İSİMSİZ SPOR TESİSLERİMİZ…

Gençlik ve spor bakanlığına ait spor tesislerine isim verme şartları, Gençlik ve spor bakanlığına bağlı spor genel Müdürlüğü’nün yönetmeliğinde açık bir şekilde ifade edilmektedir.

Kısaca özeti şudur…

Gençlik ve spor tesislerine verilecek adların; tesisin hizmet ve faaliyet amacına, bulunduğu çevrenin özelliklerine ve şartlarına uygun olması, belli bir anlam taşıması, milli değerlerimize aykırı düşmemesi esastır.

Bir tesise isim verilirken tesisin fiziki ve mimari yapısı, büyüklüğü ve yeri ile ismi verilecek kişi, yer ve olayın özelliği ve önemi arasındaki denge göz önünde bulundurulur. Küçük bir tesise çok önemli bir kişi, yer ve olayın adı verilemez. Bir spor kompleksine önemli bir kişi, yer ve olay adı verilebilir. Spor kompleksinin içinde yer alan her bir tesise ayrı adlar konulabilir.

Şayet tesisler yerel yönetimlere ait ise o yörenin belediye meclisinin alacağı kararlarla tesislere yerel isimler verilebilir.

İlimizde, ülkemizi Mısır’ın İskenderiye şehrinde yapılan Akdeniz oyunlarında Atletizm dalında temsil ederek Altın madalya kazanan Ahmet Aytar ismi ilk olarak şehir merkezindeki spor salonuyla anıldı.

Ardından da Yakup Kılıç, 2008 Olimpiyatlarında ülkemize Bronz madalya kazandırınca, ismi Abdullahpaşa mahallesindeki spor salonuna verildi.

Bir de Elazığspor tesisleri içerisindeki antrenman sahasına ismi verilen Rahmetli Gökmen Yıldıran

***   ***    ***

Şehrimiz spor tesisleri yönünden şanslı bir dönemde…

Bir yandan yapımı devam eden 20.023 kişilik stadyum, yanında spor salonu, diğer yandan ise bitmiş olan Doğukent, Gençlik merkezi, Bahçelievler stadyum veya sahaları…

Yine şehir merkezinde yapımı devam eden tenis kortları, ilçe spor tesisleri vs…

Yakında tamamlanacaklar İnşallah.

Genellikle bulundukları semtlerin adıyla anılıyorlar.

“Doğukent stadı”, “Bahçelievler sahası” gibi…

***   ***   ***

Birçok il; kendi değerlerine sahip çıkarak o değerleri ölümsüzleştiriyor.

Örnek mi?

İsmi memleketi Adana ve İstanbul’daki stadyumlara verilen Fatih Terim

Trabzon’un bağrına bastığı Şenol Güneş, Ahmet Suat Özyazıcı, Özkan Sümer

Rize’de Oktay Çevik, Eskişehir’de Fethi Heper ve daha niceleri?...

Saymakla bitmez…

Bizim “isimsiz spor tesislerimiz’den bahsettik.

Değerlerimizden de bahsedelim.

Vefa; insanlar öldüğü zaman verilen değer değildir.

Vefa; hayattayken de değerleri yaşatmaktır.

Trabzon’un Ahmet Suat Özyazıcı’sı, Özkan Sümer’i, Şenol Güneş’i şehirlerini ülke bazında en üst düzeyde temsil etmişlerse…

Bizde de Fethi Demircan, Ömer Tokgöz, Hıdır Bilek gibi değerler aklımıza gelen ilk isimlerdir.

Fethi Demircan hocamızın, Elazığspor’la başlayan Antrenörlük hayatı, Galatasaray ve Milli takım teknik direktörlüğüne kadar uzanarak taçlanmıştır.

Ömer Tokgöz’ün Elazığ’ın dışarıya açılan yüzü, Hıdır Bilek’in Elazığspor ve Altay gibi önemli takımlarda üst düzey futbolcu olarak oynamaları, bizleri gururlandırmamış mıdır?

Bu değerler bugün varlar, yarın her fani gibi bu dünyadan göçüp gidecekler.

Bu değerlerimize bir vefa gösteremez miyiz?

***   ***   ***

Konuyu daha önce dile getirerek GSİM Abdulsamet Eren’le paylaşmış, ardından da Belediye başkanımız Şahin Şerifoğulları’na ve Milletvekilimiz Metin Bulut’a anlatmıştım.

Çok da memnun olmuşlardı.

Sporun içerisinden gelmiş üç yöneticimizin olumlu düşüncelerinden cesaretle, bir komisyon oluşturulup, farklı branşlarda isimler de eklenilerek, “isimsiz spor tesislerimiz” isimlendirilir…

Bu vesileyle yaşamak ve yaşatılmak adına; ilimizin değerlerine sahip çıkılarak, nesilden nesile aktarılıp, hayattayken değer verilir, onore edilir…