Merakla beklenen Memur zammı nihayet açıklandı…

Açıklandı açıklanmasına ancak bu oranlar büyük bir çoğunluğu memnun etmemiş gibi gözüküyor. Nasıl memnun etmesini beklersiniz ki; açıklanan zammın ardından, Motorlu Taşıt Vergilerine uygulanan ve 6 ayda bir tahsil edilen vergiye şak diye %100 zam geldi…

Bu zammın “bir kerecik” olması adeta yüreklere su serpti… Ancak erken sevinmeyin diye haykırasım geliyor. Malumunuz hükümetlerimiz tarafından çıkarılan bir kerecik zamlar bir anda bir ömürlük oluvermiştir. En basit örneği 1999 depreminde çıkarılan ve o zamanda, bu vergi bir seferliğe mahsus diye açıklama yapan yetkililerin sözlerini umarım hatırlarsınız. Haydi, geçmiş olsun. Nur topu gibi %100 bir vergimiz daha oldu…

Araba alırken bilmem kaç kat vergi verirsiniz, yakmış olduğunuz akaryakıta dünyada en fazla vergi veren vatandaş olursunuz, muayene ücretlerinde bir şahlanış yaşamışsınızdır, yetmez 6 ayda bir ödediğiniz vergi az be kardeşim gelin şuna %100 zam yapalım. Eski İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun o meşhur deyişi aklıma geldi, ‘’Oh, Oh...’’

    Geçim derdinin dillendirildiği günümüzde, bir kısım vatandaş ise bu sıkıntılardan bir haber bir eli yağda bir eli balda bir hayat sürmekteler. İlimizde bu sayı fazla olmasa da özellikle büyük şehirlerde bu oran artmaktadır. Aldığı maaş ile bir ayı nasıl geçireceğini hesaplayan kişi ile yaz tatilini hangi tatil bölgesinde geçireyim hesabına düşen insan da bu ülkede yaşamaktadır. Asıl büyük sorun orta direk diye nitelendirdiğimiz kısmın git gide eriyerek ya alt gelir grubuna ya da üst gelir grubuna doğru kaydığıdır. Bu yönlenme daha çok olarak alt gelir düzeyine doğru yönelmektedir.

    Ülkede taşların yerine oturması, toplumsal barışın ve huzurun sürdürülebilmesi için orta direk denilen kesimin desteklenmesi gerekmektedir. Özellikle bu kesimin içerisinde bulunan, küçük ve orta ölçekli üretim yapan kesime daha çok dikkat etmeli ve bu kesimi korumalıyız. Bu kesimde bulunan insanların yapmış oldukları işi terk etmesi ile ortaya çıkacak sorunlar, telafisi güç durumlar doğurabilmektedir.

    Ülke yönetimi olarak tasarrufa da çok önem vermeliyiz. Gereksiz ve lüks harcamalardan uzak durmalı, milletin sırtına kambur misali yüklenen harcamalardan kurtulmalıyız. Halkın tepkisini çeken mültecilere verilen paralar ve aktarılan kaynaklar, ülkenin asil sahibi, devletine yıllarca vergi ve prim ödemiş, emekli vatandaşlarımıza aktarılmasına bu ülkede karşı çıkabilecek tek bir Türk vatandaşı bile bulamazsınız.

    Mesele memura yapılan yüksek zam değildir. Asıl mesele ülkedeki hayat pahalılığının önüne geçebilmektir. Bunun için en temel yol üretimimizi arttırmak, israfı azaltmak ve hakça bir paylaşım düzeni gerçekleştirebilmektir. İhtiyacımız olan yatırımları hayata geçirip, lüks ve fantezi projelerden uzak durmalıyız. Bunları sağlayabildiğiniz zaman zaten birçok sorun kendiliğinden hallolmuş olacaktır. Bu ülke bunları gerçekleştirebilecek güce ve kapasiteye sahiptir. Yeter ki siyasi idare bu yönde bir karar alabilsin. Ülke hepimizin bunu asla unutmayalım.