Elazığspor’da işler bir türlü iyi gitmiyor.

Alınan 15 yeni transfere rağmen sahada netice alamayan bordo beyazlı takımımız, her geçen gün kapanmanın eşiğine geliyor adeta…

“Vurun abalıya” misali, her gelen hakemler tarafından doğranan Elazığspor, katlamalı cezalar alıyor, seyircisini kaybederken, puanları da 3’er 3’er kaybederek, aslında çok şey kaybediyor.

Farkında mıyız?

Hazır 5-6 nokta oyuncu alınacakken, hazır olmayan 15 oyuncunun alınması hem puan kaybını hem de aslında zaman kaybını yaşattı haftalardır.

Rakiplerimizin yaşadıkları puan kayıplarını avantaja dönüştürmek yerine bizim kayıplarımızla ligde kalma ihtimalimizi aslında dezavantaja dönüştürdük.

Farkında mıyız?

Yaşanılan puan kayıplarıyla hem ümidini hem de özgüven duygusunu kaybeden oyucuların bundan sonraki maçlarda yaşayacakları travmaları da hesap edersek; nasıl bir ruh haliyle maça çıkıp kazanma isteyecekler.

Farkında mıyız?

Sancaktepe maçı belki kolay gözükebilir ancak ardından oynanacak rakibimiz Kahta maçıyla başlayan zorlu süreçte birbirinden güçlü takımlarla oynayacağımız 9 “final” maçından bizi ligde tutacak puanları toplayabileceğiz mi?

6’sı içeride oynanacak maçlara bakıp da 18 puanı “çantada keklik” görmek yerine, dışarıdan getirilecek puanları artı kazanç olarak görmek işimizi daha kolaylaştıracakken, deplasmanlardan şimdiye kadar bu hafta oynayacağımız ve düşmesine kesin gözüyle bakılan Sancaktepe’den sadece 1 puan almamız, endişelerimizi daha da artırmıyor mu?

Farkında mıyız?

Kazanmak için sadece sahadaki mücadelenin yetmediğini dilimiz döndüğünce anlatmışken, bir türlü sağlanamayan birliktelik, vizyon ve lobi çalışmalarındaki yetersizlik; 55 yıllık koca çınarı beklenenden daha erken kurutmayacak mı?

Elâzığ şehrinin deprem ve Pandemi nedeniyle yaşadığı travmalara bir de Elazığspor’un düşüşü eklenirse, toparlanması güç bir zaman kaybı olur.

Son bir hamleyle birlikteliğin sağlanabileceği çalışmada “çıkmayan candan umut kesilmez” misali, son bir hamleyle koca çınarı kurutmadan, yeniden yaşatmak için halen zamanımızın olduğunun…

Farkında mıyız?