Herkes suçlu Erdoğan hariç.

Ekonomi yerlerde sürünüyor, pahalılık almış başını gidiyor, kimse yarınından emin değil. İnsanlar hükümetten umutlarını tazeleyecek bir açıklama bekliyor. Mesela, Cumhurbaşkanı’nın; “Bu zamlar bitecek, enflasyon düşecek, Türk Lirası değerlenecek, kimse ay sonunu nasıl getireceğim korkusu taşımayacak” demesini bekliyorlar.

O ne diyor; ‘’Bay kemal cesaretin varsa aday ol’’ diyor.

Varsa yoksa adaylık, vatandaşın feryadı kimsenin umurunda değil.

Ekmek, doğalgaz, akaryakıt, elektrik, su fiyatları iki katına, gıda fiyatları üç katına çıktı. Maaşlar eriyor, her şeye, her gün zam var. Durmadan Maliye bakanları, Merkez Bankası başkanları değişiyor. Her şey değişiyor, ama zamlar, krizler bir türlü değişmiyor.

Millet yeni bakandan güzel bir söz beklerken o ne diyor; ‘’Gözümün içine bakın’’ Diyor.

Millet aylardır bakıyor, bakıyor bir şey göremiyor.

Kiralar almış başını gidiyor, ülke sığınmacı kampına döndü, şehirler bu ülke ve millete hiçbir aidiyet duymayan insanlarla doldu. Ahlaki yozlaşmaya bir de kültürel yozlaşma eklendi. Fukaralıktan, işsizlikten, yokluktan kimse nefes alamıyor.

Erdoğan ne diyor? ‘’Dünya bizi kıskanıyor.’’ Diyor.

Avrupa'da ortalama enflasyon yüzde 5-7, ortalama emekli maaşı 1000- 1400 Euro. Çalışanların ortalama maaşı 3-4 bin Euro. Bir işçi 5-6 maaşı ile orta düzey bir araç alabiliyor. Türkiye'de ortalama emekli maaşı 200/300, asgari ücret 234 Euro. Bir asgari ücretli ancak hiçbir şey yemeden içmeden, tüm maaşını biriktirmek şartıyla en az 100 maaşı ile orta düzey bir araç alabiliyor. Ev alması ise hayal.

Maliye bakanımız Nebati bu tabloya bakıp ne diyor? "Çarklar dönüyor, işler iyi" diyor.

Kriz derinleştikçe ekonomistler uyarıyor, ekonomi ilminin icaplarına göre hareket edilmesi çağrısında bulunuyor.  Bu yöntemin   ülkeyi felakete sürükleyeceğini söylüyor. Söyledikleri bir bir çıkıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ne diyor? ‘’Ben ekonomistim, faiz neden, enflasyon sonuç’’ Diyor.

Çok üsteleyince, ‘’Nas var’’ diyerek sorumluluğu Kur’an'ın üzerine atıyor.

Ucuz ekmek büfelerinin önünde yüzlerce metrelik kuyruklar oluşuyor. İşsizler ordusuna her gün binlerce genç katılıyor. Evlerde tencere kaynamıyor, kimse aracının kontağını açamıyor. Otomobiller binilecek değil, seyirlik eşya oldu, kimse doğru-dürüst karnını doyuramıyor, eşini, çocuğunu mutlu edemiyor.

Bu işi düzeltse düzeltse sen düzeltirsin denildiğinde, Vatandaş ne diyor? Eskiden çalıyorlar ama çalışıyorlar diyordu, şimdi artık çalışıyorlar diyemiyor, çalıyorlar ama namaz kılıyorlar diyor.

Peki bütün bu olanlar konusunda Kur’an ne diyor? ... ‘’Bir topluluk kendisini değiştirmedikçe ALLAH onların durumunu değiştirmez.’’

Yani, neye lâyıksanız onu bulursunuz.