Siyaset iyi, hoş, güzel de ah diyorum bir de ölçüyü kaçırmasak ne olur?
İnsanların birbirlerini suçlamaları, daha da ileri giderek birbirlerini kırmaları…
Kırıcı, incitici, yüz kızartıcı akla veya hayale gelemeyecek çirkinlikteki tavırlar…
Bizim Yunus ne diyorlar?
“Bir kez gönül yıktınsa,
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil!”
Fatır Suresi 18.nci ayette ne buyruluyor;
“Hem hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez!”
Kim olursa olsun, nerede olursa olsun, “hiçbir çirkinliğin/ kötü sözün yanında olmayalım!”
İnsan merkezli, insan odaklı hareket ettiğimizde, ‘sağduyu…’ hâkim olacaktır.
İbrahim Suresi 26.ncı ayette şöyle buyrulur;
“Kötü bir sözün misali ise yerin üstünden koparılmış kötü bir ağaca benzer ki, onun için bir sebat yoktur!”
Bizim inancımız, örfümüz, aklımız bizlere vakarlı bir duruşa sahip olmamızı istemektedir.
Kelimelere ve öyle ki, konuşma tonuna bile dikkat etmemiz gerekiyor.
Tebessüm eden bir yüzdeki sıcaklık ne ise kendimizi ifadeye çalıştığımız kelimelerde aynı sıcaklıkta olmalıdır.
Taha Suresi 44.ncü ayette şöyle buyrulur;
“Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar!”
“Edep Yahu!” diyoruz…
İnancımızın bizlere ışık tuttuğu şu inceliği de görelim.
En’am Suresi 108.nci ayeti geliniz birlikte okuyalım, üzerinde tefekkür edelim.
“Onların Allah’dan başka tapmakta olduklarına sövmeyin ki,
(Onlar da) haddi aşarak bilgisizce Allah’a sövmesinler!
Böylece her ümmete kendi amellerini süsledik;
Sonunda dönüşleri ancak rablerinedir;
Artık (O da dünyada) yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.”
Kendi inancımızdan olmayana bile kullanacağımız dil, ‘yumuşak…’ olacak!
Şu vatan coğrafyasında; huzuru, güveni, sağlık ve esenliği nasıl koruyacağız?
Vakarlı bir duruş ve güzel bir dille…
Siyaset, “birleştirme, uzlaştırma, kaynaştırma, idare etme sanatı…”
Siyaset, 780 bin km2 vatan coğrafyasında yaşayan 85 milyon insanımızı, ‘aynı idealler etrafında…’ bir akıl, bir yürek oluşunu sağlamaktır.
Zümer Suresi 18.nci ayette şöyle buyrulur;
“Onlar sözü işitip en güzeline uyarlar.
Bunlar, Allah’ın hidayet ettikleridir.
Bunlar akıl sahiplerinin ta kendileridir.”
Söz, kalbi ve hasbi olduğu zaman daha tesirli, daha etkileyici, daha dokunaklı olur.
İbrahim Suresi 24.ncü ayette şöyle buyrulur;
Görmedin mi Allah nasıl bir misal getirdi;
Güzel bir sözü (kelime-i Tevhid-i) kökü (yerde) sabit,
Dalları ise gökte olan güzel bir ağaç gibi (kıldı)”
Şu kâinat sarayında öyle bir haslete sahip olalım ki,
İnsanlar birbirlerinden müspet olarak etkilensinler…
Ra’d Suresi 20nci ayette şöyle buyrulur;
“Onlar ki, Allah’ın ahdini yerine getirirler
Ve (verdikleri) sözü bozmazlar”
Şüphesiz ki Allah, adaleti, iyiliği ve akrabaya
(Muhtaç oldukları şeyleri) vermeyi emreder;
Fuhşiyattan, kötülükten ve azgınlıktan da men ’eder.
İbret alasınız diye size (Allah böyle) nasihat eder.”
Kur’an bizler için emsalsiz bir reçetedir…
İlla ki, “adalet, iyilik, yardımlaşma, bir arada yaşama şuurunu geliştirme…”
İsra Suresi 35.nci ayette şöyle buyrulur;
“Ölçtüğünüz zaman ise, ölçüyü tam yapın, doğru terazi ile tartın
Bu (sizin için) daha hayırlıdır ve netice itibariyle daha güzeldir”
Ölçü ve tartı çok önemlidir…
Orada, ‘hak, hukuk ve adaletin korunması…’ vardır.
İsra Suresi 36.ncı ayette de şöyle buyrulur;
“Hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyin ardına düşme!
Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan mes’uldür.”
Afaki sözlerden, bilgi sahibi olmadığımız konularda hüküm yürütmekten sakınacağız.
Kötülüğü daha güzel olan bir şey ile def et” (Mü’minun, 96)
“Ey iman edenler! Birbirinizle gizli konuşacağınız zaman
O takdirde günah, düşmanlık ve peygambere isyan hakkında,
Gizlice konuşmayın…” (Mücadele, 9)
Bütün çabamız, emeğimiz, alın terimiz; ‘huzurun, güvenin, toplum barışının korunması yönünde olacaktır.’
Her zaman için söyleriz, “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır”