Bu hükümetin artık hiçbir sorunu çözemeyeceği anlaşılıyor. Geçtiğimiz aylarda defalarca enflasyonun düşeceği, pahalılığın duracağı söylendi. Hatta bunun için tarih bile verildi. Ama o tarihler geldiğinde söylenenlerin hiçbiri olmadı.

Altı ay önce mazot 30 TL'yi aşacak deselerdi kimse inanmazdı, bugün 50 TL'yi aşacak deseniz kimse itiraz edemez. Çünkü kontrolü kaybettiler, ne deseler tersi çıkıyor. Olmaz dediğimiz o kadar çok şey oldu ki, artık hiçbir şeye olmaz diyemiyoruz.

Bakkala, manava alışverişe gidiyorsunuz, bana da bir şey alan çıkar mı? Diye bekleşenleri görüyorsunuz. Dondurmacının önünde içi geçmiş çocuklara tanık oluyorsunuz. Evlatlarına istediklerini veremediği için yüreği yanan anneler- babalar var. İktidardan beslenen, 5/6 maaş alanların dışında kimse mutlu değil. Herkes yaralı, herkes mahzun.

Önceki gün AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, ‘’Türk Lirası çok değerliydi, çok şükür ondan uzaklaştık’’ dedi. Yani, parayı pula biz çevirdik dedi. Niye? Türk malı ucuzlasın da dışarıdan birileri gelsin şirketleri, fabrikaları ucuza kapatsın diye. Yani kısacası döviz bulmak için bile bile vatandaşı fukaralığa mahkûm ettiler. Nasıl olsa ucu müteahhitlere, ihale çetelerine dokunmuyor. Bazıları milyon/milyar dolarlar ile oynarken diğer bazıları çocuklarına süt, evine ekmek alamıyor.

Fedakârlık diyorlar. Fedakârlık hep birlikte yapılır, tek taraflı fedakârlık olmaz. Bu ülkede ne zaman kriz çıksa fatura millete kesilir, yukarıdakiler yer- içer, aşağıdakilere hamallık yapmak düşer. Millete sabredin, dayanın diyenler 4250 TL asgari ücretle gelip geçinsinler de fedakârlık neymiş görelim. Bu ülkede asgari ücreti bile bulamayan büyük bir kesim de var. Emekli maaşlarının tabanı 2500 TL, bir emekli bu parayla nasıl geçinsin, nasıl yaşasın. Sabredin diyenler bu maaşla bir ay geçinsinler görelim.

Böyle gelmiş böyle gider mi, buna hep beraber karar vereceğiz. Geçen hafta Metropol isimli araştırma firmasının Mayıs ayı sonuçları yayınlandı. Ankete göre AKP ilk defa yüzde 20'nin altına düştü. Kararsızlar dağıtıldığında 20'nin biraz üstüne çıkıyor. CHP yüzde 25, İYİ Parti yüzde 21,4 civarlarında. İYİ parti bu anketle ilk defa yüzde 20'nin üzerine çıktı. Bu kritik eşikti ve İYİ parti bu eşiği geçti. Anketin önemli tarafı kimin ne kadar oy aldığı değil, kimlerin bu kadar felakete, sefalete rağmen hâlâ AKP'ye oy vermeye devam ettiğidir.

Yukarıda asgari ücretlilerin, emeklilerin içler acısı durumunu yazdım. Ama bu korkunç tabloya rağmen aynı araştırmada AKP'ye en çok oy emekliler ve ilerlemiş yaş grubundan gidiyor. Bir başka özellik de AKP'nin en çok oyu eğitim düzeyi düşük gruplardan alması. Bu tablo, fanatikliğin, parti ve lider putçuluğunun insanları nasıl esir aldığını, vicdanlarını nasıl perdeleyip hakkı göremez hale getirdiğini gösteriyor. Bilinçli bir toplumda ülkeyi bu hale getirenlere bırakınız oy vermek, zırnık bile verilmezdi. Ama burası Türkiye, cehalet bilginin, yüzsüzlük edebin önünde geliyor. Onun için değerli düşünür Hilmi Yavuz, ‘’dünyada bizden başka cehaletleriyle övünen herhalde başka bir millet yoktur’’ diyor. Bizde cehalet fazilettir.

Toparlamak gerekirse her gün televizyonlarla, gazetelerle, planlı bir şekilde aldatılıyoruz. Amerika Merkez Bankası (FED) enflasyon sadece ‘yüzde 8,5’ çıktı diye 75 puan faiz artırdı. Hadi o Hıristiyan Amerika diyeceksiniz.         

Ya Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, BAE? Bunların hepsi küçük enflasyon artışlarına karşı faiz artırma yoluna gittiler. Arabistan 50 puan, Katar 75, Birleşik Arap Emirlikleri 75, Bahreyn 75 ve Kuveyt 25 puan faiz artırdılar. Nas bizim için var da onlar için yok mu? Kuran'ın yasakladığı faizi yanlış anlar, dışarıdan para çekmek için siyasetinize alet ederseniz sonunda böyle hüsrana uğrarsınız. Bu kör kuyudan çıkmak mümkün ama önce saplantılarımızdan kurtulmamız gerekiyor.