Keban-Denizli Köyü Vakıf Hanı, han biçimli kışlık avlusu, giriş kapısı, pencereleri, odaları ve birçok özelliğiyle çok değerli bir sanat yapıtıdır. Artık tümüyle silinmiş üç kadın ve çift başlı kartal figürlü duvar taşları, Keban Barajı'nın yapımı sırasında çalınan yine çift başlı kartal süslemeli yazıtı, duvarlarındaki ters yerleştirilmiş taşlardan birinin üzerinde de Osmanlıcaya benzemeyen, okunamayacak derecede bozulmuş bir yazı olan han bugün yazgısına bırakılmış olup yıkılmak üzeredir. 

İşte bu yazımın konusu, Keban’ın Denizli köyünde bulunan ve yaygın bir kanıyla IV. Murat’ın Bağdat Seferi sırasında yaptırdığı, konakladığı ya da onardığı ileri sürülen Denizli Hanı’nın gerçekten Sultan IV. Murat tarafından yapılıp yapılmadığı ya da IV. Murat’ın gerçekten Keban’dan geçip geçmediği.

IV. Murat’ın "Bağdat Seferi Menzilnamesi" tarihsel kayıtlarında, Keban’dan geçildiğine yönelik hiçbir bilgi yoktur.

Bu konuda yukarıdaki fotoğrafta da görüleceği üzere, seferin geliş yolu Konya-Ereğli-Adana-Antakya-Halep-Urfa-Diyarbekir-Mardin olarak görünmekte; seferden dönüş ise, Musul-Mardin-Diyarbekir-Bermaz-Göl (Sivrice) ve buradan da doğrudan Malatya-Hekimhanı-Sivas biçiminde gerçekleşmiştir.

Yine IV. Murat’ın "Revan ve Tebriz Seferleri Ruznamesi"nde de görüleceği üzere yine sefer gidiş ve dönüş yolları üzerinde "Keban" bulunmamaktadır. Bu bilgi ve tarihsel belgeler gösteriyor ki, Sultan IV. Murat ne Keban’a uğramış ne de bir han yaptırmıştır.

Bu nedenle, yazıtı da yerinden söküldüğünden, yöremizde, IV. Murat'ın Bağdat Seferi döneminde yapılmış bir Osmanlı yapısı olduğu sanılan ve söylenilen bu çok değerli anıt yapı, birçok bulgu ve simgeye göre Selçuklu dönemi yapısıdır. 

Osmanlı tarihinde sefer yolları ve kayıtlarını incelediğimizde, “merhale”, “menzil”, “menzilgâh”, “konak” sözcüklerinin hemen hemen benzer anlamlara geldiğini görüyoruz."Menzilgah", bu bakımdan öngörülen yolun ne denli sürede alınabileceğinin sorgulanması ya da tanımlanması demektir.

Kuşkusuz bir günde alınan yolun uzaklığını (mesafeyi) da yine yolculuğun nedeni, yolculuk araçları, yolun ulaşım olanakları ve iklim özelliklerinin belirleyeceğini de unutmamak gerekiyor. Bir yol üzerinde konaklanılacak yerleri ve yerler arasındaki uzaklıkları bildiren yapıtlara "menzilname" adı verilir.

"Merhale" ya da "konak" ile aynı anlamlara da gelebilen "menzil" sözcüğünün yol açısından asıl anlamı, hangi sözcüklerle birlikte kullanıldığı ile nerede kaydedildiğine göre değer kazanmaktadır.

Menzilnâmelerden anlaşıldığına göre askersel menzillerin arasındaki uzaklıklar (mesafeler), tek biçim olmayıp, yolun geçtiği yerbetime (topografya) ve mevsime göre değişir.

Osmanlı Devleti’nin ulaşım ve haberleşme istasyonları olan “menzilhaneler” belge ve defterlerde kısaca "menzil" olarak kaydedilmektedir. Belirttiğim gibi, burada kullanılan "menzil" sözcüğü aradaki uzaklığı değil durağı bildirmektedir. Bunlar arasındaki uzaklıklar ise karşılarına saat olarak yazılmaktadır. 

