(Fikret MEMİŞOĞLU, EFTUD ve Bünyamin EROĞLU)

Harput, Türkiye Türk Tarihi’nde hem önemli bir ticaret yolunun üzerinde olması, hem de stratejik bir noktada bulunması sebebiyle, her zaman önem arz etmiştir. 1085’te Çubuk Bey tarafından fethedilen Harput, günümüze kadar önemini korumuştur. Çünkü Harput önemli bir kültür merkezidir.

Bilindiği üzere, Harput şehir merkezi, 1834 yılında, mezra konumunda olan, hemen altındaki ovaya taşınmış, vilayetin adı önce Mamurat-ül Aziz, sonra El’aziz ve daha sonra Atatürk’ümüzün talimatıyla El-Azık  ve sonra da Elazığ adını almıştır.

Harput Halkı, Uluğ Türkistan’ın Horasan yöresinden gelen “Türkmen” sekenesinden oluşmuş ve Türkler tarafından fethedilmesinden günümüze kadar bir Türk beldesi olma özelliğini muhafaza etmiştir. Bir kültür merkezi olan bu önemli beldede değerli yazarlar, sanatçılar, âlimler ve Devlet adamları yetişmiştir.

Hacı Bektaş Veli, “Eline, diline, beline sahip ol!” derken batınî anlamda; “Devletine, lisanına ve beldene sahip ol” demektedir. Bir beldeyi kıymetlendiren en önemli unsur, o beldede yaşayan insanların meydana getirdiği kültürdür. Kültürler de “Üretici Liderler” tarafından meydana getirilir ve böylece kültürel gelişme sağlanır. İşte Fikret MEMİŞOĞLU bu üretici liderlerden biridir.

Harput’un Uluğ Türkistan’dan taşıdığı kadim kültürün yaşaması ve ileri seviyelere getirilmesinde, Osmanlı Devleti zamanında, 1915 yılında dünyaya gelmiş; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bünyesinde Hukuk tahsili yapmış olan Fikret MEMİŞOĞLU’nun katkısı büyüktür.

Fikret Memişoğlu, Harput’lu Hacı Arif Bey’in torunudur. Babası Osman Remzi Efendi, annesi Sivas’ın Zaralızâdeler ailesinden Münire Hanım’dır.

Memişoğlu, ilk ve orta tahsilini Elazığ’da, lise tahsilini Diyarbakır ve Ankara’da tamamlamış; 1937 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur.

Çeşitli yerlerde savcı ve hâkim olarak görev yaptıktan sonra, Devlet’ten istifa ederek Elazığ’da avukatlık yapmaya başlamıştır.

1945 yılında Elazığ’ın Saray mevkiinden Bakkalbaşı Şükrü Bey’in kızı Ayşe Tarhan Hanım’la evlenen (Onur 2017: 13) Memişoğlu'nun; Seçmen, Güçmen, Arif, Rüzgar ve Salkım adlarında beş çocuğu vardır. Memişoğlu, 1957-1960 yılları arasında Elazığ İmam Hatip Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği, 1959’dan vefatına kadar Elazığ Devlet Su İşleri’nde hukuk müşavirliği ve avukatlık, 1958-1962 yılları arasında ise Elazığ Barosu’nda Başkanlık görevlerinde bulunur. Elazığ'da önemli bir süreli yayın olarak halen önemini koruyan, “Yeni Fırat Dergisi”ni 36 sayı çıkarır. Bu Dergi’nin sayıları elimizdedir. Meraklılarına ve araştırmacılara verebiliriz.

Kaynaklara göre, bir müddet siyasetle uğraşan Memişoğlu, Harput müziğinde bugün icra edilmekte olan birçok eserin derlemesini yapmış ve Harput Müziği’nin kayda geçirilmesinde önemli bir görevi yerine getirmiştir. Hukukçu, şair, yazar ve araştırmacı Memişoğlu, 20 Temmuz 1968 tarihinde vefat etmiştir.

