Bu ülke terörden çok çekti. Binlerce vatan evladını kaybetti. Bebekler, çocuklar, kadınlar, beli bükülmüş ihtiyarlar, siviller öldürüldü.

Sadece PKK teröründen bahsetmiyorum. 12 Eylül öncesinde de binlerce insan öldü. Bu ülkenin sokaklarında, üniversitelerinde Çin bayrakları, Rus bayrakları asıldı.

Sonra düdük çaldı, bir gecede her şey bitti. On binlerce insan işkenceden geçirildi, idam edilenler, işkenceden ölenler oldu.

O tarihte Elazığ da çatışma bölgelerinden biriydi. Siyasi kavga bir mezhep kavgasına dönüşmüştü. Bazıları için alevi olmak, bazıları için sunni ve sağcı olmak büyük suçtu. Nice gencin hayatı mahvoldu. Anneler ağladı, hapishane önleri ağlama duvarına dönüştü. Hâlbuki alevi de sunni de bu ülkenin bir gerçeği. İkisi de kendini İslam'a isnat eder. Aleviler kendilerine İslam dışılık isnat edilmesini hakaret kabul ederler. Eksiği, yanlışı olanları düzeltmek hepimizin sorumluluğudur. Öyle veya böyle hepimiz bu ülkenin insanlarıyız ve birbirimize toleransla bakmak zorundayız. Bu ülkenin ve bu şehrin her rengi bizimdir ve hiç ayırım yapmadan kucaklamak zorundayız.

Önemli olan geçmişin kavgalarından çekişmelerinden dersler çıkarmaktır. Hepimiz kavganın kavga edenlere zarar verdiğini gördük. Fikirler, düşünceler, meşrepler farklı olabilir. Bu kavga etmek için bir neden sayılamaz. Bir arada yaşamaya mahkûmuz. Şunu artık anlamalıyız, biz kavga ederken birileri bu ülkenin kaynaklarına çöküyor, düşman malı gibi varını yoğunu ele geçiriyor. Şu son yirmi yılda kimlerin zengin olduğuna, kimlerin iktidar çanakçılığı yaparak servetine servet kattığına bakarsanız ne dediğimi daha iyi anlarsınız.

Vatanı korumanın bir veçhesi de birileri ile ideolojik veya mezhep savaşına girmek değil, el ele omuz omuza vererek bu ülkenin kaynaklarına sahip çıkmaktır. Biz alevi-sunni, Kürt -Türk diye paralanır veya parçalanırken onlar ceplerini dolduruyor. Vatanı kurtarmak, asıl vatanı soyulmaktan kurtarmaktır. Bunun için çocuklarımıza, gençlerimize sahip olmak zorundayız. Her kavga ülkenin kaynaklarını şahsi servetlerine katmak isteyenlere yarar. Kavga yapıp zengin olan, kaç kişi var? Bugün büyük ihaleleri alanlara bakın, bu ülkenin hiçbir kavgasında yokturlar. Ama ülkenin kaymağını da onlar yer.

Hiçbir terör örgütü ülkeye ve insanımıza hizmet etmez. Hiçbirinin bu ülkenin gelişmesine, büyümesine, zenginleşmesine katkısı olmamıştır. Yüce dinimizi istismar edenler de öyle, mezhepçilik veya etnikçilik yapanlar da öyle. Türkiye son 40 yılda terör için tükettiği enerji ve kaynaklarını ülkenin gelişmesine harcasaydı kim bilir bugün nerede olurduk? Terör, hedef ülkelerin gelişmesini, büyümesini frenlemek, engellemek için çıkarılır. Günümüzde terör yapanlar da öyle. Öcalan yakalandığında kendilerine yardım eden, kışkırtan, silah veren devletleri tek tek açıklamıştı. Günümüzde devletlerarası rekabet bazen terör örgütleri üzerinden yapılır. Devletler birbiriyle cepheden savaşmak yerine örgütleri kullanarak amaçlarına ulaşmaya çalışırlar. Bunun faturasını millet öder, bazılarımız çocuklarını kaybederek, bazılarımız fakirleşerek bedel ödemek zorunda kalırız.

Eğer kucaklaşmaz, ülke ve milletimizin çıkarlarında buluşamazsak daha nice acılar, hayal kırıklıkları, soygunlar yaşamak zorunda kalırız. Birbirimizi tüketmekten vazgeçmeliyiz. Buluşma noktamız: bayrağımız, vatanımız, birliğimiz, birbirimize saygımız, ortak insani değerlerdir. Bu bayrak, bu ülke hepimizindir. Hataları kusurlarıyla bu devlet hepimizindir. Hataları için devletlere savaş açılmaz, hatalarını düzeltmek için mücadele edilir. Kavga ve çekişme yerine daha adil bir ülke, daha demokratik bir düzen için mücadele etmiş olsaydık bugün hem ülkemizin çehresi çok farklı olur, hem de hepimizin yaşam standartları çok yüksek olurdu. Daha iyi bir Türkiye elimizdedir. Bunun yolu kavga veya çatışma değil, dayanışmak, terör örgütlerine, kardeşi kardeşe katil yapmak isteyenlere pirim vermemek, Alevi sunninin, Kürt Türk'ün kardeşidir diyebilmektir.