6 Şubat Kahramanmaraş depreminin üzerinden günler geçti, acılar geçmedi, yaralar dinmedi.

40 binin üzerinde vefat eden vatandaşlarımız, yaralılarımız ve psikolojisi bozulan bir toplumumuz var artık.

Birileri suçlansa da, önlem almadaki gecikmeler, bile bile yapılan yanlışlar ve kader insanoğlunun yolunu belirledi.

Şimdi depremin enkazının kaldırılmasıyla birlikte acılar daha da yakacak hepimizi…

Buz gibi toprağın, betonların arasından, altından depremden kaçamayan insanların cesetlerine ulaşılacak, acılar daha da artacak.

***   ***   ***

Kader bazen öyle sarar ki benliğimizi; kaçamazsınız…

Alın yazısıdır.

Depremden kurtulursun, çadırda çıkan yangında vefat edersin.

Ya da depremden çıkartılıp hastaneye götürülürken, Trafik kazasında son nefesini verirsin.

Suriye’de savaştan kaçıp geldiğin sığındığın Türkiye’de bu kez depremden kaçamazsın.

Ölürsün…

Depremi duyar-duymaz motosikletine atlar yardıma koşarsın, dönüşte kaza geçirip vefat edersin.

Böyle dramatik sonları da yaşadık maalesef…

***   ***   ***

Suriyelilerden bahsederken…

Öz yurtlarından kaçıp geldiler ülkemize…

Çoğu zaman tepki gösterdik.

Kadere bakın ki; bugün ülkemizin deprem yaşamış ve hayatta kalmış insanları da ne yazık ki doğup büyüdükleri topraklarını mecburen terk ediyorlar…

Kimse geleceğini tayin edemez.

Sırf bu yüzden Elazığ; 50 binin üzerinde deprem bölgelerinden göç alan bir il oldu.

Hoş geldiler.

Acıları acılarımızdır

***   ***   ***

Büyük acılar yaşadığımızda kenetlenebiliyoruz.

Savaşlarda, darbe girişimlerinde, depremlerde

Ancak siyasi cephede bir türlü bu kenetlenmeyi sağlayamadık.

Gönül isterdi ki; “asrın depremi” diye nitelendirilen bu ortamda iktidar- muhalefet tüm siyasilerimiz bir araya gelip acıları sırtlasalardı, birbirlerine sarılıp ağlasalardı.

Yapamadılar…

Bunu yıllardır aramızın açık olduğu Yunanlılar yaptı, İsrailliler yaptı.

Hiç düşünmeden yardıma koştular, kurtarma timleriyle enkazdan insan çıkarttılar, çocuğa sarılıp ağladılar, ülkemizden ayrılırken ağladılar, acımıza ortak oldular.

Acının dilinin, dininin, ırkının ve milletinin olmadığını gösterdiler.

***   ***   ***

Volkan Demirel, futbol oynarken, yıllarca rakip takım taraftarlarınca hep hedef oldu, protesto edildi.

Hatayspor teknik direktörü olarak deprem ilinde yaptıklarına hepimiz şahit olduk.

Yardım istedi, yardıma koştu, oyuncularının hayatta olan tamamını Hatay’daki evinde misafir etti ve birlikte İstanbul’a götürdükten sonra da yeniden Hatay’a dönerek yardıma devam etti.

Dün nefret edilen Volkan Demirel, Kahramanmaraş depreminde spor camiasının kahramanı oldu.

Şimdi tüm statlar Volkan Demirel’i bağrına basmak için sabırsızlıkla bekliyor.

Hayat böyle bir şey işte!..

***   ***   ***

Kahramanmaraş depreminde Elazığ; sonradan vefat eden 2 kişiyle çok şükür ucuz kurtuldu kurtulmasına da, bırakılan enkaz 24 Ocak 2020’deki Elazığ depreminden daha fazla oldu.

600’ün üzerindeki bağımsız bina ağır hasar aldı ve yıkılacak.

Bu hasarlı binaların birçoğu da Elazığ depreminde aldıkları “ağır” hasara rağmen, ayakta kalmaya çalışan binalardı, afete güçleri yetmedi, şimdi yıkılıyorlar…

“Ağır hasar” alıp “orta” veya “hafif” hasara dönüştürülerek dünya malına tapanların işlerini yürüttüğü ortama tabiat ana müsaade etmedi.

Şimdi Elazığ’da da yeniden yıkımların ardından İnşallah az katlı, sağlam, depreme dayanıklı konutların yapımına başlanılacak.

***   ***   ***

Ülkemizde başta denetim eksikliği var, sonra da yaptırım

Bu nedenle eski yapı stoklarının yeniye dönüştürülecek olmasıyla denetim; en işler mekanizma olacak.

Bunun için vicdanlı, Allah korkusunu bilen ve “bugün başkasına yarın bana” diyerek Empati yapacak insanlara ihtiyaç var.

