Üç tarafı sularla çevrili ada kent özelliği taşıyan aziz şehir Elâzığ, sahip olduğu jeopolitik özelliğinden dolayı tarih boyunca her daim yerleşim yerleşim yeri tercihinin en başında gelmiştir.  Murat, Karasu, Munzur gibi akarsuların birleşmesiyle kutsal olarak kabul edilen Fırat nehri oluşmaktadır. Yani Fırat nehrinin doğduğu topraklar Elâzığ’dır.  Fırat nehri Irak’ta denize uzak olmayan bir noktada Dicle Nehri ile birleşerek Şatt'ül-Arab'ı oluşturur ve  Basra Körfezi'ne dökülür. ‘’Fırat isim olarak Eski Farsça'daki Ufratu' ve Akad dilindeki Purattudur. Eski Farsça'daki sözcüğün Avesta'da geçen huperethuua (geçmesi kolay) olduğu tahmin edilmektedir. Nehrin toplam uzunluğu 2.800 km, Türkiye sınırları içinde kalan bölümün uzunluğu ise 1263 km'dir. 720.000 km² su toplama havzasına sahiptir. Türkiye'nin en geniş havzasına sahip olan Fırat Nehri yılda ortalama 30 milyar m³ su taşımaktadır. Bu suyun %80'i Keban barajının yukarısından kaynaklanır. (1)

    Bin yıllar boyunca Elâzığ ve çevresini besleyen, kültürel olarak yükselmesini ve tarihin ışığında yer almasını sağlayan kutsal nehir Fırat, 1974 yılından bu yana Elâzığ’ın önüne set olmuş durumda. Deyim yerindeyse Fırat şehrin sosyolojinden tutunda yaşamına, iklimine her şeyine kadar değiştirdi. Tabi bunda Fırat Nehrinin bir suçu yok. Bizler kendi ellerimiz ile bu yıkımı başlattık. Netice olarak 1974 yılında açılışı gerçekleşen Keban barajı 50 yıldır Elâzığ ilini kelepçelemiş durumda. Gölalanı 680,00 km² ve uzunluğu 125 km. olan bu barajı yılda 5 milyar kW elektrik üreterek Türkiye’nin enerji ihtiyacının sadece yüzde birini karşılayabilmektedir.  Şahsım olarak özellikle küresel sermaye destekli inşa edilen bu barajın hiçte halis niyetlerle yapıldığını düşünmüyorum. F.Ü Enerji mühendisliği bölüm başkanı Prof. Dr. Hikmet Esen hocam ile yaptığım görüşmede 550 watt panelleri kullanmak kaidesiyle 7300 adet panelle 1 yılda 5 milyar kW elektrik enerjisini üretebilirmişiz. Bunun maliyeti ise 1.600.000.000 dolar olarak hesaplanmış durumda.

Enerji hesaplamasını bir kenarda dursun iyice bir düşünmek gerek, Keban Barajı bizlere ne kattı? Bizlerden neler götürdü, neleri kaybettik ve yitirdik.

Keban barajı üretimimizi emeğimizi, bağımızı bohçamızı elimizden aldı...

Keban’dan Palu’ya uzanan 130 km’lik alanda 680 km² lik alanda on binlerce dönüm bereketli düzlük kırmızı toprak arazi sular altında kaldı. 200’den fazla köy ve Altınova dediğimiz kıymetli yerleşimler artık yok oldu.  47 bin hektar verimli araziyi yok etmiş olduk. Varın buradan üretilecek sebze, meyve, ürünlerin getireceği maddi hesabı siz yapın...

Bu kısmı büyük harfler ile yazacağım, 38.000 km² YÜZ ÖLÇÜMÜNE SAHİP HOLLANDA’NIN BİR YILLIK TARIM GELİRİ 130 MİLYAR DOLAR’I AŞMIŞ DURUMDA. BİZ BU YÜZÖLÇÜMÜNÜN 1,5 KATINI KEBAN BARAJINA ELEKTRİK ÜRETMEK İÇİN FEDA ETTİK. İşte Halep, işte arşın...