Memişoğlu’nun Türkiye’de yeni yeni bilinmeye başlayan, Batılıların “Folklore” diye adlandırdığı, dilimize önce “Halkiyyat” sonra da “Halk Bilimi” diye tercüme edilen bilim alanından haberdar olan; “Şair, Edebiyatçı, Öğretmen, Derlemeci” ve kalemi sağlam bir yazar olarak, bir Türk Münevveri özelliği gösterir.

Hep söylediğimiz gibi Her Harputlu-Elazığlı biraz şair, biraz yazardır. Ancak. Memişoğlu bu “Ata Mirası” yapısını ileri noktalara taşımış gerçek bir sanatçıdır. Yalnız Edebiyatçılığı dahi O’nu önemli bir sanatçı yapar.

Efendim, bazı insanların bulunduğu yerde bir ziyalı olarak etrafını aydınlattığı ve bu ışık halesinde geniş bir insan topluluğu bulunduğu görülür. Memişoğlu’nun ziyası Elazığ-Harput’u aydınlatan ve de hiç sönmeyecek bir ziyadır. O’nun bulunduğu cemiyetler, bizzat kendi evi ve kurduğu dernek birer kültür mahfili görevi yapmıştır.

Halkevleri Genel Merkezi, 1980 yılı Haziran ayında Elazığ Halkevi’ni kapatınca, Halkevi Mensupları olarak “Bizler” de, MEMİŞOĞLU Üstad’ın derneğini canlandırma kararı aldık ve Elazığ Harput Kültür Derneği olarak hayata geçirdik. Özellikle, cebindeki harçlığın tamamını Halkevleri ve EFTUD’un kalkınması için harcıyan, dernek binasının tamirinden, boyasına varıncaya kadar bizzat bedenen çalışan Mehmet Tevfik ÖZDEMİR, Mustafa YALÇIN, Recep HAKAN, Türker EROĞLU, Ziyaddin AKGÜNEŞ  gibi “Kültür ve Sanat Alperenleri”nin hizmetleri unutulmaz, unutulmamalıdır.

Bugün EFTUD kısa adıyla hizmetlerine devam etmekte olan dernek, maksadı ve şuuruyla MEMİŞOĞLU Üstadımızın derneğinin devamı mahiyetindedir.

Hatırımda kaldığı ve arkadaşlarımdan öğrendiğim kadarıyla, ilk kuruluşundan itibaren bu dernekte Fikret MEMİŞOĞLU, Fikret EK, İlyas Bulut, Zülfü BİRCAN, Halit YILAYAZ, Mustafa YALÇIN, Mehmet TOPAL, Hüsamettin KAYA ve  Bünyamin EROĞLU Başkanlık yapmıştır. Bünyamin EROĞLU’ndan sonra bayrağı şimdiki Başkanımız Ziyaddin AKGÜNEŞ almıştır.  Allah başarılı hizmetler nasip etsin.

Dernek, Fikret MEMİŞOĞLU döneminden itibaren, her dönemde bir kültür ve sanat kurumu kimliğini muhafaza etmiş ve önemli görevler yapmıştır. Özellikle İngiltere ve Fransa’daki Halk Oyunları Dünya dereceleri, Derneklerarası Türkiye dereceleri ve Derneğin yönetimindeki Üniversite dereceleri ile Elazığ Halk Oyunları alanında bilimsel araştırma dereceleri, en başta sayılabilecek önemli başarılardır.

Bendenizin de 1973 yılından itibaren katıldığı, Merhum Enver DEMİRBAĞ ve Paşa DEMİRBAĞ’ın danışmanlık ve eğitmenlik yaptığı EFTUD’ta, günümüzde çeşitli yerlerde görev yapan, her biri alanında başarılı olmuş; Esat KABAKLI, Hasan ÖZTÜRK, Zülfü DEMİRTAŞ, Ali ÖNER, İlhami YAĞCI, Mustafa AYTEKİN, Türker EROĞLU, Mehmet Tevfik ÖZTEMİR, Osman BULUT, Abdulkadir BAY, Halit UĞURLU, Ahmet SEZER, Mehmet ARTIRIR, Bünyamin EROĞLU, gibi birçok sanatçılar yetişmiştir.

Özellikle Benim de bulunduğum dönemden bildiğim kadarıyla, yetmişli ve seksenli yıllarda Ulusal ve Uluslararası çapta, Müzikal, Tiyatro, Harput Müziği Konserleri, Araştırmalar, Şenlikler ve festivaller düzenlenmiştir. Bunlardan bazıları 1974 Elazığ Halk Oyunları Festivali (Ulusal), Telgrafçı Akif, Hafız Nuri İri Güllü Opereti, Halk Oyunları Yarışmaları, Elazığ Kültür ve Sanat Festivali, Elazığ Geceleri, Harput’un Fethi Şenlikleri, Ses Yarışmaları, Turizm Etkinlikleridir.

İdareciler dışında, özellikle bizim dönemimizde, yani 70 ve 80’li yıllardan başlayarak, bu dernekten geçmiş, Elazığ Kültür ve Sanatına önemli hizmetler yapmış şahsiyetlerden bazıları, (bir sıralama olmaksızın ama biraz kronolojiye dikkat ederek), şunlardır:

Değerli Halk Oyunları Hocalarımız Zülfü BİRCAN, Mehmet Tevfik ÖZDEMİR, Mustafa YALÇIN, Elazığ Halk Oyunları Ekiplerine ilk “Sahne Düzenlemesi” yaparak Türkiye dereceleri almış, Derneğin Disiplinli ve Sert Hocası Recep HAKAN, İsmail ÜNAL, Feyzi İRHAN, Adnan ÖZTÜRK (Korsan), Tekin TATAR, Bünyamin EROĞLU (Böyük Abe) İsmail EROĞLU, Fethi EROĞLU, Mustafa YAVUZ (Hamamcı), Kâmil ÖZTÜRK (Kato), Niyazi ŞAHİN, Yılmaz YAŞAR (Merhum) ve Türker EROĞLU gibi müthiş bir sanatçı ve eğitmen ekibi yanında; çok değerli katkıları ve hizmetleri bulunan Fethi NAMLIOĞLU, Yusuf EROĞLU, Halim TURAN (Zaza), Seyfettin KARA, Sami YETGÜN (Sami Baba),  Recep OMRAK, Erdoğan TEMİZ, Ersan ÖZKAN, Coşkun BOZKURT (Merhum); Hem büyük hizmetler vermiş, hem de sanatçı olanlar; Melahat TANRIKULU (Merhum), Erdoğan KESİCİ,  Cümbüşçü (Derviş) Metin ÖZTÜRK (Merhum), Hasan DOĞAN (Hısım), Ziyaeddin AKGÜNEŞ (Şimdiki Dernek Başkanımız),  Güleser BİNGÖL, Ayhan BİNGÖL, Nurettin ÇINAR, Nuri BARIN, Yücel AYDEN (Merhum), Şengül KONYALI, Birgül KONYALI, Gülhan BİLGEÇ, Şahin ÖZDEMİR, Hasan ÖZDEMİR (Merhum), Yavuz ÖRNEKÇİ (Emi), Harun YILDIRIM, Fevzi ERGÜN BABA (Merhum), Muhammet EDE,  Davulcu Halil (Merhum), Davulcu Bedri, Davulcu Ramazan GÜNGÖR, Klarnetçi Yusuf KAMAÇ, Tiyatro Hocamız Necati KANTER, Tiyatro Üstadı Rıdvan DAĞLAR, Tiyatro Yazarımız Mustafa KIRMIZIGÜL; Murat YAMAN, Ekrem ORUÇ, Hürrem ACAR, Mehmet Şerif ÇAÇA,  İsa YILDIRIM, Ömer GÜLER, Hüseyin ÇINAR, Fatma Meral MAVİENGİN, Selma FIRAT, Şerife ÇINAR, Aysel İÇEN, Mualla KARADAYI, İlkay SAKALLI,  Nilgün ÜNSAL Yüksel ABA, Müzeyyen İLHAN (Aslan), Atila ÖCALAN, Köksal KAYMAZ, Uğur CENGİZ, Ahmet BİNGÖL, Hasan Fikret ÇETİNTAŞ, Murat YERSİZ, Lütfü YILDIZ,  Ahmet Tevfik YUCASU, Çetin DEMİR, Veysel ORUÇ, Turgay ÇELİKAT, Murat GÖKMEN, Engin YILMAZ, Kazım ÖZDEMİR, Burhan ÖZTÜRK (Merhum), Yüksel BAYKARA, Kenan KAYA, Özdal KOYUNOĞLU, Orhan GÜMÜŞ, Sefer NACAR, Şener CENGİZ, Cengiz DEMİR, Önder CANPOLAT, Alpaslan KESİCİ, Uğur DURAN, Emre AKARSU, Talat AKSAR, Tolga AKSAR, Kutluhan ÇELİK, Fahri ALTUNTAŞ, Hükmü COŞTU, Burak ŞAHİN, Fethi Ahmet ŞİMŞEK, Ömer ÖZ, Oktay DİŞİBÜYÜK, Onur YENİGÜN,  İbrahim KÖKTAŞ, Şükrü GÜNGÖRDÜ, Enes UÇKUN, Ethem KAMIŞLIOĞLU, Fahri UĞURLU, Özkan TÜRKAY, Yusuf OĞRAŞ, Bahri ELÇERİ, Yaşar GÜLŞAHİN,  Recep ORUÇ, Feti Ahmet DENİZ gibi kültür ve sanat âşıkları Elazığ Harput Müziği’ne çok değerli hizmetler verdiler. (Mutlaka aklımıza gelmeyen, atladığımız değerler vardır. Bizi affetsinler)

