Elâzığ İlimiz Ağın İlçesi Gemuhu Köyüne kayıtlı bir dost/ bir kadirşinas insan öyle yürekten seslenir ki, “İnsana dost olmak, fikre dost olmak, coğrafyaya dost olmak, tarihe dost olmak, kendi vücuduna dost olmak, komşuya dost olmak gibi kademe kademe, ama entegre bir bütün içinde bütün dostluklar söylenmeye mecburdur!”

Dost, bütün zerrelerin kemal halidir. Sağımıza dönsek, solumuza dönsek, yanımıza dönsek, kendimize dönsek, Hakk’ın esmasını görürüz. İlanihaye, ‘tefekkür’  

Bugünkü yazımızın başlığına, “Şehriyâr…” dedik.

Mehmet Hüseyin Şehriyar’ı bilirsiniz...  1906 tarihinde Tebriz’de doğmuş! Bir ömrünü, doğduğu topraklara adamış Güney Azerbaycan Türk’üdür.

“Şehriyar” ve “Heydarbaba” ismiyle ata yurdunu bütünleştiren bir büyük sevdanın, “şiir diliyle efsanesidir…”

Mehmet Hüseyin Şehriyar, bir ömrü; “vatan toprağına ve güzel Türkçe’mize hasretmişler…”

“Türk Evladı, Gayret Vaktidir” şiirinde, Türk dilini bir çeşme olmaktan deryaya dönüştürdüğünü; dahası bunu bir okyanusa dönüşmesi gayreti/ azminde olduğunu belirtir;

“Türki bir çeşme ise men onu derya eyledim,

Bir soğuk me’rekeni mehşer-i kübra eyledim

Ümidim var ki bu derya hele okyanus ola

Ona zamin bu zemine ki müheyya eyledim.”

Şehriyar ’ın o büyük coşkusunu görüyor musunuz?

Kabına sığmaz… O sözler, bir derya olur akar; ‘gönüllere…’

Şehriyar, “doğduğu beldeyi…” nasıl dilden dile, gönülden gönüle taşıdığını da belirtir;

“Men senin tek dağa saldım nefesi

Sen de geyter göylere sal bu nefesi!”

 Cengiz Aytmatov’un ifadesiyle, “Türk Dünyasının manevi Azığı…” Elâzığ Şehri…

Gün boyu, seninle aldım verdim! Düşündüm, ‘yollarına taş koyan mı..’ vardır.

“EY ŞEHİR” dörtlüklerimizle can dostum şehrime biraz dokunayım dedim

“Seni sevmeyen, yol ver; varsın gitsin

Kendi suyuna, hevesine ersin

Toprağın kokusu içimde tütsün!

Ey Bedri, şehrinle daha gür, hürsün!

Ey Şehir! Seni karşılıksız sevdim

Makam, rütbe isteyenleri yerdim

Acın, feryadın yüreğime işler;

Yoluna ahde vefa postu serdim

Suyun, hamurun herkese aş olmaz

Sevdanla yanmayanda ateş olmaz

“Elâzığ merttir, yiğit, gözü perk”

Seni hayal etmeyende düş olmaz!

Elâzığ derim, koşarım yoluna

Sevdanla, bakmam sağına soluna

Havasında, toprağında büyüdüm

Baş koymayana yanarım yoluna!”

İnsanınız için, şehriniz için, içerisinde yaşadığınız coğrafyanız için, “dertli…” olacaksınız!

Azeri Şair Nebi Hezri şöyle seslenir;

“Dert çekmeye sabır dözüm ver/ Hayatın yolları gıştır, borandır

Dertliler dünyada yarı peygamber / Dertsizler dünyada yarı insandır!”

Elâzığ Şehrimizin, “Dertli insanlara…” kendisine sevdalı insanlara ihtiyacı var.

“Sözün bittiği yerdeyiz!” Özüyle bizlere ışık saçanlara ihtiyacımız var!

Bizim, “Şehriyar’lara…” gönül insanlarına ihtiyacımız var.