Gece saatlerindeki ışıltılar gerdeğe girmeye hazırlanan gelin gibi süslenmiş cazip bir görüntü içindeydi. Havadan görüntüsü dahi cetvelle veya pergelle muntazam bir şekilde çizilmiş ışıklı manzaralar bizdeki askeri nizamiyeleri hatıra getirmektedir. Birbirine benzeyen ışıklı manzaralar gece ziyaretçilerini karşılamaya amade şehrin sınırlarını kestirmek adeta imkânsız. Aşina olanlar yol levhalarından nerede olduklarını biliyorlar.

     Dubai’de finans merkezi olarak adlandırdıkları tamamen yüksek binalardan meydana gelen bölgedeki yapılar topluluğu ilk bakışta insanı ürküten bir görüntü vermektedir.

     Dubai, Birleşik Arap Emirliklerinden en gelişmiş olanıdır. Sırası gelmişken bu emirlikleri sayalım. Abu Dabi, Dubai, Sharjah, Umm Al Quwain, Fujairah, Ras Al Khaimah ve Ajman olmak üzere yedi emirlik hepsi bir halifeye bağlıdırlar. Bu halifeliğin nasıl işlediği hakkında isteyen araştırma yapabilir. Ancak, dünya şartlarına kendilerini hemen uydurdukları ve dünyanın da kendilerinden razı oldukları bir hayat sürdükleri anlaşılmaktadır. Dünya nasıl razı olmasın ki? Vergi cenneti olan bir yer. Dünyanın en büyük şirketlerinin merkezleri neredeyse tamamı buradadır. Büyük bir cazibe merkezi meydana getirmişlerdir. Gelişmişliği düzgün ve alabildiğine uzun son derece itinalı yollarından hemen anlaşılabilir. Bedevi ailelerin bir zamanlar deve çobanlığı yaptığı topraklarda develere sadece turistik mekânlarda rastlanabilir. Çölde develerin mesafe katettikleri yollar yerine şehir içinde bile 6 şeritli oto yollar yapılmıştır. Çok nadir yerlerde trafiğin olduğunu söyleyebiliriz.

     Topraklarının büyük bölümü çöllerle kaplıdır. Su kaynakları yok denecek kadar azdır. Deniz suyunun kullanılabilmesi için büyük yatırım yapılıştır. Tarım neredeyse yok gibidir. Son zamanlarda arıtılan sudan çölü yeşillendirmeye çalışmaktadırlar. Yaptıkları her çalışmayı turizm sektörüne dahil ederek ilginç projeleri gerçekleştirmişlerdir. Dubai şeyhinin topraklarında gerçekleştirmek istediği hayaller “en” üzerinedir. Bunu başardığını düşünenler vardır.

     En büyük hayallerinden birisi de dünyanın en büyük gökdelenidir. Bunu başardığını söyleyebiliriz. Şimdilik 860 metre yüksekliği ve 160 kat ile dünya birincisidir. Burj Halife adı verilen gökdelenin sadece bir bina olarak düşünmenin eksik olacağı muhakkaktır. Etrafında yavruları gibi duran onlarca gökdelen arasındaki büyük havuzdaki ışık, ses ve su gösterisi başlı başına dünyanın “en” idir. Niçin olmasın güneş batımı ve sonrasındaki gösteri; sanat sevgisi olmayanın bile durup sessizce seyrettiği gösteriler dünyanın başka bir yerinde var mıdır? Havuzun suları arasında fıskiyelerden renkli ışıklarla birbirleri ile dans eden su damlacıklarının yüzlerce metre yüksekliğe kadar ulaştıktan sonra havuza düşüşü zihinlerin bir an durmasına vesile olur. Bu arada Burj Halifenin 820 metre yüksekliğe kadar çıkan ışık gösterisi su ışık ve sese ortak olur. Gel de seyretme. Şeyh’ de mutlaka bu gösterileri defalarca seyretmiştir. Kim bilir eseri ile nasıl övünüyordur.

     Arap nüfus yaşayan nüfus içindeki nispeti %10 üzerine çıkmaz. Hemen her milletten insana rastlamak mümkündür. Batıdan doğudan kuzeyden gelen nüfus içinde doğudan gelenlerle kuzeyden ve batıdan gelenlere göre daha şanslı olduklarını söylemek zordur. Doğudan gelenlerin büyük bir kısmı hizmet sektörü adı verilen yerlerde çalışmaktadırlar. Parklar, bahçeler, caddeler, yiyecek ve içecek mekânlarının çalışanlarının neredeyse tamamına yakını doğudan gelenlerdir. Kimler yok ki, Hintli, Pakistanlı, Afgan ve diğerleri. 40 bin civarında Türk’ün yaşadığı da biliniyor. Hemen her yerde Türk’e rastlamak mümkündür. Bizim gibi torun bakmaya ya da hasret gidermeye gelenlerin varlığı daha hava limanındayken belli oluyor. Sonradan Dubai içinde bunlara tesadüf bile olunuyor.

     İngilizlerin bıraktığı topraklar elbette böyle değildi. İngilizler buradaki petrol kuyularına çöktükten sonra kendi vatandaşları için birkaç mekân dışında bir şey yapmamışlardır. Bunlar arasında bir golf sahalarından başka sayılabilen bir yer yoktur. Bedevi Araplar petrolü çıkarıp götüren İngilizlere bakarken develeri, atları ve şahinleri ile uzun yıllar uğraşmışlardır. Yeni nesil Arapların böyle düşünmeye devam ettiğini söyleyemeyiz. Daha milliyetçi bir siyaset takip ettikleri yaptıklarından anlaşılmaktadır. Kara, hava ve deniz imkânlarını alabildiğine genişleterek yeni bir dünya inşa ettiklerini görmek mümkündür.