İsraf kelimesinin sözlükteki anlamı,

“haddi aşma, hata, cehalet, gaflet…” olarak ifade edilir.

İsraf kavramını genel olarak düşünecek olursanız;

“dinin, aklın, örfün uygun gördüğü ölçülerin dışına çıkmayı,

Mal ve imkânları meşru olmayan amaçlar için saçıp savurma…”

Hayatın her anını ihlasla bir ibadet misali düşünmek…

Böyle bir düşünce bizleri yanlışlardan alı koyacaktır.

A’raf Suresi 31.nci ayette şöyle buyrulur;

“Ey Âdemoğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin;

Yiyin, için fakat israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez!”

İsrafta ne vardır?

Haddi ve hukuku aşma vardır.

Tartıyı ve ölçüyü kaçırma vardır.

İhlaslı yolu terk etme vardır.

İsrafa boğulan bir insanda; ‘hata üzerine hata’ veya ‘yanlış üzerine yanlış’ yapma gibi bir fıtratın geliştiğini görmekteyiz.

Yanlışlarını, ‘doğru görme hastalığı…’ asıl tehlike olandır.

İsraf ve cehalet kol kola girmiş arkadaştır.

İsraf ve cehaletin gittiği yolun adına bizler, ‘gaflet yolu…’ diyoruz.

Kur’an bizleri, ölçüye/ tartıya/ hesap verebilir bir iklime/ sağduyuya çağırıyor.

Furkan Suresi 67.nci ayette şöyle buyrulur;

“Onlar, sarf ettikleri zaman ne israf ederler ne de cimrilik, ikisi arasında orta bir yol tutarlar.”

Hayatı bir bakıma, ‘çekilmez hale getirmekte…’ veya ‘güzelleştirmekte…’ bizim kendi elimizde!

Bu ülkede garip olan nedir?

Türkiye’de ve yerküresinde, ‘israfın boyutunu biliyoruz’

Türkiye için de bir milli felaket olduğunu da biliyoruz?

Önümüze resmi/ veya istatistiki rakamlar geliyor.

O rakamlar görünce, “eyvah, bu ne hal diyoruz!”

Ama halimizi düzeltmiyoruz.

Bir türlü kendimize çekidüzen veremiyoruz!

Bir yanlışı bilerek/ düşünerek yapma kadar büyük bir felaket/ veya gaflet/ veya cehalet olabilir mi?

Önümüzde rakamlar var… Net ve kesin olan rakamlar!

“Dünyada her yıl satışa sunulan 4 milyar tonluk gıdanın 1,3 milyarı çöpe gidiyor.

Gıda israfının yüzde 56’sı gelişmiş ülkeler tarafından gerçekleştiriliyor!”

Beşerî ve fiziki felaketlerin/ belaların asıl sorumlusu kimler?

“Biz insanlar…”

Öyle ki, şu güzelim vatan coğrafyamızda; “son 5 yıla baktığımızda Türkiye’de yıllık 26 milyon ton gıda israf ediliyor.” Allah aşkına, “26 milyon ton gıda nasıl çöpe gidiyor!”

 Türkiye İsrafı önleme Vakfı (TİSVA), hazırladığı raporda israf boyutunda bir gerçeği ortaya koyuyordu; “Bir yılda milli gelirin yüzde 15’leri israf ediliyor!” Günde 6 milyon ekmek çöpe gidiyor…

Bu milletin asıl/ en önemli ve de netice alıcı mücadelesi, “İsraftan şiddetle kaçmakla…” mümkün olur. İsraf konularında, “7’den 70’lere toplum bilinçlendirilmelidir!”

Ders kitaplarında, mutlaka, ama mutlaka yerini almalıdır.

Dikkatlerinizi çekti mi?

Kur’an da sıklıkla; “namaz ve zekât birlikte anılır!”

Bakara Suresi 43.ncü ayette şöyle buyrulur;

“Namazı kılın, zekâtı verin. Rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin!”

Zekâtta, Sadakada, Fitre de; ‘sosyal dayanışma şuuru vardır!”

O şuur bizlere, ‘toplumu birlik ve beraberlik şuuru içerisinde ayağa kaldırma…” görevini vermiştir. Güç, birlikte olur. Birlikte insanlar, ‘halvet’ bulur.

Birlikte insanlar, ‘cehalet ve gaflete açtığı savaşı kazanır’ İsrafın ne kadar büyük bir felakete sebep olduğunu anlatalım. Selam ve Muhabbetle…