Kültürel anlamda bin yılların vermiş olduğu bir birikime sahip olan Elazığ yöresi, kendine has müzik tarzı olan Harput musikisin yanında âşıklık geleneği çerçevesi altında da önemli bir konuma sahiptir. Elâzığ âşıklık geleneği çok köklü bir geçmişe sahip olmakla birlikte oldukça zengin bir kültürel motife sahiptir. 800 yıl önce horasandan Anadolu’ya gelen erenlerin durak yerlerinden birsi de Harput ve çevresidir. Nice ozanlar, hak âşıkları, erenler, pirler yaşam sürmüşlerdir. Geçen bu süre zarfında birçok nefes, semah, deyiş gibi Türk halk müziği tasavvufi eserleri günümüze kadar ulaşmıştır. Elazığ ilinin birçok bölgesinde âşıklık geleneği izlerine rastlamak mümkündür. 
    Elazığ ili Baskil ilçesine bağlı Şeyh Hasan köyü başlı başına büyük bir kültürel hazinedir. Şeyh Hasan köyü 1250’li yıllarda Hoca Ahmet Yesevi tarafından bizzat kurdurulan Alevi-Türkmen yerleşimidir. Tarihsel süreç içerisinde sadece bu köyümüzde tespit edebildiğimiz 117 halk ozanımız yaşamıştır. Teslim Abdaldan gelen âşıklık geleneği günümüzde de halen bu köyde babadan oğula şeklinde devam etmektedir. Şeyh Hasan köyünde yaşamış en önemli saydığımız ozanlarımız şu şekildedir. Teslim Abdal, Derviş Ali, Kalender Abda, Kul Mustafa, Teko Dede, Gül Mustafa,  Mustafa TOSUN Dede, Teslim Budak
    Şeyh Hasan köyü kendine özgü semahları ile de büyük önem arz etmektedir. TRT repertuvarında yer alan ve Şeyh Hasan köyüne ait olan dört adet semah bulunmaktadır. Bacılar semahı, Ya hızır semahı, Şeyh Hasan ağırlaması, Hüseyin girdi meydane gibi eserler şeklinde sıralanmaktadır. Elazığ ilinin en önemli âşıklarından biriside Keban’lı Nimri Dede’dir. 1902 yılında Keban’a bağlı Nimri köyünde dünyaya gelen Nimri Dede büyük bir tasavvuf ve hak aşığıydı. Yazmış olduğu yüzlerce nefeste eşsiz dizler ile bunları her daim vurgulamıştır. Nimri Dede saz çalıp deyiş dile getiren bir âşık idi. 
    Noksaniye mahlasını veren Sün köylü Sadık Dede yine bu açıdan büyük bir değer arz eder. Yine bunların dışında Elazığ ilinde yaşayan Kul Mansur ( Mansur Çiftçi), Mığılı Muharrem ŞAHİN, Mornikli Pir Perişah, Pirinççili Mehmet Dede, Baskil Ataf’lı Hasan Hüseyin EKELİK Dede, Âşık Lüzûmî, Aşık Cefâi gibi aşıklar ilimizin önemli ozanları arasındadır. 

        Bitlis Eren Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Oğuz DOĞAN  ‘’ AŞIKLIKGELENEĞİNDE ELAZIĞ’IN YERİ VE ÖNEMİ’’ adlı doktora çalışmasında şu ifadelere yer vermiştir. 
    Türk toplumu tarihi dönemlerden günümüze kadar geleneksel kültürünü yaşayarak ve yaşatarak getirmiştir. Orta Asya’dan yayılarak pek çok coğrafyada hüküm süren Türkler, özgün yaşantıları sonucu oluşturdukları geleneklerini yerleştikleri bölgelerde de devam ettirmişlerdir. Türklerin ikinci anavatanı olan Anadolu sahasında ilmik ilmik işlenmiş bu kültür öğelerini görmek mümkündür.  Orta Asya’da kam- ozanlıkla başlayan ve Anadolu sahasında âşıklıkla devam eden en kadîm geleneğimiz, canlı bir şekilde günümüzde varlığını sürdürmektedir. Geleneğin büyük oranda yaşatıldığı bölgelerin başında şüphesiz ki Doğu Anadolu bölgesi gelmektedir. Elazığ (Harput), Anadolu’daki önemli kültür bölgelerinden biridir. Engin bir kültüre sahip olan Elazığ, tarihten günümüze kadar bu özelliğini sürdürmüştür. Tarafsız bir şekilde bakıldığında bu bölgenin çevresine göre kültürel olarak daha köklü ve zengin olduğu görülecektir. Elazığ (Harput) bölgesi müziğiyle, yemekleriyle, halkoyunlarıyla, masallarıyla, fıkra tipleriyle, bilmeceleriyle, manileriyle, tekerlemeleriyle büyük bir kültürün sancaktarlığını yapmaktadır. Bu kültür, kâdîm bir toplumun yaşanmışlığının göstergesidir. Elazığ’ın zengin kültürel yapısının en büyük kaynağı onu meydana getiren toplumsal yapısıdır. Bu bölgedeki zengin mûsikî, diğer geleneklere oranla daha baskındır. Kendisine has bir mûsikîsi, gazelleri, divânları, müstezatları, tecnîsleri, ağır türküleri, mayaları, hoyratları ve şıkıltımları olan bölgenin üzerinde durulmayan ve pek araştırılmayan âşıklık geleneğine de sahip olduğu bir gerçektir. Geçmişte yaşamış ve günümüzde yaşayan âşıklar bu durumun en önemli göstergesidir. Yaptığımız araştırmalar, Elazığ’da âşıklık geleneğini temsil eden kişilerin çoğunun ortak özellik olarak Alevî-Bektaşî olduğu sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Türkmen Alevî-Bektaşî nüfusun belirli bölgelerinde yaşadığı Elazığ’ın bu bakımdan incelenmesi gereklilik arz etmektedir. Alevî-Bektaşî antolojilerinde özellikle Elazığ bölgesinde ozanlar üzerinde durulmaktadır. Özellikle Elazığ bölgesinde bulunan ocaklarda önemli âşıklar yetişmiştir. Ve birçok önemli âşığın bölgeden yolu geçmiştir.  Bu bakımdan bölge gelenek için önemli bir yerdedir. Erzurumlu Âşık Noksani’nin ustası, Elazığlı Sadık Dede’dir. Noksani mahlasını da kendisi vermiştir. Usta- çırak ilişkisi açısından da üzerinde durulması gereken bir durumdur Elazığ bölgesinde yaşayan ve yaşamış olan âşıkların büyük bir kısmı buradan göç etmiş ve geleneği daha çok gurbette sürdürmüşlerdir.