26 Eylül tarihini, “Dil Bayramı” olarak kutluyoruz. Türk Dil Kurultayının açılış günü; “26 Eylül 1932 tarihi bir gün olarak, “Dil Bayramı” olarak kutlanmasına karar verilir

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Türkçem benim, ses bayrağım!” dediği bu dil, bu milletin kültür taşıyıcısı, hafızası, şerefi, haysiyeti ve istiklâlidir!  Bu dil, Dede Korkut’tan başlayarak Yunus’la, Karaca-oğlanla,

Fuzuli’yle, Bâki’ ile Nâmık Kemâl’le, Cevdet Paşayla, Ömer Seyfettin’le, Mehmet Akif’le, Halit Ziya’yla, Yahya Kemâl’le, Peyami Safa’yla, Reşat Nuri’yle, Kemal Tahir’le, Tarık Buğra’yla,

Necip Fazıl’la, Cemil Meriç’le bin defa rüştünü ispatlamıştır.  

Bu dile hizmet, dışarıdan sunî müdahalelerle değil, ancak onunla ölümsüz eserler yazmakla olur.

“Duygular dil olur dönünce sese, / İnsan lisan olur, şeytan vesvese

Bu dil, göklerde tuğ, kır atta yele / Bu dille koparır bülbül velvele

Bu dil hatta sülüs, yazıda sümbül / Bu dil turnada tel, Leylâ’da kâkül

Bu dil bahtiyar ki Bahtiyâr’ı var / Devrine hükmeden Şehriyar’ı var

Fuzûlî’ce berrak bir pınarı var / Dedem Korkut gibi yâdigârı var

Dünya bir portakal, yer dilim dilim / Nasıl da yayılmış gör benim dilim!” (Ali Akbaş)    

 Prof. Dr. Muharrem Ergün Hoca’mız; “Dil, kendine has kanun ve kuralları olan ve ancak bu kanun ve kurallar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış gizli bir antlaşmalar sistemidir…”

 Dil, bir milletin hafızasıdır. Dil, kültürü/irfanı nesilden nesle taşıyan canlı organizmadır. Dil, bir milletin     

 var olma sebeplerinin başında yer alır.  Gaspıralı İsmail (Allah ondan razı olsun) o sebepledir ki, “Dilde,

 İşte, Fikirde birlik...” demiştir.

Dilde, bir milletin zevki, estetiği, inceliği, sadeliği, zarafeti saklıdır! Dil, ortak duygu, ortak düşünce, ortak hafıza, Ortak hatıralar olarak bizleri biz yapan değerlerin gönül anahtarıdır! O sebepledir ki, ‘kültür emperyalizminin’ ilk hedefinde, ‘dil’ vardır!  Dilde, ‘yozlaşma’kirlenme.’  Neyi getirir;

Toplumu kendi değerleri ile yabancılaşmayı! Bu bir faciadır, bu telafisi mümkün olmayan sosyal felakettir!

 Fazıl Hüsnü Dağlarca, “Türkçe’m, ses bayrağım” diyor!

Yahya Kemal Beyatlı, “Türkçe; ağzımızda, anamızın dili gibi helal ve güzel olmalı.”

Nihat Sami Banarlı, “Bizim dilimiz, bir imparatorluk dilidir.  Her dil imparatorluk dili olamaz. Çünkü her millet imparatorluk kuramaz.”

Cemil Meriç, “Kamusa (sözlüğe) uzanan el namusa uzanmıştır”

Peyami Safa, “Dilini kaybeden bir millet, her şeyini kaybetmiş demektir.”

Balzac, “Millet, edebiyatı olan topluluktur.”

Ludwig Wittgenstein, “Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır”

Yunus Emre, “Söz ola kese savaşı/ Söz ola bitire başı. Söz ola ağulu aşı/ Bal ile yağ ede bir söz”

Dil nedir? İnsanların fikir ve duygularını anlatmak için konuştukları, yazdıkları ses ve işaretler sistemi.”  Bayrak şairimiz; “Dilimiz bir devamdır kopmaz. Dili millet yapar, kurum yapmaz..”

F. K. Timurtaş Hoca ne diyor? “Dil meselesi, bir milli müdafaa meselesidir.  Dilimizi korumak, vatanı korumakla birdir.  Çünkü dilde vatan kadar, tarih kadar, gelenek ve töre kadar azizdir.  Dil de bayrak gibi, aile gibi mukaddesattandır.”

Gazi ne diyor; “Efendiler, milliyetimiz her şeyden fazla dilimizin içindedir. Dilimiz, atalarımızın bize miras bıraktığı en büyük servet, en büyük emanettir”

Güzel Türkçe’mizde ne vardır; Türkülerim, destanlarım, ninnilerim, masallarım, hikâyelerim, atasözlerim, deyimlerim, geleneklerim, göreneklerim Velhasıl bilumum hatıralarım vardır.

Elazığ, ‘tarihi faaliyetlerle’ dil bayramını özünde yaşamış bir şehir!

Bilecekler ki, bu kutlu sofralarda; Türk Diline Büyük Hizmetleri Olan;

Ali Şi’r Nevai’de vardır, Fuzuli’de, Nesimi de vardır… Kaşgarlı Mahmut’ta, Kutadgu Bilig’de Gaspıralı ’da vardır...  Bu sofrada Ahmet Yesevi ’de vardır, Yahya Kemal’i de vardır… Necip Fazıl’ı,

Niyazi Yıldırım’ı, Arif Nihat Asya’sı da vardır…

Ve daha niceleri asırlardan günümüze çağlayıp durmuşlardır… Dünü bugüne taşıyan hasret dolu bir nağme vardır…  Bir söz vardır, “Yarın geçilecek yolları bugünkü nesiller yapar”

Ne muallâ bir söz değil mi? Bugünden toprağa tohum atmak…

Ve neslin korunması için azami çaba sarf etmek!