Aşağıda, IV. Murat’ın, Keban’ın en yakınından geçtiği sefer olan "Bağdat Seferi" dönüşünde oturak yerlerini gösterir tarihsel kayıtları ve haritayı (ve haritada Keban’ın bulunduğu konumu) sunuyorum:

• Menzil-i Sovucak Saat 4
Ergani'den bu menzile gelince dört saatlik yoldur, dağdur, ekser (çoğu) yeri sarpdur (kayalık) ve ormanlıkdur, menzil dahi yâbis (kuru) idi, dağlar arasındadur.

• Menzil-i Behremaz (Bermaz) ovası Saat 5
Sovucak'dan bu menzile gelince beş saatlik mesâfedür. Târıykı (yol) dahi sarpdur, pek zahmet çekildi, bu yolda azîm (büyük) kar var idi.

• Menzil-i Gölbaşı Saat 4
Behremaz ovasından bu menzile gelince dört saatlik yoldur, nısf-ı tarıyka (yarı yol) varınca 'azîm yokuşdur, ba'dehu (bundan sonra) menzile varınca pek iniş idi. Bunda dahi kar var idi, menzil Gölbaşı'nda idi.

• Menzil-i Malkoç Efendi köyü Saat 4
Gölbaşı’ndan bu menzile gelince dört saatlik mesâfedür, tarıykı düzdür, menzil dahi vâsi'dür, (geniş, engin) suyı azdur.

• Menzil-i nehr-i Fırat kenarı Saat 4,5
Malkoç köyünden bu menzile gelince dört buçuk saatlik mesâfedür, nısf-ı tarıykı sehldür (toprağı yumuşak, kolay yer), mâ'adâsı (fazlası) nehre varınca sarp inişdür, su üzerinde yigirmi pare (parça) kayık vardur, çekilmede (geçilmede) pek su'ûbet (zorluk, güçlük) çekildi.

• Menzil-i Malatya Saat 7
Nehr-i Fırat'dan bu menzile gelince yedi saatlik yoldur, tarıykı vâsidür. (Geniş, engin). Birkaç yerde ırmaklar geçildi. Bu menzilde üç gün oturak olındı. Malatya'nın akar suyu çokdur. Havası pek sakıyldür (Ağır, can sıkıcı) 

• Menzil-i Hasanbadrıyk Saat 5
Malatya’dan bu menzile gelince beş saatlik [mesâfedür], tarıykı (yolu) düzdür, vâsi'dür (geniş, bol). Nısf-ı tarıykda (yarı yolda) bir ırmak var idi, üzerinde kırk göz bir köpri vardur. 

• Menzil-i Hekimhanı Saat 5
Hasanbadrıyk'da bu menzile gelince beş saatlik mesâfedür, tarıykında (yolunda) iniş ve yokuş çokdur, tarıykı ormanlıkdur, menzil sarb idi, han kurbündedür, (yakınındadır) yâbis (kuru) yerdür. 

• Menzil'i Hasançelebı Saat 4
Hekimhan'ından bu menzile gelince dört saatlik mesâfedür, menzile varınca bir ırmak kırk kerre geçildi, pek yoğruk (uzayıp giden) sudur, nısf-ı tarıykda (yarı yolda) bir viran (yıkılmaya yüz tutmuş) köpri vardur, menzil latîf (şirin, güzel) idi.

• Menzil-i Alacahan Saat 6
Hasançelebi'den bu menzile gelince altı saatlik yoldur, tarıyki vâsi'dür, (yolu geniş) tarıyki (yolu) inişli ve yokuşlı idi, menzil latîfdür (şirin, güzel).

• Menzil-i Kangal Saat 5
Alacahan'dan bu menzile gelince beş saatlik yoldur, tarıykı vâsi'dür, (yolu geniş) menzil köyi geçüb bir yâbis (kuru) yerdedür, Kangal büyük karyedür, (köydür) içinde Türkmen ağası olur.

(Sayfa kenarında kırmızı kalemle "Gur-re-i Muharremü'l-harâm" (Muharrem Ayının birinci günü ve gecesi) ve altına, "menzil-i Sivas, rûz-i pencşenbe" (Perşembe gündüz zamanı) diye bir not düşülmüştür.)