Geçmişte gazetemiz Turan için kaç yazı yazdım anımsamıyorum ama çok yazmış olmalıyım. Turan bir kentin geçmişi, belleği, anıları, kültürü demek…
Elâzığ ya da Harput zaten kendine özgü ve her fırsatta da dile getirdiğimiz zengin bir kültür kenti. Ta 1860’lardan bu yana gazeteler, dergiler çıkıyor. Bugün Elâzığ basını yeteri kadar sorumluluklarını yerine getirebiliyor diyemeyiz. Ancak, varlıklarını, yaşamlarını sürdürebilmeleri, ayakta kalmaları çok önemli.
Sorular çok: Gazeteler, Elazığ’ın sorunlarını, kimliğini, insanını temsil edebiliyor mu? Evrensel ve yerel kültüre katkı verebiliyor mu? İnsan ve toplum birlikteliğini sağlayabiliyor mu? Yeniliğe ya da değişime uyum sağlayabiliyor mu? Gerektiğinde muhalefet yapabiliyor mu?
Bunlar gibi daha birçok soru sorabiliriz. Olumsuz yanıtların çok olduğunu bilsek de yine de iyi ki yerel basın var dememiz gerekir.
Övgüye değer bu kent, bu ülkedeki tam yetmiş kentten daha önce yazılı basınla, matbaa ile tanışmış, büyük kentlerin birçoğundan daha çok yazılı kültürle yoğrulmuştur.
Elâzığ tarihinde bir ilk olan Mamurat’ül-Aziz gazetesi’nin yanında azınlıklar da birçok gazete ve dergi çıkarmışlardır. Bu azınlık gazete ve dergilerinin büyük bir bölümü kültürel ve yazınsal konular işlemişse de bazıları siyasal ve milliyetçi nitelik taşıdığından yaşamları uzun sürmemiştir.
Mamurat’ül Aziz adlı gazeteyi 1918 yılında Şark Gazetesi, Atatürk’ün “Gazi Basın” diyerek adlandırdığı gazetelerden 1922’de Satvet-i Milliye, Yeni Mefkure, 1930’da Turan izlemiştir.
1930 yılında yayın yaşamına başlayan Turan gazetesi’nde, daha sonra yazın dünyasına ad edinecek Ahmet Kabaklı ile birlikte Yıldırım Niyazi Gençosmanoğlu, Cemil Meriç gibi yazarlar yazılar yazmışlardır.
Türkiye’de en uzun süre yayımlanan gazetelerden biri olan Turan gazetesinde gazetenin sahibi Ali İhsan Turan, Kemal Turan, İsmet Turan, Şükrü Sunguroğlu, Eyüp Şedele, Ömer Naimi Erdem, Nurettin Ardıçoğlu, Bahattin Ögel, Mehmet Aytuğ, Fikret Memişoğlu, Şemsi Belli, İshak Sunguroğlu, Azeri ozan Elmas Yıldırım, Mevlüt Özaydın, Fethi Ülkü gibi yazarlar yazılar yazmışlardır.
Gazete, Elazığ’da uzun yıllar tek gazete olarak önemli işler yapmış ve sonraki birçok gazeteye örnek olmuş ve yayın yaşamında hep Atatürk çizgisinde, devletçi ve cumhuriyetçi bir politika izlemiştir.
İşte, Elâzığ Vilayet matbaasında çalışmasının ardından neredeyse yüz yıl önce kendi matbaasında merhum Ali İhsan Turan’ın çıkardığı Turan gazetesi bir süredir ara verdiği yayınlarına yeniden başladı ve yeniden doğdu yıllardır da ikinci doğuşunun ardından aynı ilkelerle yayın yaşamını sürdürüyor. İlk günden bu yana geçen 96 koca yıl onun köklerini toprağa iyice yerleştirdi, bu toprakların ayrılmaz parçası yaptı…
Bir gazetenin varlığını sürdürebilmesi için, siyasetin ve siyasetçinin tutsağı olmaması, yeniliğe açık olması, yerel ve evrensel kültürel değerleri anlatabilmesi, kentin sorunlarının ve çözümlerinin işlenmesini sağlaması, gerek dışarıda gerekse içeride yaşayan Elazığlıların ortak sesi olabilmesi, hizmet etmiş değerli insanlarımızı anımsaması, insanları nesnel ve doğru bilgilendirmesi, ortak bağları güçlendirmesi gibi insanlığa yol gösterecek, yerelden evrensele ulaşabilecek yolları amaç edinmesi gerekiyor.
Yerel gazeteler kentin aynalarıdır, kültürünün, sanatının, gelişmişliğinin yansımasıdır. Ünlü General Napoleon Bonaparte “Ben üç gazeteden, yüz bin süngüden daha çok korkarım” sözünü boşuna söylememiştir. Gerektiğinde, siyasetçilerin, yerel yöneticilerin, kentin ileri gelenlerinin bile eleştirilmesinden korkmamak gerekir. Kaldı ki özgürce ve vicdanına göre haber yapmak, yazı yazmak ayıp ya da kötü bir şey olmadığı gibi, onurlu ve ilkesel bir davranıştır.
Yerel dergi ve gazetelerin bir özelliği de toplumun belleği ve arşivi olmalarıdır. Benim neredeyse otuz yıldır yararlandığım içlerinde Altan, Yeni Fırat, Çıra, Turan gibi yerel dergi ve gazete arşivleri gördüm ki bizim kentimizin en önemli hafızası ve bilgi kaynakları. Bu nedenle geçmişten günümüze çok önemli bir görev üstlenmiş Turan gazetesinin, 96. yaşını kutluyor, kentimizin kültür yaşamına nice katkılar vermesini diliyorum.