlerim

İçinde yeşerdiği eserlerim

Layık olmak, ecdadıma gayretim!

Liyakat, ruhumda saklı hasretim

İstiklal, en ulu milli servetim!”

Yeni Eğitim- Öğretim Yılına Merhaba diyorum. Geliniz, sürekli istişare edelim…

Birbirimize, ‘tanış olalım’ Birbirimizle, ‘barış olalım’ Ben şahsen her zaman için, ‘yarışı sevdim’

Şehir olarak, ‘birlikte/ büyük ideallere doğru hedef büyüterek yarışalım.’