Elazığ’ın iki kültür mahfili EFTUD Derneği ile Elazığ Musikî Cemiyeti arasında tatlı bir rekabet vardı. Hizmet verenler para, pul, şan, şöhret düşünmezlerdi. Bu mahfillerde Elazığ-Harput kültürü, adabı, insanlığı öğretilir; dostluk, ahbaplık ve arkadaşlık dümdüz ve menfaatsiz olurdu. Kolay kolay kimse kimseyle kötü olmaz, kimse kimseyi satmazdı. Cepteki küçük harçlıklar paylaşılır, “keçi gılligi” gibi üç beş zeytin ve birkaç ince tırnak ekmek ziyafet olurdu.

Hele hele yazın “Biber Kebabı, Üzüm, Ekmek” zengin sofrasıydı.

EFTUD’ta görev yapanlar o eski binayı adam etmek için çok uğraştılar. Tadilatlar, boyamalar, süslemeler gayrete dair işlerdi ve sıradandı. İlerleyen zamanlarda, bel ağrısı şikayetiyle gittiğim bir hekim; “Sen eskiden bir yükseklikten düştün mü?” diye sorduğunda, cevaben; “Evet Elazığ Halkevi’nde duvar örerken, derme çatma bir iskeleden beton zemine düşmüştüm” dedim. Hizmet aşkımızda sınır yoktu doğrusu. Zaman içinde, hizmet eden ekibin bir bölümü, iş sebebiyle yurdun çeşitli yerlerine dağıldık. Ancak EFTUD Ocağı hiç sönmedi. Her türlü zorluğa rağmen bu ocak yanmaya devam etti. En önemlisi de o günün arkadaşlıkları hiç sona ermedi.

1995 yılına gelindiğinde yöneticilik bayrağını, Merhum Bünyamin EROĞLU aldı.

