Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul Fransız Kültür Merkezi ve Paris Güzel Sanatlar Akademisi işbirliği ile düzenlenen “Jules Laurens’ın Türkiye Yolculuğu” Sergisi dolayısıyla hazırlanmış olan bir kitapta “Harput” ve “Keban” bölümlerinden Keban’la ilgili kısmı geçen hafta yazmıştım.

Jules Laurens adlı genç Fransız ressamın kitabındaki bir öteki bölüm de Harput.

Laurens, Harput’la ilgili değerli bilgiler ve çizimleriyle de  günümüze ışık saçmış.

Geçen yazıda belirttiğim gibi, bu çizimlerdeki en önemli ve belgesel nitelik kazanmasını sağlayan özellikler, sanatçının hızlı ve doğru eskiz yapabilme yeteneğini yalın, açık, abartısız ve yorumsuz görüntülere dönüştürebilmesidir.

Sergide Harput ile ilgili dört çizim yer almış, bu çizimlerde konaklar, konut dokuları, meydan- sokak gibi dolaşım alanları ve kentin donanım öğelerini de göstermesi açısından kentsel tarih için çok ilginç bir kaynak belgedir.

Laurens’in çizimlerinde Harput konutlarının yapısal özelliklerini yansıttığını, Ahşap karkas içine kerpiç dolgu duvarlar, mermer silindirle düzeltilen çatılar ve yazları damlara taşınan günlük yaşamı görüyoruz.

Yine, İç Kale’de bulunan, sivri kemerli revaklı bir avlunun bir kenarında yer alan üç katlı bakımsız konak, Laurens’in Karadeniz bölgesinde gördüğü o çok önemli ayan konaklarından sonra kendisinde biraz düş kırıklığı yaratmış olmalıdır.

Laurens’in etnografik bir envanter oluşturmak istermişçesine rastladığı günlük kullanımdaki ev eşyasını da tüm çizimlerindeki duyarlı ve tutarlı bir ilgiyle belgelemiş, toprak testilerde bile değişik formları aramış bulmuş, bunlarda beşi çizimde yer almış. Ahşap ev eşyası arasında nakışlı, boyalı küçük bir tabure de var. Bunları da daha sonraki yazılarda sunmak istiyorum.

“ESKİ HARPUT’UN GÖRÜNÜMÜ

Murat Irmağı Vadisi’nin aşağı kısmına açılan ‘Ulu Ova’nın kuzeyindeki tepelere kurulan ‘Harput’un Urartu-Hitit uygarlıkları sınırındaki eski bir yerleşme olduğu bilinir. Adının “Taşkale” anlamına gelen “Harbererd” sözcüğünden kaynaklandığı ileri sürülen Harput’ta De Hell, 3000 Türk, 350 Ermeni hanesi olduğunu, hiç Rum bulunmadığını bildirmekte. Tanzimat döneminde 4. Ordunun da merkezi oluşu burasını önemli bir askerî garnizon kenti yapmaktadır.

 

İç Kale, Ulu Ova’ya bakan kayalar üzerinde kurulmuştur. Hangi dönemde yapıldığı bilinmese de, Harput’un egemen olan güçlerce defalarca onarıldığı belgelenmiştir.

Lauren çiziminde De Hell’in: ‘’Bütün Arap masallarında anlatılan gizemli doğu kentinin gerçek bir örneği” olarak tanımladığı kenti tüm özellikleriyle yansıtabilmiş.

 

‘’Kentin altında uçsuz bucaksız Ulu Ova, düz damlı birer küçük kale görünümündeki kerpiç Harput evleri, dar sokaklar, dik bayırlar, pek yeşilliği olmayan kent dokusu içindeki iki cami”

Bu yazımızın konusunu oluşturan Jules Laurens imzalı resmin sol altında Fransızca olarak “Harput, 2 Ekim 1847” yazmakta.