Toplumların huzurunu en çok tehdit eden iki yapı vardır: mafya ve terör örgütleri. Biri çıkar için kan döker, diğeri ideoloji uğruna… Ancak ikisinin yolları kesiştiğinde ortaya bambaşka bir karanlık çıkar. Bu noktaya literatürde “Kara Delik Sendromu” denir.

Bu kavramın isim annesi, güvenlik çalışmaları alanında önemli bir isim olan Tamara Makarenko’dur. 2004 yılında yayımladığı “The Crime–Terror Continuum” adlı çalışmasında, organize suç ile terör arasındaki ilişkinin zamanla birbirine yaklaşabileceğini ve sonunda çizgilerin silindiği bir karadelikte birleşebileceğini anlattı.

Kara delik, bilirsiniz, içine düşen her şeyi yok eden, geriye sadece karanlık bırakan bir güçtür. Mafya ile terör örgütleri de böyle bir çekim alanında buluştuğunda, yöntemlerini birbirinden öğrenir, birbirine benzer. Mafya, terörist gibi korku siyaseti güder. Terör örgütü, mafya gibi haraç keser, uyuşturucuya bulaşır. Aradaki çizgi silinir, geriye tek bir karanlık kalır.

Bu birleşme, sadece yeraltı dünyasını değil, siyaseti de tehdit eder. Çünkü her iki yapı da kendi varlığını sürdürebilmek için meşruiyet arar. Mafya, devletin içinde boşluk arar; terör örgütü, siyasetin zayıf damarını hedef alır. Ve en kötüsü, birbirlerinden güç devşirerek sisteme sızmaya çalışırlar.

Bugün dünyanın birçok ülkesinde bu kara delik sendromunun izlerini görmek mümkün. Latin Amerika’da kartellerin siyaseti kuşatması, Ortadoğu’da terör örgütlerinin mafyalaşarak uyuşturucu ve kaçakçılık üzerinden fon bulması, Avrupa’da organize suç şebekelerinin terörle iş birliği yapması… Hepsi aynı tablonun parçalarıdır.

Kolombiya’da FARC, ideolojik bir gerilla hareketi olarak doğdu ama uyuşturucu ticaretiyle mafyalaştı. Afganistan’daki Taliban, ideolojik motivasyonla yola çıktı ama uyuşturucudan kazandığı milyarlarla mafyatik yöntemlere saplandı. Balkanlarda etnik örgütler, silah ve insan kaçakçılığıyla organize suç şebekelerine dönüştü. Tüm bunlar Makarenko’nun kara delik sendromuna örnektir.

Türkiye açısından da bu tehlikeyi görmezden gelmek mümkün değil. Eğer devlet mekanizması zayıf düşerse, kara delik daha da büyür. Bu yüzden hukuk, güvenlik ve siyaset arasındaki denge titizlikle korunmalıdır. Çünkü kara deliğe yaklaşan toplum, ışığını kaybeder. Çünkü gökyüzündeki kara delik nasıl ki içine gireni ışığıyla birlikte yutar, mafya ile terörün birleştiği bu sendrom da toplumun hukukunu, siyasetini ve ahlakını yutar.

Bugün mafya, terörist gibi saldırır; terör örgütü mafya gibi haraç keser. Amaç aynı: devletin boşluklarından faydalanarak güç ve meşruiyet kazanmak. Eğer hukuk zayıfsa, kara delik büyür. Eğer siyaset şeffaf değilse, kara delik genişler. Eğer toplum susarsa, kara delik hepimizi içine çeker.

Unutmayalım: Kara delikten çıkış, yalnızca güçlü bir hukuk devleti, şeffaf bir siyaset ve uyanık bir toplumla mümkündür. Aksi hâlde mafya ile terörün kol kola girdiği bu karanlık sendrom, sadece bugünü değil, yarını da yutar.