I. Abdülhamid’den sonra, III. Selim’in ve sonra da II. Mahmud döneminde süren yenileşme ve çağdaşlaşma çabaları içinde, büyük imparatorlukta Yusuf Ağa, Rodosi Ahmet Ağa, Raşid Efendi, Vahit Paşa, Derviş Mehmet Paşa, Zeynelzade, Yusuf Ziya Paşa, Tekelioğlu, Çaşnigir, Necip Paşa, Kavalalı Mehmet Ali Paşa gibi ya bu bölgelerde doğup büyümüş ya da bir süre görev yapmış kişilerce çeşitli bölgelerde kütüphaneler kurulmuştur.                                 

Antalya’da mütesellimi Hacı Mehmet Ağa b. Hacı Osman’ın Antalya’da (1211/1797), Akhisar Voyvodası Zeynelzade Hacı Ali oğlu Hacı Ali Efendi’nin Akhisar’da(121971804), Karaosmanoğullarından Hacı Hüseyin Ağa’nın Manisa’da(1221/1806), Mehmet Paşa’nın Prizren’deki medrese yanında(1220/1805), Pazvantoğlu Osman Paşa’nın Vidin’de ve Hadice Hanım’ın İzmir’de Müftü Camii yakınında (1221/1806) ve Keban Maden Emini Yusuf Ziya Paşa’nın Keban’da (1212/1797-1798) yaptırdıkları kütüphaneler, III. Selim döneminde İstanbul dışında kurulan bağımsız kütüphanelerdendir.  

O dönemin kütüphanelerden yararlanma koşullarının sertliğini, Türk Kütüphaneleri Tarihi adlı ve yazarının İsmail E. Erünsal’ın olduğu kitaptaki şu satırlardan anlıyoruz: “…..vülat  ve  hükkam  ve   sa'ir  nafizii'l-kelam  olanlar  mutalaa bahanesiyle kütüphaneden bir cild kitap ihraç itmemek ve ariyet   tarikiyle   bir   ferde   kitap   virilmemek   üzere…”, Arpa Emini Ali Ağa ise, Tirnova'da yaptirdigi kütüphanenin vakfiyesine şu beddua'yi eklemiştir: “İşbu a'zam-i şurutun hilafına cesaret idenler, belki bunlara i'anet ve müsa'adesi olanlar, dünyada ve ahiretde la'net-i tamme-i ebediyyeye müstabak olup Kabhar-i müntakim hazretlerinin mu'abeze ve kahrına ebediyyii' 1-abad mübtela olalar.”                                            

1198/1784 tarihli bir belgeye göre Nuruosmaniye kütüphanesi başhafiz-i kütübü Yusuf Efendi öldüğünde, (1190/1776) yapılan sayımda bazı kimselere kitap verildiği ortaya cıkmıştir. Sayı sonucu tesbit edilen kayıp kitaplar listesinde bulunan bir kitabın adının kenarında "bu kitabı sadr-i esbak (Keban Maden Emini) Yusuf Ziya Paşa alup zayi' eyleyüp memhur senedi sandukdadar" denildiğine göre, baş hafiz-i kütüb Yusuf Efendi bazen nüfuzlu kimselere ödünç kitap vermekte ve karşılığında makbuz almaktaydı.                                        

Yapıtta, Yusuf Ziya Paşa Medresesinin vakfiyesine (1212/1797) ödünç verme ile ilgili koyduğu bir koşul, kütüphane kurucularının bazı durumlarda ödünç vermeye engel ola­mayacaklarını anladıklarını, ancak bunu denetim altına almak istedik­lerini gösteriyor. Keban gibi kütüphane bakımından yoksul bir memle­kette, medresesinin öğrencilerinin öğrenimleri için kütüphanesinden bazı kitapları ödünç almak isteyeceklerini düşünen Yusuf Ziya Paşa, vakfiyesine koyduğu ödünç verme yasağından sonra ancak diye başlayan bir bölümde "bazı öğrencilere gece gündüz kitap gerekli olacağından, ödünç kitap verildiğinde değerinin iki-üç katı edecek bir rehin alınarak arasıra kitapların dışarıya çıkarılmasına” izin verdiğini belirtmiştir.

Yusuf Ziya Paşa'nın, Keban'da, medresesinde kurduğu kütüphane­si Osmanlıların taşrada kurdukları ilk kütüphanelerdendir. Bu çok önemli kültür yapıtının, şu an ne bir kitabı ne de bir belgesi var. Kalıntılarının bile bulunmadığı böylesi önem içeren Keban kütüphanesinin yok olması, yok edilmesi acı bir durum.