Kapalı Çarşı sözlükte; “Dükkân ve ana yollarının üzeri tonozlar ve ahşap bir çatı ile veya kubbelerle örtülü çarşı” olarak geçer. Şehir mimarisi üzerinde çalışma yapanlar şunu çok iyi bilirler;

“Kapalı Çarşılar…” varlığı, 15. Yüzyıllara kadar giden Türk-İslam Kültürüdür.

O müstesna kültürün içerisinde; “Hanları, Hamamları, Camileri, Çeşmeleri, Sebilleri, Mescitleri, Kervansarayları, Bedestenleri, Saat Kulelerini…”sayabiliriz. Her biri kendi başına tarihî birer değerdir. “Ticaret Merkezi” özelliğindeki, üstü kapalı bu çarşılar; altını çizerek ifade etmek istiyorum, “15. YY’larda, Batı Dünyasının da dikkatlerini çekecektir” Paris’te, Londra’da, New York’ta ve de Batının birçok büyük merkezlerinde kurulan;“Büyük Ticaret Merkezleri” Türk-İslâm Kültürü örneğinden çıkılarak, günümüzdeki üstün teknolojiyle giderek cazibe merkezleri konumuna gelmişleridir. Batı dünyasına ilham kaynağı olan, ülkemizden ve gönül coğrafyamızdan, birkaç örnek verecek olursak, bunlar arasında;“İstanbul, Bursa, Edirne, Kayseri, Urfa, Şam ve Bağdat…” Kapalı Çarşıları meşhurdur!

Elazığ Şehrimizi tanıtım sohbetlerimizin, ‘ana konuları’ arasında bizler,“Kapalı Çarşıları…” yâd etmeliyiz! Elazığ Kapalı Çarşı… Şehrin, “bir asrı bulan kimliğidir” Elazığ Kapalı Çarşı, şehirdeki, “iktisadi hayatın barometresidir…”Kültürümüze vakıf insanların her Elazığ’a gelişlerinde, soluğu, “kapalı çarşıda” aldıklarını biliyoruz.

Kapalı Çarşı “esnafının dili”,  şehrin de dilidir! Elazığ Kapalı Çarşı, “şehrin dışarıya açılan…” penceresidir! Pek o kadar dile getirilmez ama Elazığ Kapalı Çarşısı,“Gurbet ile Sıla arasında, hasret köprüsüdür!”Özellikle de, “önemli günlerde” bunu daha canlı yaşamaktayız!

Anne-Babalar, evlatlarına… Eş ve dostlar, dışarıdaki yakınlarına…“Kapalı Çarşıdan…” merhaba ederler! Şahsım olarak her gün, Kapalı Çarşıya uğramaya gayret sarf ederim! Orada, şehri soluklar, nefeslenirim… Esnafa, bugün için “aksatan nasıl” diye sorduğunuzda, ağızlardan çıkan ilk ifade, “hamd ve şükür” oluyor! En tatlı yüz, “tebessüm eden yüzlerdir” En tatlı dil, “şükreden dillerdir”

En doğru terazi, “doğruluktan şaşmayan terazidir” Bu fotoğraflarda, Elazığ’ın,  “vakarlı duruşunu” görebilirsiniz? Sohbet ehli,  “Harput Beyefendisi…” olarak andığımız insanların varlığı,

Bizleri daha fazlasıyla, “Kapalı Çarşıya…” oradaki esnafa bağlar!

Kapalı Çarşı, esnafın “şehirle bütünleşmişleridir” Bayramlarda, önemli günlerde, bu ‘doruğa’ çıkar!

Özellikle de,  öğle ve akşam saatlerinde Kapalı Çarşımız; “arı kovanını…” andırır!

Kâh fırına verilen; “siparişler” “Kapalı Çarşı Tavası” Elazığ’ın meşhur “peynirli ekmek” siparişi verenler… Kâh, “Lahmacun”, “Güveç”, “Yağlı Ekmek” yaptıranlar… Bu arada, ‘şehir sohbetleri…’

Dışarıdan gelenlerin ilk talepleri arasında; Ağın Leblebisi”, “Çedene Kahvesi”, “Orcik”, “Badem Şekeri”. Bütün bu saydıklarımız, Elazığ’ın ‘patentli’ ürünleridir! Dışarıdan da, en fazla  ‘tercih’ edilenlerdir! Sofralarımızdan fazla aradığımız,“Doğal Köy Ürünleridir…”Bunlar arasında, ‘tereyağını’, ‘karakovan balını’, “Kışlık Salamura Peynirini”, “tulum peynirini”  söyleyebiliriz!

24 Ocak 2020 depremi Elazığ Şehrini, insanımızı sarstı… 10 Mart 2020 tarihinden itibaren Türkiye’nin Gündemini işgal eden, Koronavirüs Belası! Sosyal, Kültürel, İktisadi hayatımızı derinden etkiledi…

Aralık- 2021 ve Ocak 2022 enflasyonu, iki ayın toplam enflasyonu, TUİK rakamlarına göre, ‘yüzde 22.48’leri buldu’ Akaryakıt, Doğalgaz ve Elektriğe gelen zamlar, ‘esnafı kara kara düşündürmeye başladı!’

 Her şeye rağmen Elazığ Şehrini geleceğe taşımanın, ‘Kapalı Çarşı…’ gibi tarihî model örneklerini geliştirmeliyiz. Harput Şehri, Diyarbakır, Mardin İllerimizle birlikte, “Artuklu Şehridir!” Geleceğin Elazığ Şehrini inşa ederken, ‘şehrin kimliğini’ düşünmeliyiz. O kimlikte, ‘bin yılı bulan tarihî bir doku söz konusudur’ O dokuyu asrın şartlarına uygun şekilde kaynaştırarak, ‘hedeflerimizi belirlemeliyiz’.  Turizmden söz ediyorsak, ‘tarihî dokumuza yönelmeliyiz’