Anadolu toprakları yüzyıllar boyunca Batılı gezginlerin merak ettikleri gezdikleri, kitaplar yazdıkları bir yer olmuştur.

Kimi zaman Osmanlı’nın istemiyle, çalıştırılmak üzere teknik görevliler, kimi zaman din adamları, asker, tüccar, bilim adamı, sanatçılar, kimi zaman da üstlendikleri misyonerlik, casusluk gibi çeşitli görevlerle gelenler bu yerleri bizlere aktarmışlardır.

Harput, son 200 yılda Avrupa’da ortaya çıkan doğubilim (oryantalizm) akımı ile ilgisi olsa gerek ki gezginlerin ve Batılı devletlerin uğrak yeridir. Harput’un yerleşim yerlerinin hiç değişmemesi, tarihsel kimliği, kent dokusunun yüzlerce yıl aynı kalması, din, ırk, mezhep bakımından ayrı kökenden gelen toplum yapısı, Fırat Irmağı’nın buradan başlaması, maden, su, şarap kültürü gibi nedenler konuk sayısını artırmıştır.

1340 yılında İranlı yazar Hamdullah el Müstevfi Kazvini, Khartabird’ın çok güzel iklime sahip büyük bir yerleşim yeri olduğunu yazar.

15. yüzyıldaki konuk, Uzun Hasan’a yaptığı ziyaretten dönen Venedikli elçi Giosafa Barbaro’dur. 1613 yılında Polonyalı rahip Simeon da Keban’dan geçmiş ve Harput’a gelmiş, büyük konaklardan, kiliselerden söz etmiştir.

1650’lerde Evliya Çelebi Harput’u, bu yöreyi kendine özgü dille anlatmıştır.

18. yüzyılın sonlarında Harput’a Diyarbakır üzerinden gelen Thomas Howel adında bir İngiliz Harput’ta iç çekişmeler, silahlı çatışmalardan söz eder. 1813’te İngiliz John Mac Donald, 1818’de Fransız J.Saint-Martin’in gezdiği yöremiz, o tarihlerde John Murray adlı bir yazarın Londra baskılı bir kitabında da yer alır.

1837 yılında İngiliz seyyah W.F. Ainsworth, 1838’de Amerikan konsülü James Brant, Mart 1838’de Alman Mareşal Helmuth von Moltke'nin yolu buraya düşmüştür.

1847'de ise Fransız yerbilimci Xavier Hommaire de Hell ve arkadaşı genç ressam Jules Laurens gelir. 1855 yılında Harput, İmparatorluk çökene dek orada kalacak olan Batılı ve Amerikalı misyonerlerle tanışır. George W. Dunmore bunlardan biridir.

Onun gibi Crosby H. Wheeler, Herman N. Barnum gibi misyonerler de Harput’ta uzun süre yaşarlar. 1862’de İngiliz görevli J. G. Taylor, Amerikalı misyoner İngiliz mühendis Henry C. Barkley yöreyi gezen Batılı kişilerdir. 1879’da Henry F. Tozer Harput’a gelmiştir.

1887 yılında Rus bilim adamı, A.V. Eliseief, Harput’a gelerek olasılıkla kalenin kuzeyindeki kaya mezarlarında kazılar yapmıştır. 1893’te Alman yerbilimci Edmund Naumann’ın kitabının sayfalarından birinde Harput resimlerinden biri vardır. Kaynaklara göre, bu resmi O.Consen adlı sanatçı çizmiştir.

İngiliz coğrafyacısı Henry F. B. ve Amerikalı coğrafyacı Ellworth Huntington Harput ve çevresini gezerek gözlemlerde bulunmuş ve 4 yıl yöremizde yaşamışlardır.

1898’deki İngiliz George H. Hepwort Ermeni nüfusun yaşadığı yerleri ve koşulları incelemek ve misyonerlik hakkında bilgi toplamak için gelmiş, 1898-1899 yıllarında Alman bilim adamları C.F. Lehmann-Haupt ve W. Belck daha çok Urartu uygarlığına yönelik yoğun araştırma ve kazılar yapmışlardır.

1909’da İngiliz gizli servis elemanı ve sanat tarihçisi Gertrude Bell, Diyarbakır, Ergani, Maden yoluyla kente gelir. 1932 yılında ise Harput’a uğrayan tek bilim adamı Fransız sanat ve mimarlık tarihçisi Albert Gabriel’dir.

Görüldüğü üzere Harput 15. yüzyıldan sonra yüzlerce gezginin ilgi gösterdiği bir yer olmuşsa da geride çok fazla yazı, gravür ve resim yoktur. Ancak, Batılıların kurduğu okulların bize en büyük yararı kuşkusuz o dönemde çekilen binlerce siyah-beyaz fotoğraftır. Harput hakkında bildiklerimizin çok önemli bir bölümünü bu eski fotoğraflara borçluyuz.