Keban barajı kültürümüzü, tarihimizi, geçmişimizi elimizden aldı

Barajda arkeolojik kültürel mirasa ilişkin çalışmalar, barajın inşa süreciyle başlamış ve inşa sürecinin bitmesiyle, çalışmalar tamamlanmadan sona erdirilmiştir. Su altında kalan yerleşim birimleri büyük oranda tarihçeleri eski olmakla birlikte, ancak hiçbir yerleşim biriminde yerleşimin türü (höyük, höyük üstü yerleşim, düz yerleşme, yeni yerleşme… gibi.) hakkında tespit yapılmadan (alanda bu yönden ne kadar ve ne tür mirasın olduğu bilinmeden) baraj bitirilmiştir. Adeta acele, aceleye getirilerek oldu da bitti maşallah denilmiştir. Kültür Bakanlığı verilerinin derlenmesi sonucunda; Keban baraj gölü sahasında toplamda 158 birim taşınmaz arkeolojik/kültürel mirasın tespit edildiği görülmüştür.; alanda 21 tarihi mağara, 7 mezarlık/mezar, 15 düz yerleşme, 78 höyük, 7 kilise, 2 cami, 2 türbe, 4 han, 2 hamam, 1 medrese, 1 geleneksel ev, 1 değirmen, 4 kale, 6 köprü, 1 antik yol, 3 mimari kalıntı ve 3 değişik yapı olmak üzere, toplam 158 birim taşımaz kültürel miras tespit edilmiş, bunların tamamı sular altında bırakılmıştır. Binlerce yıllık tarih ve medeniyet sulara gömüldü.

Keban barajı yaşamımızı, evlerimizi elimizden aldı

Keban’da gerek baraj yerinin belirlenmesinde gerekse kültürel mirasın korumasında, yerel otoriteler, yerelde yaşayan halk hiçbir zaman sürece katılmayarak alınan kararlardan soyutlanmıştır, dışarıya itilmiştir. Keban barajı inşasıyla birlikte 200’e yakın köy ve mezra sular altında bırakılmıştır. Bütün göl sahasında tapulu 59,000 parsel kamulaştırılmış olup, bu saha da toplam 5170 hanede yaşamakta olan 30414 kişiyi evinden ayrılarak başka yerlere yerleştirilmiştir.

Keban barajı iklimimizi, doğamızı canlılarımızı elimizden aldı.

Keban barajı uygulaması ÇED sürecine, raporuna tabi tutulmadan yapıldığı bilinmektedir. Dolayısıyla geçen 50 yıllık süre zarfında şehrin iklimi bir değişim göstermektedir. Kar yağışının baraj sonrasında azalmasıyla birlikte, nem oranının arttığı bir hava yapısına doğru gitmektedir. Çok küçük oranlar ile de olsa, yavaşça çöl iklimine doğru gittiği bilinmektedir.

Bunun dışında Fırat Nehri’ne has türler olan birçok balık türü baraj ile birlikte yok oldu. Bölgede yaşayan endemik hayvanlar birer birer kaybolmaya başladı.

Keban Barajı Ekonomimizi Elimizden Aldı

Yaşanan göçler, Üretimin gitmesi ve tarımın büyük sekteye uğraması, çevre illerle bağlantıların kesilmesi, Şeker fabrikası başta olmak üzere bazı fabrikaların sular altında kalması, ekonomik olarak verilen zararın birer örnekleridir. Yine binlerce insan bağında bahçesinde üretim yaparken, sürekli bir şekilde ekonomiye girdi sağlarken, vatandaşa hazır para temin edilerek üretimleri kesilmiştir. Hazırdan tüketmeye başlamışlardır.

    Yazıma sular altında kalan Könk’lü Mamoş dayının bana aktardığı sözlerle son veriyorum;

‘’Bizler evlerimizi ve köyümüzü terk ettik ama; köyün kedileri terk etmedi. Birer, birer boğuldular hepsi köyle birlikte sular altında kaldı…’’