Artılarıyla eksileriyle bir seçimi daha geride bıraktık…

Doğal olarak her seçimin bir galibi olduğu gibi; bir de mağlubu oldu…

Kazanan her daim bu halk olmuştur…

Siyasilere gerekli uyarılar yapılmış, “yeter söz milletindir…” denilerek, seçim ortamı huzur ve güvenle sonlandırılmıştır. Verilen vaatlerin, söylenen sözlerin artık icraata dökmenin zamanı gelmiştir. Yaşanan ekonomik kriz, halkın geçim derdini arttırmış, yaşam şartlarını zorlaştırmış ve bu hal vatandaşlar üzerinde sıkıntı doğurmuştur. Kanaatim ve inancım tamdır ki; halk belki yapılacak bir tesisi ya da yapılacak yeni bir binayı pek fazla önemsemiyor!.. Halkın rahat geçim yapabilmesi, evine rahat ekmek götürebilmesi için şartlara uygun hale getirmek belediyelerin en büyük görevi olmalı… Halka uygun fiyatlı ve kaliteli temel tüketim ürünleri ulaştırdığınız zaman, bu sizin için en büyük başarı olacaktır. Bunun örneklerini bazı büyükşehir belediyelerinde görüyoruz. Halk ekmek büfeleri, halk süt, emekliye ve öğrenciye ekstra yardımlar buna örnek gösterile bilinir…

Dezavantajlı (Çalışma yaşamında etkiye açık gruplar olarak da ifade edebileceğimiz dezavantajlı gruplar cinsiye, ekonomik durum, dil, din, ırk, inanış, politik durum gibi farklılıklar nedeniyle toplumsal, ekonomik ve sosyal yaşama katılmada yoksun olan / yoksun bırakılan gruplar…) grupların desteklenmesinde son derece büyük önem taşıyor. Belediyelerin kuracakları işletmeler ile (ki bu şekilde işlem yapabilecek kamu kuruluşlarının belediyeler hariç hareket çerçevesi çok kısıtlıdır) kendi ekonomisini besleyecek, güçlendirecek şekilde yatırımlar yapması ve buradan elde ettiği kaynakları da yine halkın refahı için onlara direkt dokunabilecek hizmetleri yönlendirmesi lazımdır. Bu vatandaş için çok büyük bir kazanım olacaktır. Modeli biraz düşük bir belediye otobüsü kullanabilirsiniz; eski binanızı boyatıp temizleyip yeniden kullanabilirsiniz; ofisinizdeki bilgisayar belki daha uzun süre idare edebilecektir ama halkın zorlayan, yaşam şartları karşısında halkın dayanacak gücü son derece azalmıştır. Üreticiyi tüketici ile en uygun bir şekilde buluşturabilmek; ihtiyacı olana yardım elini uzatabilmek en büyük hizmet olacaktır. Bu hizmete iyi bir örnek vermem gerekirse, Elazığ Belediyesi Hayır Çarşısını örnek gösterebilirim. Doğukent mahallemizde hizmet veren bu birimi ziyaret ederek, çalışmaları hakkında bilgi alabilirseniz; inanın kazancınız olacaktır. Çok hassas ve titiz çalışmalar sonunda, gerçekten “EN MAĞDURA” ulaşmayı hedefleyen bu hizmet arttırılarak devam etmek, aynı hassasiyetle çalışmak zorundadır.

Büyük projeler büyük fedakârlık ister…

Deprem ve pandemi geçiren ülkemizin, ilimizin, mahallelerimizin buna ihtiyacı var; ancak her şeyden önce de az önce bahsettiğim gibi, ocakta çorbasının kaynamasına ihtiyacı var… Evine ekmek götürmeye ihtiyacı var…

İşe ihtiyacı var…

Bunu sakın unutmayın. Hizmeti yerine getirmeye çalışırken; öncelik sırasını da sakın göz ardı etmeyin…

Zira siz bu milletin ihtiyacını göz ardı ederseniz; o da günü geldiğinde sizi, sizin isteğinizi göz ardı edecektir.