Böyük Abe namlı Bünyamin EROĞLU, 1954 yılında Elazığ’da dünyaya geldi. Hankendi Köyü’nden Mehmet ve Yurtbaşı Köyü’nden Vasfiye EROĞLU’nun evlatları olan EROĞLU, bir müzik kültürünün içine doğmuştu. Babası keman ve bağlama, Amcaları klarnet ve davul çalardı. Bölge Mahallesi’ndeki Hüseyin ve Müzeyyen ALPTEKİN’lerin evinde sık sık “Kürsübaşı” toplantısı canlandırılırdı. O, bu toplantıların solistiydi. Aynı zamanda ezanı ve Kur’an’ı güzel okur, ilahiler seslendirirdi.

İmam Hatip Lisesi’ni bitirdi. Okuduğu Yüksek İslam Enstitüsü’nden şartları gereği bitiremeden ayrıldı.

Fikret MEMİŞOĞLU’nun hizmet bayrağını, vefat ettiği 2018 yılına kadar başarılı bir şekilde sürdüren Böyük Abe, Radyo ve Televizyon yayımcılığında Elazığ’ın ilklerindendir. Hatta ilk canlı yayını Radyo Sport’ta Merhum EROĞLU yapmıştır.

Geçmişte İmam Hatip Lisesi Halk Oyunları Ekibi, Halkevleri Halk Oyunları Ekibi’nde görev yapan EROĞLU, aynı zamanda bir ses ve saz icracısı ve bestekârdı. Bilinen 36 adet bestesi vardır.

EFTUD Başkanlığı sırasında, Elazığ Sevdalısı arkadaşları ve gençlerle yarışmalar, şenlikler, “Radyo ve Televizyon” programları yaptı. Elazığ-Harput Müzik ve Sanatı ile ilgili kaygılarını her fırsatta dillendirdi. Yaptığı programlar ve gazetelerde yazdığı yazılarda ağırlıklı konusu Elazığ-Harput kültürü, sanatıydı.

O, bu hizmetleri ile kalmamış, Türkiye’nin her tarafında yaptığı programlar, bitirdiği işlerle gönüllerde taht kurmuştu. İstese ve çok sevdiği Elazığ’dan ayrılsaydı, ünlü bir sanatçı olması işten bile değildi. Ama O, memleketinden ayrılmadı ve hizmetlerine devam etti.

Hayatı badirelerle, gönlü Elazığ-Harput aşkıyla doluydu.

Yaz günlerinde “Gurbetteki” Elazığlılar memleketlerine geldiğinde, onları bir araya getirir ve o günlerin ölümsüzleşmesini sağlardı.

Sanatçı, Besteci, Yazar, Dernek Yöneticisi, Kültür Adamı, Bünyamin EROĞLU,  aynı zamanda büyük-küçük herkesin müşkülünü çözen bir “Aksakal”, bir “Kanaat Önderi” olmuştu. Bu durum kendisini “Böyük Abe” yaptı ve gerçekten ölümsüzleştirdi.

26 Temmuz 2018 tarihinde Hak’k’a yürüyen Böyük Abe’ye rahmetler olsun.

MEMİŞOĞLU Üstad’tan, “Böyük Abe” namlı Bünyamin EROĞLU’na; Elazığ-Harput Kültürü ve dolayısıyla Türk Kültürü’ne hizmet etmiş bütün “Kültür ve Sanat Alperenleri”ni saygıyla anıyorum. Ölenlere rahmet, yaşayanlara Allah sağlıklı ömürler ve başarılı hizmetler nasip etsin.

O’nun bıraktığı yerden devam edenlere Allah kolaylık versin. Elazığ-Harput Kültürü’nü yaymak ve yaşatmak görevi çok önemlidir. Bunlar içinde adamlığı, dostluğu, arkadaşlığı ve  “Harput Efendisi” olmayı anlatmak ve yaymak çok daha önemlidir.

Sevgiyle kalın.