Harput genel anlamda her yönüyle kadim olup,   Kültürel ve sosyolojik anlamda kendine özgü örf, adet, töresi gibi gelenekleriyle var olmaktadır. Harput yöresi köklü kültürel birikimi sonucunda ‘’Harput kültürü’’ gibi bir kavram literatürde yer edinmiştir. Bu kültür sadece kendi yerleşkesine münhasır olmayıp, başta Elazığ ova yerleşkesi ve ilçeleri başta olmak üzere Kemaliye (Eğin), Arapkir, Çemişgezek, Pertek, Hozat gibi yerleşim alanlarını da içine alarak çok geniş bir coğrafyada etkisini sürdürmektedir. İdari olarak Elazığ iline bağlı yerleşimler olmamasına rağmen sosyal anlamda bu bölgeler Harput kültürüyle yaşamlarını sürdürmektedirler.

     Harput kültürü sadece musiki, konuşma, lehçe gibi kavramlardan oluşmayıp; giyinme, yöresel ürünler, ev yemekleri, sosyal ilişkiler, günlük yaşantı gibi öğeleri de içerisinde barındıran köklü ve kapsamlı bir kültürdür. Evliya Çelebinin de seyahatnamesinde bahsettiği gibi en güzel Türkçeyi konuşan İstanbul’dan sonra Harput şehri gelmektedir.  Harput kültüründe yer alan önemli bir diğer kavram ise uzun kış gecelerinde gece geç saatlere kadar gerçekleştirilen ‘’ Yatsılık ‘’ kültürüdür.  Adını yatsı namazından sonra evlerde toplanılıp oturulduğu için buradan almaktadır. İslam dininde sünnet, Türk Devlet yönetim ilmindeyse temel dayanak noktası olan istişare kültürünün özünü besleyen halk meclisleri toplumumuzun temel dinamiği haline gelmiştir. Tabi uzun süren bu halk meclislerinin vazgeçilmez unsurlarından biri de musikidir. Kürsübaşı veya Yatsılık geleneğindeki meclislerde sadece Harput musikisi eserleri icra edilmeyip ilahiler, gazeller, divanlar ve yüksek musiki kültür seviyesinde eserler de icra edilmektedir. Kürsübaşı ve Yatsılık geleneği meclisleri bu anlamda Orta Asya’dan günümüze uzanan Toy meclislerine de büyük ölçüde benzerlik göstermektedir.  Yatsılık kültürünün en yoğun yaşandığı ve yaşatıldığı yerler; Harput merkezi köyleri olarak bilinen  Şüşnaz, Pekinik, Kurtdere, Obuz, Adedi, Hamedi, Mürüdü, Nurallı, gibi köyleri kapsamaktadır.  Harput ve civarında Yatsılık olacağı gün gündüzden belirlenen bir köy veya merkez mahalde bulunan evde yatsı namazını eda ettikten sonra oturulur. Ardından sohbetler başlar. Yöresel yiyeceklerden oluşan Orcik, Pestil, Leblebi, Ayva, Kuru üzüm, Kuru Dut, Ceviz, Badem getirilerek ikramlar başlamış olunur. Söze önce yaşlılar başlar muhabbet gittikçe koyulaşır. Köyde veya mahallede kimin bir sorunu, derdi, borcu varsa öncelikle bu konular hal edilir. Ardından büyüklerden müsaade alınarak musiki eşliğinde yöresel ezgiler icra edilir. Vakit biraz daha ilerledikten sonra genel anlamda o ortamda bulunan yaşlılardan biri efsaneler, masallar, destanlar kahramanlık hikâyeleri anlatmaya başlar. Bunların başında ise Hazreti Ali cenkleri, savaş efsaneleri, Yemen seferberliği sırasındaki konu olmuş hikâyeler yer almış olur. Yatsılık kültüründe çok sık olmasa da yöresel seyirlik oyunlarımızdan Güvercin, Leblebici, Pısik oyunu gibi oyunlar sergilenerek, ortama neşe katılmış olunur. Bazı zamanlarda ise tasavvufi muhabbetlerde yerini almaktadır. Gecenin ilerleyen saatlerine doğru artık son sözler söylenir. Misafir eden ev sahibine teşekkür edilir. Evinin bolluk ve bereketli olması için dua edilip,  Yatsılık gecesi sonlandırılmış olunur. Komşuluk ve paylaşma geleneğinin en önemli öğelerinden biri olan Yatsılık kültürü, böylelikle sürüp gitmektedir. 

Harput’ta uzun kış gecelerinde gerçekleşen Yatsılık geleneğinden bir görsel.