Seçime iki hafta kaldı. 14 Mayıs yaklaştıkça tansiyon da yükseliyor. İktidar sözcüleri yine terör ve HDP ipine sarıldılar. Erdoğan Millet İttifakını HDP ve terörle ilişkilendirmeye çalışıyor. Bunu İstanbul seçimlerinde de yapmış, seçmen bu siyasete pirim vermemişti. Yine pirim vermeyecektir.

Bir partinin hem bölücülükten bahsedip hem de toplumu ortadan ikiye bölecek bir politik dile baş vurması son derece tehlikeli. Şunu açık açık belirtelim vatandaş değişim istiyor. 21 yıl dünyanın en güzel manzarasına bile bakamaz, bıkarsınız. Erdoğan iktidarı Türkiye'yi bıktırdı. Yıkıcı üslubu ile, bölücü dili ile giderek toplumu kendinden uzaklaştırdı.

Son birkaç yılın en temel sorunu ekonomi. Ama AKP' ve sözcülerinin en az konuştukları konu da ekonomi. Çünkü ekonomiyi konuşmak iktidarın başarısızlığını konuşmak anlamına geliyor. Onun için hep gündemi değiştirecek adımlar atılıyor. Millet ittifakını HDP iş birliği ile suçlamak biraz da bununla ilgili. Ekonomi ne kadar az konuşulur ne kadar az gündem olursa iktidar o kadar rahat edecek.

Altılı masanın altında HDP'nin olmadığını en iyi Erdoğan biliyor. Ama artık elinde başka silahı yok. Halka umut verecek tutum ve duruşu çoktan kaybettiler, İnandırıcılıkları en alt seviyede. Din ve milliyetçilik üzerinden iktidara tutunmaya çalışıyorlar. Seçim sürecini HDP karşıtlığına indirgemenin şöyle bir tehlikesi de var: bir iddia çok dillendirildiğinde etkisini kaybeder. Gün gelir vatandaş kim gelirse gelsin noktasına gelir. Nitekim ortalıkta HDP'ye oy verir, bu iktidara oy vermem diyen çok kişi var. Bu HDP üzerinden siyaset yapmanın gittikçe etkisizleştiğinin bir kanıtı.

Diğer taraftan işin bir de şöyle bir boyutu var. HDP neyi savunuyorsa HÜDAPAR' da aynı şeyi savunuyor. İkisi de etnikçi, ikisi de özerklikçi. Yani milli devlete karşı ikisi e tavırlı. HÜDAPAR iktidarla beraber diye yerli ve milli olarak takdim edilirken HDP aynı siyasi tercihlerinden dolayı siyasi terörün odağı olarak görülüyor. Bu da iktidarın terazisinin ne kadar bozulduğunu ve ne kadar yanlış tarttığının gösteriyor.

Altılı masanın HDP ile bir anlaşmasının olmadığının en açık kanıtı, son günlerde Kandil'i mekân tutan terör baronlarının açıklamalarıdır. Kılıçdaroğlu'nu zayıflatmak için akla ziyan açıklamalar yapıyorlar. Kılıçdaroğlu bunlara söz vermiş olsa Erdoğan'ın diline malzeme olacak sözleri niye söylesinler. Aslında Kandil Kılıçdaroğlu ve Millet ittifakını zayıflatmaya, Erdoğan'ın elini güçlendirmeye çalışıyor. Bu basit gerçek bile Millet İttifak ile HDP arasında bir taviz ilişkisinin bulunmadığının göstergesidir.

İktidar ne yaparsa yapsın toplum iktidarı değiştirmekte kararlı. İktidar sözcülerinin gittikçe agresifleştirmelerinin arkasında bu gerçek yatıyor. 14 Mayıs'ta Türkiye bu yağma düzenine son verecek. Adaletin avdet ettiğini, 15 Mayıs sabahından itibaren Türkiye'nin nasıl değiştiğini hep beraber göreceğiz. Erdoğan’ın hiçbir şansı yok. Dublör CB adayları bile bu değişimi engelleyemeyecek.