Türkiye çok ağır bir krizden geçiyor. Ülkeyi yönetenlerin önünde olması gereken birinci mesele, bu krizin çözümü olmalıdır. En önemli sorun, her zaman en acil olandır. Bir ülkede aş ve ekmek meselesi varsa o ülkede bütün diğer meseleler ikinci planda kalır.

Bizde ne yazık ki öyle değil.

Yandaş gazeteler Sayın Erdoğan'ı yağlayıp yıkamakla meşgul.

Cumhurbaşkanı Şangay toplantısına gidiyor, gazeteler bir enstantane yakalayıp, bakın herkes bizim liderimizi dinliyor, diye yazıyor. Erdoğan Amerika'ya gidiyor, Central parkta bir iki resim veriyor, gazeteler herkes reisimizi tanıdı diye başlık atıyor. Bir iki kişinin Erdoğan'ı tanımasının ekonomiye, durdurulamayan enflasyona, dayanılamayacak hale gelen pahalılığa ne faydası olabilir.

Yunan Başbakanı gelse Çemişgezek'e gitse herhalde halkın yarısı tanır. Tanınmak kimseyi başarılı adam yapmaz. Dünyanın tanıdığı onlarca sporcu, şarkıcı, şucu bucu var. Tanınma kişisel tatmin verebilir ama o ülke halkına bir şey vermez. Siyasetten ve siyasetçiden beklenen sorunların çözümüdür.

Önümüzde seçimler var. Enflasyonu durduramıyorlar. Son on ay içinde akaryakıt fiyatları 75 defa değişim gördü. Defalarca zam yapıldı. Bu bir dünya rekorudur. Bunu durduramayan bir hükümet başkanının şurada burada tanınıyor olmasının Türkiye'ye ne faydası var? Erdoğan'ın tanınmış olması tencerelere yansıyor mu, işsizliği çözüyor mu, fakir fukaranın derdine çare oluyor mu? Olmuyor. Peki bu yağlama, parlatma niye? Çünkü içerideki sorunları çözemedikleri için dikkatleri bu gibi ülkeye hiçbir faydası olmayan şeylere çekiyorlar. AKP siyasetini artık başarı hikayeleri yerine Erdoğan'ı cilalama üzerine kurdu. Umut vaat edemiyorlar, biriken sorunlara çözüm öneremiyorlar, korkular ve geçmişin acı hatıraları üzerinden tabanlarını korumaya çalışıyorlar.

Kılıçdaroğlu'nun başörtüsünü gündeme getirmesi de biraz bundan. CHP lideri, partisinin millet hafızasında kötü izler bırakan imajından kurtulmak istiyor. CHP'yi sol merkeze yerleştirmeye, aşırı uçlardan kurtarmaya çalışıyor. Kılıçdaroğlu'nu ona oy vermeyenler anladı ama kendi partisinden olanların bazıları anlayamadı. Hala paçasından tutup çekmeleri ondan. CHP'nin toplumun değerleri ile barışmak istemesi doğru bir politika. Toplumdaki çatlakları gideren her hamle, her siyaset alkışlanmaya layıktır. Ancak başörtüsü konusu bugün gündemde değil. Durup dururken gündeme getirmek sadece eski kötü hatıraları depreştirir. Bu da CHP'ye değil AKP'ye yarar. Partilerin daha güncel, daha mevcut sorunlara eğilmesi gerekir. Olmayan bir sorunun karşılığı da olmaz. Türkiye kılık kıyafet sorununu çoktan aştı. AKP'nin bunu üzerinden korku yaratmak istemesi ne kadar yanlışsa olmayan bir sorunu gündeme taşımak da o kadar faydasız. Kim gelirse gelsin geçmişe bir dönüş olmayacaktır. Olur diyenler, korku tuğlaları ile sarayların ı tahkim etmeye çalışanlardır.

AKP topluma mesaj veremediği için -Erdoğan'dan başka kim var? -sorusuna sığınıyor. Politikaların mukayese edilmesi yerine liderlerin mukayese edilmesini istiyor. Bir ülkede dağ gibi sorunlar varsa buna neden olan lider adı ne olursa olsun başarısızdır. Politikacılar lafları ile değil icraatları ile tartılırlar. Erdoğan, bugün itibarıyla başarısız bir lider. Hiçbir şeyi çözemez. Ekonominin bu hale gelmesinin yegâne sorumlusu o. Kurumların çökmesi, yargının siyasallaşması onun eseri. HDP'yi büyüten, Suriye'yi Türkiye'ye doğru genişleten de o.  Muhalefetteki hiçbir liderin kariyerinde böyle bir hüsran hikayesi yok. Denenmemiş insanları peşinen sanki denenip de başarısız olmuşlar gibi damgalamak doğru değil. Önümüzde ülkeyi felaketin eşiğine getirmiş bir lider ve kadro var. Bu kaptan gemiyi batırdı, hadi al bir defa daha batır demek daha büyük felakete davetiye çıkarmaktır. Yüce yaratıcı ne diyor: Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. (Nisa 58) Hani nas diyorlar ya nas budur!