Yüce Yaradan doğru insanları karşımıza çıkartsın.

***   ***   ***

İnsanoğlu istese öfke kontrolünü pekâlâ sağlayabilir.

Mesela depremden önce Elazığ’da adi suç diye tabir ettiğimiz birçok vakaya rastlardık.

Bıçaklı-silahlı kavga veya benzer olaylar gibi…

Hiç farkında mısınız?

Şehrimiz başta olmak üzere depremden sonra bu tür hadiselere hiç rastlamadık çok şükür.

Depremin ağır faturasının yanı sıra bir gerçek daha var;

Allah ve ölüm korkusu…

Keşke bu gerçekleri hayatımızın her evresinde hatırlayabilsek?..

***   ***   ***

Artık deprem ülkesiyiz.

Üniversitelerde çok iyi şartlarda yetişmiş mühendislere ihtiyaç var.

Bazı üniversitelerin Jeoloji mühendisliği bölümleri tercih edilmediği için öğrenci alamamışlar ne acıdır ki?

Nedeni de okul bitiminin ardından iş bulamama endişesi…

Şimdi Jeoloji, Jeofizik, İnşaat mühendislikleri başta olmak üzere kaliteli mühendisler yetiştirmek; ülkemizin borcu olsun!

***   ***   ***

Elazığ’dan başlayan ve Hatay’a kadar uzanan bir acı var.

Uzmanlar halen İstanbul depreminden, Bingöl depreminden bahsediyorlar, uyarıyorlar.

Elazığ; Hatay’a kadar uzanan bu yıkımdan çok şükür ayakta kalabilmiş bir ilimiz…

Güzide şehrimizi bölgenin sanayi kenti yapabilir miyiz?

Bundan sonra bunun için de kafa yormak gerekir.

***   ***   ***

Depremden etkilenen illerdeki takımlardan 9’u ligden çekildiklerini TFF’ye bildirdiler.

Genellikle düşme potasında yer alan takımlar, tıpkı Elazığspor’un 2020’de yaptığı gibi bulunduğu ligdeki hakkı baki kalmak kaydıyla ligden çekildiler.

Deprem bölgesindeki ligden çekilmeyenler ise genellikle iddialı olan ve bu iddiasını devam ettirip lig sonunda buruk da olsa bir şampiyonluk yaşamak isteyen takımlardı.

Elazığ’ın 11. İl olarak “Afet bölgesi” ilan edilmesinin ardından takımlarımız Elazığspor ve 23 Elazığ FK’yla birlikte ilimizdeki spor kulüplerinin ligden çekilmeleri gerektiğini sosyal medya hesaplarımdan düşüncem olarak paylaştım.

Bunun gerekçelerini de Elazığspor yönetimindeki bazı yetkililere anlattım detaylı bir şekilde…

***   ***   ***

Ömrümün üçte ikisi futbolla, sporla geçti.

Tabiri yerindeyse; ömrüm stadyumlarda geçti

Asrın felaketi’nde sporu, futbolu düşünecek ne vaktimiz, ne de ruh halimiz vardı.

Trabzonspor’la FC Basel maçı oynandı.

Mümkün olduğunca maç izleyen biri olarak hiç aklımda olmadı bu maç…

Ertesi gün sonucunu öğrendim, görüntüleri izledim.

Trabzonlular da maça pek ilgi göstermemişlerdi.

Tribünler yer yer boştu.

Bunları anlattım kulüp yetkililerine…

Lige devam etsek; başarımız ne olacaktı?

Ligde kalmak olmayacak mıydı?

Bundan ötesi var mıydı?,

Hayır…

23 Elazığ FK için de aynı düşünceler geçerliydi

Takımlarımız zaten bu hakkı almışlarken, ligden çekilsek de değişen bir durum, bir menfaatimiz olmayacaktı.

Devam edersek; boşuna kürek çekmiş olacaktık.

Deplasmanlar için harcanacak 2-3 milyon da cabası olacaktı.

Elazığ takımlarının da yer aldığı bölgesel amatör liginin deprem şehri takımlarının yer aldığı 2. ve 7. gruplarında maçlar oynanmayacak.

Sonuçta önce 23 Elazığ FK, ardından da Elazığspor ligden çekilmek için TFF’ye başvurularını yaptılar, karar kısa zamanda verilecek.

Çekilme talebi kabul olursa, ne Elazığspor, ne de 23 Elazığ FK’nın bir menfaati olmayacak.

Ligden düşme gibi endişesi olmayan takımlarımızın hedefi yeni sezon olmalı, başvuruları kabul edilirse?

Şehir olarak futbola hazır değiliz.

Yeni stadyumumuz henüz maç oynanır durumda değil…

İnşallah yeni sezonda, yeni stadyumda yeni şampiyonluklara yelken açarız.

Unutmayın!..

Kalpler-gönüller kırıkken, yürekler burukken bunu sporla tamir edemeyiz!

Acılar ortaktır!..