Muşar (Minşar) kalesi ve Masara Zindanları, Elâzığ’ın Baskil ilçesine bağlı Suyatağı köyü Kale mezrasında bulunmaktadır. İl merkezine 82 km uzaklıkta olup Karakaya baraj gölü kıyısına sıfır noktasında yer almaktadır. Minşâr; Arapça “bıçkı (bıçku), dest-erre (el bıçkısı), destere" anlamındadır.  Kale farklı isimler ile anılmış olup, Masâra’dan başka Minşâr, Menşar, Mışar, Muşar gibi farklı adlarla isimlendirilmiştir. Yine de ağırlıklı olarak birçok kaynakta Minşar kalesi olarak ifade edilmektedir.  Muşar diğer adıyla da Minşar kalesi Selçuklular öncesinde, hatta kesin olmamakla birlikte Urartular dönemine kadar geçmişi olduğu tahmin edilmektedir.  Minşar kalesi ve Masara zindanları tarih boyunca birçok savaşın yaşandığı bölgenin olmasının yanı sıra, özellikle devlet adamlarının cezalandırıldığı bir yer olmuştur. Bunlardan en önemlisi hiç şüphesiz Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat olarak bilinmektedir. Yine keykubatın dışında Dânişmenli Yunus Bey de uzun yıllar Muşar kalesi içersinde yer alan Masara zindanlarında uzun yıllar kaldığı bilinmektedir.

    Kalenin konumu olarak tarihi kaynaklar bizlere bilgi vermektedir. Ahmed b. Mahmud’un Selçuk-Name’sinin çevirisinde Minşâr (Masâra) Fırat kenarında kale olarak kaydedilmiştir.  Bugün kalenin ve zindanların bir kısmı baraj suları altında kalmış olsa da 1987 yılı öncesine kadar tam da Fırat kenarındaydı. Minşar kalesi Osmanlı döneminde Muşar Nahiyesine bağlıydı. Bugün bile kalenin üstünde yer alan Mor Ahron manastırının bulunduğu dağın adı Muşar dağı olarak adlandırılmaktadır. Kale nâibi Zeyneddin Bey'in Malatya ve civarında Osmanlı öncesi Memlüklu-Dulkadirli döneminde ve sonrasında güç-mevki sahibi kişilerden biri olduğu belgelerde zikredilmiştir. Minşâr Kalesi, Osmanlı döneminde yakınındaki yerleşim yerleri ile birlikte önemli bir merkez olmuştur. Tasavvufî faaliyetlerin yürütüldüğü tekke ve zaviyeleri ile öne çıkmıştır. 

    Oldukça önemli bulduğum tespitler elde eden Doç. Dr. Selim Kaya Muşar-Minşar kalesi ile ilgili olarak yayınlamış olduğu makalesinde şu ifadelere yer vermiştir. 

    ‘’Minşâr Kalesi, Alâeddin Keykubad’ın psikolojisine etki etmiş ve bu psikoloji Selçuklu siyasetine yansımıştır. Bu sebeple Minşâr Kalesi’nin Türkiye Selçuklu siyasi tarihine etkisi büyük olmuştur. Türkiye Selçuklularının yükselişten yıkılışa geçmesi noktasında Minşâr Kalesi çok önemli bir rol oynamıştır. Alâeddin Keykubad’ın kuşkucu, şüpheci tavrında burada yaşadığı hapis hayatı doğrudan etkili olmuştur. Her gün hatta her an öldürülme ihtimaline dayalı psikoloji içinde yaşaması Alâeddin Keykubad’ın ruh sağlığına olumsuz etki yapmıştır sağlıklı düşünmesine engel olmuştur. Bunun neticesinde de umera katliamı olarak adlandırılan pek çok kabiliyetli ve tecrübeli devlet adamını öldürtmüş ve devlet yönetimini büyük bir zaafa uğratmıştır. Minşâr Kalesi içinde ve çevresinde yaşanan olaylar sebebiyle Türk siyasi tarihinde önemlidir.’’

    Sultan Alaeddin Keykubat Minşar Kalesinin zindanlarında 1212 ve 1220 yılları arasında 8 yıl boyunca kardeşi Keyhüsrev tarafından esir tutulmuştur.  Esaretten kurtulduğu gün devletin başına geçmiş ve Anadolu Selçuklu Devleti'nin zirve yıllarını yaşatmıştır.

    Bu durumdan mütevellit Anadolu Türk İslam tarihi açısından Baskil ilçesindeki Minşar kalesi çok büyük bir jeopolitik öneme sahiptir.