Kamuda tasarruf konusunda yeni tedbirler bilindiği üzere konuşulmaya başlandı…

Hem Hazine ve Maliye hem de Strateji ve Bütçe Başkanlığı tasarruf tedbirlerinde ciddi çalışmalar yürüttüğü duyuyoruz.

Tüm yazılarımda belirttiğim gibi dikkat edilmesi gereken konu aslında harcamaların mahiyetidir, her alanda oluşan israf ve verimsiz projelerle yapılan çalışmalardır. Bu sorunlar dikkate alınmış olmalı ki şu an alınan ve alınacak olan tasarruf tedbirlerde yapısal dönüşümlere önem verilmektedir. Sanayide verimlilik sağlanıp rekabet gücünün artırılması, dijitalleşme ve yeşil dönüşüm ile sosyal refah düzeyine katkı sağlanacak tedbirleri sıklıkla duymaya başlayacağız.

     Gelir seviyesi artmayan bir ekonomide, tasarrufları artırmaya kalkarsanız toplam tasarrufta azalmaya yol açmış olursunuz.

     Ekonomideki ısınmayı faiz ve vergileri artırmak ile belli bir noktaya kadar azaltabilirsiniz. Bu sayede de tüketimi az da olsa düşürebilirsiniz. Fakat bizdeki talep artışlarının kaynakları, genel ekonomik uygulamaların dışına çıkıp her seferinde ekonomiyi yeniden dizayn etmek ile başladığı için alınacak yeni tedbirler de Heteredoks olmak zorunda. Şu anki ekonomide ücret ve enflasyon sarmalından kurtulmanın tek yolu yapısal dönüşümler ile israf önlenip verimliliği artırmaktan geçer. Özel sektörde bu aşamada aynı uygulamaya geçip, yeniden yapılanma oluşturup verimliliği artırmalıdır. Bireysel olarak hepimiz yeni bir ekonomik düzene uyum sağlamak için gelirimizi artırmalıyız ve israfı oluşturan tüketimlerimizi azaltmalıyız. Burada bir paradoks korkusuyla cesur adımlar atılmıyor olabilir fakat Heteredoks uygulanan bir ekonomik süreç ile buraya geldiğimiz için, yapısal düzenlemeler ile harcama kalemlerinde de seçici olarak verimlilik artışı yatırımları artıracaktır ve tüketim harcamaları verimliliği maksimize edecektir.

     Tasarruf verimliliği, şirketlerimize olan yatırımların artırılması ile de sağlanabilir. Faizlerin yükseldiği bu dönemde şirketlerin finansman ihtiyacı karşılanmış olacağı için fiyatlanmaları ve kâr payı dağıtımları yatırımcılara daha fazla yansıyacaktır. Mevduat oranlarının yükseldiği böyle dönemlerde, mevduat-katılım hesaplarının ve fonlarının tercih edilmesi de yatırımlara kredi bulmada yardımcı olacaktır.

     Öte yandan gayrimenkul ve otomobil fiyatlanmaları bu Enflasyon ortamında cazip hale gelmiştir bu tür yatırımları da değerlendirebilirsiniz.

     Bilindiği üzere Pay senedi yatırımcı sayısı, 8 milyon 500 bini geçti ve yatırım fonları yatırımcı sayımız ise 5milyon kişiye yaklaştı. Yani, toplam 17 trilyona yakın bir portföy büyüklüğündeyiz. Bankalarımızdaki yabancı para toplamı 213 milyar dolar hesaplanırken, bu tutarın 181 Milyar doları biz yerleşik olan Türk yatırımcısına aittir. TL cinsi mevduatlarımız ise yaklaşık 9 milyar TL civarındadır. Para piyasalarımızın bu büyüklüğüne rağmen ekonomik dengenin yeniden ve bir an önce nasıl sağlanması gerektiğini ileri yazılarda aktarayım!

 Hayırlı haftalar dilerim…